Karagül: ABD Başkanı değil DEAŞ lideri sanki

Yazar İbrahim Karagül, ABD Başkanı Trump’ın sözlerini değerlendirdi. Karagül, Trump için "ABD Başkanı değil DEAŞ lideri sanki" ifadesini kullandı.

ABD Başkanı Trump, “Kürtlere saldırırlarsa Türkiye'yi ekonomik olarak mahvedeceğiz. 20 millik güvenli bölge kuracağız” ifadelerini kullanmıştı.

 Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül’ün Trump’ın bu sözlerini değerlendirdi.

 Karagül’ün ‘ABD Başkanı değil DEAŞ lideri sanki’ başlıklı yazısı şöyle:

“ABD Başkanı Donald Trump’ın; “Kürtlere saldırırsa Türkiye’yi ekonomik olarak çökertiriz, mahvederiz” açıklaması siyasi tarihin en büyük şantajlarından biridir. Hiçbir siyasi dille, gerekçeyle, mantıkla açıklanabilecek bir yanı yoktur.

Bu cümle dengesiz, ayarsız bir zihnin ürünüdür. Bir devlet başkanının değil bir DEAŞ zihniyetinin göstergesidir. Ancak bir örgüt bu tür cümleler kurar. Ancak bir terör örgütü bu tür bir kafa yapısıyla olaylara bakar. Devlet aklını yitirmiş, örgüt aklına rehin düşmüş, Türkiye ve bölge gerçeğinin çok ötesinde bir akılsızlık örneğidir.

Hiçbir ülke, Türkiye’ye böyle bir tehditle, boyun eğdiremez

Hiçbir devlet, Türkiye’ye böyle bir tehditle iş yaptıramaz. Hiçbir güç Türkiye’yi bu şantajlarla kontrol altına alamaz. Terör örgütleriyle müttefik olan, DEAŞ’ı kurup işgale zemin hazırlayan, PKK’yı silahlandırıp Türkiye’ye saldırtan, ülkemizi Suriye’nin kuzeyinden çevreleyip kuşatmaya çalışan, coğrafyayı paramparça eden, yeni ve çok daha büyük bölgesel çatışmaların zeminini hazırlayan bir ülkenin lideri, bize kendi coğrafyamızı, kimlerle nasıl iş tutacağımızı öğretemez.

 

Hiçbir ülke, terörü etnik bir kimliğin arkasına gizleyerek koruyamaz, bu gizli niyet üzerinden “müttefik” tanımı içinde yer alan bir ülkeyi tehdit edemez. Yakın komşularını Türkiye aleyhine kışkırtamaz. Arap-İslâm dünyasını Türkiye aleyhine provoke edemez. Bu ülkeyi Anadolu’ya hapsetmeye dönük gizli amaçlarını bir takım ilişkiler arasına gizleyerek sürdüremez.

ABD dünya için bir tehdit haline gelmiştir: Bir küresel haydutla karşı karşıyayız

ABD’nin ya da Trump’ın dünyaya nizam verme ahlâkı da, ehliyeti de, ekonomik ve siyasi gücü de yoktur. ABD bu gücünü çoktan kaybetmiştir. En önemlisi de ABD’nin küresel etki alanında itibarı, ikna gücü olağanüstü derecede sarsılmış, çökmüştür.

Bu, sadece bizim için böyle değildir. Latin Amerika’dan Rusya’ya, Çin’den Afrika’ya hatta Avrupa’ya kadar ABD sadece saldırgan bir devlettir. Bu bakışı, yaklaşım tarzı, dünyayı algılama biçimi ile küresel ölçekte bir tehdit haline gelmiştir.

ABD yönetiminin ve halkının anlaması gereken yeni durum budur. Çünkü ülkeleri, dünyaya yön veren güç olmaktan çıkmış bir örgüte dönüşmüştür. Büyük tehlike burasıdır. Ne zaman ne yapacağı belli olmayan hantal ve çok dengesiz bir devletle karşı karşıyayız. Bu yüzden de itibarı sıfırlanmış, kaba güçle karşı karşıyayız. Bir küresel haydutlukla karşı karşıyayız.

Türkiye harita dayatılacak ülke değildir: Bir daha asla 20. yüzyıl yaşamayacağız

Türkiye için o tehditler dönemi çoktan kapanmıştır. Öyle bir twitle, bir Ankara ziyaretiyle, ABD medyasında yayınlatılan bir yazıyla ayar verilen, onlar olmazsa terörle şehirlerine girilen ülke yok artık. Bu blöfleri yiyecek, dolar operasyonlarıyla diz çöktürülecek, ekonomik terörle esir alınacak bir ülke yok. S. Arabistan ve BAE üzerinden para hareketleriyle köşeye sıkıştırılacak ülke yoktur.

Türkiye artık harita dayatılacak ülke değildir. Yeni Suriye haritalarına, Irak haritalarına, yarın S. Arabistan ve Körfez haritalarına zorlanacak bir ülke değildir ve olmayacaktır. Çünkü Türkiye vesayetle yönetilen bir ülke olmaktan çıkmış, bu mücadelede çok büyük bedeller ödemiştir. Gerekirse daha da ödeyecek ama bir daha asla 20. yüzyıl tekrarlanmayacaktır.

Bizim coğrafyamız, bizim ülkemiz, bizim aklımız..

Dünyanın yarıdan fazlasıyla savaş halinde olan bir ülkenin lideri tarafından tehdit ediliyoruz. Kürtlerle, Araplarla, İranlılarla, Orta Asya ile, Güney ve Uzak Asya ile ilişkilerimizi belirlemeye yeltenen, binlerce kilometreden sınırlarımıza gelip bize “güvenlik” palavraları sıkan, otuz yıldır bu ülkeye yalanlar söyleyen bir ABD’den söz ediyoruz.

Artık bu yalanlara inanacak kimse yok bu ülkede. Ülkemizi de, sınırlarımızı da, bölgemizi de ABD telkinleriyle görecek bir siyasi akıl ve toplumsal kimlik de yok artık. Bizim aklımız, bizim coğrafya bilgimiz, bizim siyasi zenginliğimiz, bizim gelecek hesaplarımız ortadadır. Kaba güçle bunları dizginlemek, bir milleti dizginlemek nasıl da aptalca bir bakış açısı.

Trump, Türkiye’den önce kendi ülkesine söz geçirsin, bir görelim!

Çin ile, Rusya ile, Avrupa ülkeleri ile, Latin Amerika ile, Türkiye ile ve daha birçok ülke ile ticaret savaşları başlatan ABD, yakın gelecekte bu savaşın aslında kendini vuracağını görecektir. Birkaç küçük devlet ve birkaç terör örgütü dışında hiçbir müttefiki kalmayan bir ülkeden söz ediyoruz. Bu her şeyi anlamaya yetecektir.

Trump, Türkiye’yi tehdit etmeyi bıraksın, kendi ülkesine söz geçirmeyi başarsın önce. Ülkesinde sözünü dinletemeyen bir liderin Türkiye’ye bu tür saldırısı aptallıktan başka bir şey değildir. ABD Başkanının bir an önce yeni bir dünyanın şekillendiğini görmesi lazım. Yapması gereken de kendi ülkesini bu yeniliklere uyumlu hale getirmektir. İnsanlığın gidişatının tam tersine yelken açmış imparatorlukların ne kadar yol alabileceğine dair tarih kitaplarında çokça örnek vardır.

İran sınırından Akdeniz’e: Hiçbir bölge dışı güç, hiçbir terör örgütü olamaz

Türkiye, güneyden çevrelenmeyi reddedecek ve asla buna boyun eğmeyecek. Türkiye, o terör koridorunu, o harita planını boşa çıkaracak adımları kararlılıkla atacak. Türkiye, ABD’den İsrail’e, BAE’den S. Arabistan’a ve içerideki ortaklarına kadar, kurulan büyük oyunu bozacak. Buna gücü de aklı da vardır.

Türkiye İran sınırından Akdeniz’e uzanan bütün güney sınırlarında bir terör örgütünün ya da bölge dışı bir ülkenin hâkim olmasına izin vermeyecek.

Fırat’ın Doğu’suna müdahale ertelenemez

Bu yüzden de Türkiye, Fırat’ın Doğu’suna müdahale edecek, etmek zorundadır. Buradaki tehlike ölümcül bir gerçektir, ülkemiz için en yakın ve en büyük tehdittir. Geçirdiğimiz, ertelediğimiz her günün bedeli çok daha ağır olmaktadır, olacaktır.

Bütün dünya şunu bilmeli: Çok bedel ödesek de o mücadeleyi kazanmak üzereyiz. Tarih yapıcı irade ve genetiği bu çağa taşımak üzereyiz. Tehditlerini de, haritalarını da başlarına çalacak donanımdayız. Biz bunu başaracağız ve hepiniz tanık olacaksınız. Hiç geri adım atmadığımızı öğreneceksiniz..

Ekonomik olarak mahvederiz, demek bir savaş sebebidir. Ama nihayetinde Trump söylüyor tabii.”

İsrail'in hedefindeki yeni ülke belli oldu! Balıkesir'de patlayıcı fabrikasında patlama! Eczanelere 5 litrelik etil alkol sınırlaması İçişleri Bakanı Yerlikaya Suriye'ye dönenlerin sayısını açıkladı Özgür Özel CHP'yi siyasi çıkmaza sürüklüyor Şifreli dil geliştirmişler!