Irak'ın işgalinden bu yana 'tartışmalı bölge' Kerkük
Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) 9 Nisan 2003'te Saddam Hüseyin hükümetini devirmesiyle birlikte Kerkük'ün statüsüne ilişkin sorunlar ortaya çıktı. Irak'ın işgali sonrası tartışmalı bölge ilan edilen Kerkük'te Araplar, Türkmenler ve Kürtler olmak üzere üç farklı etnik grup yer alıyor. Bugün gerçekleşen referandumun ardından 'tartışmalı bölge' olarak bilinen Kerkük'ün durumunun ne olacağı ise belirsiz.
ABD’nin 9 Nisan 2003’te Saddam Hüseyin hükümetini devirmesiyle birlikte Kerkük’ün statüsüne ilişkin sorunlar ortaya çıktı. Zira Saddam Hüseyin döneminde kentten göç ettirilen Kürt nüfusu geri dönmeye başladı. Kerkük’te Araplar, Türkmenler ve Kürtler olmak üzere üç farklı etnik grup yer almaktaydı ve işgal sonrası Kuzey Irak’tan bölgeye gelen Kürt nüfusu demografik yapıyı dönüştürmekteydi.
140. MADDEYLE İDARİ YAPI PAYLAŞILDI
Ne Erbil ne de Bağdat yönetimine bağlı olan Kerkük’ün yönetimi hususunda bu dört etnik grubun nasıl rol oynayacağıysa tartışma konusu oldu. Çözüm olarak 15 Ekim 2005’te referanduma sunulan Irak’ın kalıcı anayasasının 140. maddesi Kerkük’ün konumuyla ilgilidir.
140. Madde ile kentin idari yapısının ortak paylaşımı öngörüldü. Buna göre kentin idari yapısının Türkmen, Kürt ve Arap kesim arasında yüzde 32’lik oranla paylaştırılması, yüzde 4’lük dilimde de diğer etnik ve dini unsurlara yer verilmesi kararlaştırıldı.
2007'DE ANLAŞMA SAĞLANAMADI
Öte yandan ilgili maddeyle birlikte bölgenin 31 Aralık 2007’ye kadar normalleşme, nüfus sayımı ve referandum yapılarak Bağdat ya da Erbil’e bağlanması öngörüldü. Ancak uzlaşı sağlanamadı.
Bağdat yönetimi, tartışmalı bölge statüsündeki Kerkük’ün idari olarak merkezi yönetime bağlı olduğunu belirtirken, Kürtler Kerkük'ün IKBY'ye ilhak edilmesini talep etmekte. Türkmenler ise buna karşı çıkarak, Kerkük'ün özel bir statüye sahip olmasını istiyor.
TARTIŞMALI BÖLGELER
Irak anayasasının 140. maddesine göre, başta Kerkük olmak üzere Musul, Selahaddin ve Diyale illeri “ihtilaflı/tartışmalı bölgeler” olarak adlandırılmaktadır. Erbil yönetimi ise Kerkük ve diğer bölgeleri “Kürtlerden koparılan bölgeler” olarak nitelendirmektedir. 2012 yılında dönemin Başbakanı Nuri el Maliki ise ilgili bölgeler için demografik olarak “karışık bölgeler” kavramını kullanmıştır.
ABD’NİN 2011’DE IRAK’TAN ÇEKİLMESİ
ABD’nin Aralık 2011’de Irak’tan askerlerini geri çekmesiyle beraber Kerkük’te KYB (Kürdistan Yurtseverler Birliği/Talabani) - KDP (Kürdistan Demokrat Partisi/Barzani) ve Goran Hareketi arasında güç mücadelesi oluşmuştur.
Bu dönemden itibaren Kürtler, kent idaresinin yüzde 70’ini kontrol etmeye başladılar. Öyle ki 2005 yılında yapılan seçimlerde il meclisinde Kürtler çoğunluğu elde etmiş, kentin valiliğine 2011 yılında KYB'li bir Kürt olan Necmeddin Kerim getirilmişti.
2014'DE IRAK ORDUSUNUN YERİNİ PEŞMERGE ALDI
Nitekim 41 kişilik il meclisinin 26 üyesini Kürtler, 9'unu Türkmenler, 6'sını da Araplar oluşturmakta. Öte yandan gruplar arasındaki anlaşmazlık nedeniyle il meclisi seçimleri 2005'ten beri yenilenemiyor. Dolayısıyla Kerkük Valiliği, İl Meclis Başkanlığı ve Emniyet Müdürlüğü gibi önemli görevlerin Kürtlerin kontrolünde olması Kerkük’teki Kürt nüfusun etkisini gösteriyor.
Haziran 2014’te DEAŞ’ın Musul’u işgal etmesinin ardından Irak ordusu da çatışmaya girmeden Kerkük’ten tamamen geri çekildi ve yerini peşmerge güçleri aldı. Şehrin güvenliği Mesut Barzani yönetimindeki Kürdistan Demokrat Partisi ile (KDP) Celal Talabani yönetimdeki Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne (KYB) bağlı asayiş güçleri tarafından sağlanmaya başladı.
Bunun üzerine IKBY lideri Barzani, Irak merkezi hükümetinin güvenlik güçlerinin bir daha kente geri dönmesine izin vermeyeceklerine dair açıklama yaptı.
Diğer taraftan peşmergeler dışında, kentte KYB’nin işbirliği yaptığı PKK da bu dönemden sonra varlık göstermeye başladı. Kentin merkezinde olmasa da, çevresinde ve yakınlarında olan başka bir silahlı grup da Iraklı Şii milislerden oluşan Haşdi Şabi güçleri. Irak genelinde sayıları 130 bini bulan bu milis güçler İranlı komutanlar tarafından eğitilmekte ve İran bu milisler üzerinden Irak üzerinde kontrol sağlamakta.
KERKÜK PETROL YATAKLARI
Amerikan Enerji Bakanlığı verilerine göre, Kerkük’ün petrol rezervleri 8,7 milyar varil. Uluslararası Enerji Ajansı'na göreyse, Irak petrolünün mevcut üretiminin yüzde 40’ı Kerkük’te gerçekleşiyor. Buna ek olarak ülkenin kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 6’sı Kerkük’te bulunmakta.
Öte yandan Irak ordusunun tamamen Kerkük’ten geri çekilmesinin kentin idari, siyasi, askeri, ekonomik ve enerji kaynakları (petrol) üzerinde Kürtlerin hâkimiyet kurmasını kolaylaştırdığı belirtilmekte. Öyle ki kentte bulunan 5 petrol yatağından 2’si olan Bay Hasan ve Havana petrol yatakları Erbil yönetiminin kontrolünde bulunmakta.
Kürt yönetiminin denetiminde olan söz konusu yataklardan günlük 150 bin varil petrol üretiliyor. Geriye kalan petrol yatakları ise Irak Petrol Bakanlığı’na bağlı Kuzey Petrol Şirketi’nin denetimde olup, günlük 150 bin varil petrol üreterek iç ihtiyaçları giderdikten sonra 120 bin varilini Kerkük-Ceyhan boru hattı üzerinden ihraç ediliyor.
1977’de ilk akışın gerçekleştiği boru hattı, Irak petrolünü Türkiye’ye de taşıyor.
Kerkük petrol yataklarının, Bağdat-Erbil yönetimleri arasında krize dönüştüğü gibi KDP-KYB ve Goran Hareketi arasında da bir güç mücadelesine evrildiği söylenmekte. Hatta 2014’te DEAŞ’ın Musul’u işgal etmesi üzerine PKK terör örgütünün de Kerkük’te kendini göstermeye başladığı belirtiliyor. Dahası DEAŞ’ın 21 Ekim 2016 tarihinde Kerkük’e düzenlediği saldırı sırasında PKK’lıların şehrin merkezine ve Kerkük kalesi gibi hassas noktalarına yerleştirildiği biliniyor.
Diğer taraftan KYB, Kerkük üzerindeki hâkimiyetini daha da etkin kılmak amacıyla kentteki petrol yataklarını kontrolü altına almaya çalışmakta.
KERKÜK’TE SON DÖNEM
Kerkük’ün referanduma doğru gitmesinin önünü açan olaylar, 14 Mart 2017’de Kerkük Valisi Necmettin Kerim’in Kerkük’teki tüm devlet kurumlarına Irak bayrağının yanı sıra Bölgesel Kürt Yönetimi bayrağının da asılması tâlimatını vermesiyle başladı. İlgili karar, 28 Mart’ta Arap ve Türkmen üyelerinin boykot ettiği bir toplantıda, 26 Kürt üyenin oyuyla Kerkük İl Meclisi tarafından onaylandı.
Ayrıca Vali Kerim, resmi yazışmalarda Arapça'nın yanı sıra Kürtçe'nin de kullanılmasını zorunlu kıldı. Yapılan açıklamada karara uymayan kurumlara soruşturma açılacağı ifade edildi.
BM Irak Yardım Misyonu, karara ilişkin olarak, Kerkük'ün Irak merkezi hükümetinin yetki alanında olduğunu ve Irak bayrağı dışında bir bayrağın asılmaması gerektiğini belirtti. Yapılan açıklamada, Kerkük'teki kamu binalarına IKBY bayrağının asılmasının endişe verici olduğu ifade edildi.
1 Nisan’daysa Irak parlamentosu Kerkük'teki kamu kurum ve kuruluşlarına yalnızca Irak bayrağı asılması yönündeki kararı onayladı.
Karara ilişkin olarak Kerkük İl Meclisi Başkanı Rêbwar Talabani, Irak Parlamentosu'nun Kerkük’te Kürdistan Bayrağı'nın indirilmesine ilişkin aldığı kararın, kentte yaşayan bütün halkları rahatsız ettiğini belirterek, alınan kararın yanlış olduğunu vurguladı. Kürdistan Bayrağı'nın gönderden indirilmesinin mümkün olmadığını söyleyen Talabani, ‘’Kürdistan Bayrağı sonsuza dek Kerkük kentinde dalgalanacaktır” dedi.
REFERANDUM KARARI
4 Nisan’da Kürt üyelerle ortak basın toplantısı düzenleyen Kerkük İl Meclisi Başkanı Rebwar Talabani, "Kerkük'ün tartışmalı bölgeler statüsünden çıkıp, kaderinin tayin edilmesi için il meclisi olarak referandum yapılması kararı aldık. Referandum talebimizi Irak merkezi hükümetine iletiyoruz. Kerkük halkının artık bekleyecek gücü kalmadı." ifadelerini kullandı.
İl meclisinin tek taraflı kararına
göre, anayasanın 140. maddesi uyarınca tartışmalı bölgeler arasında
yer alan Kerkük'ün kaderinin tayin edilmesi için düzenlenecek
referandumda kent sakinlerine Irak merkezi hükümetine mi, yoksa
IKBY'ye mi bağlanmak istedikleri sorusu yönetilecek.
Kerkük İl Meclisi'nde Kürtlerin 26, Türkmenlerin 9, Arapların ise 6 üyesi bulunuyor.
HAZIRLAYAN: Damla
ÜNSEVER