Atatürk’ün son 100 günü

Ertesi gün yataktan kalktı, tıraş oldu, yıkandı. İpek pijamasının üzerine kırmızı ropdöşambr giydi, boynuna vişne renginde bir eşarp bağladı ve denize bakan pencerelerin önündeki şezlonga kuruldu.

Genel Sekreteri Soyak noteri getirince, vasiyetinin bulunduğu zarfı ona uzattı ve "Bu, benim vasiyetimdir" dedi.

"İcap ettiği zaman lütfen kanunî muamelesini yaparsınız." İşte son görevini de tamamlamıştı.

Vasiyet işi bittikten sonra Hasan Rıza'yla konuşurlarken konu, asıl siyasî mirasın nasıl paylaştırılacağı sorununa geldi. Öyle ya Ata'nın "siyasî miras"ı neydi? Tahtını boşaltırsa böyle bir karizmanın yerini kim, nasıl doldurabilirdi?

Daha doğrusu, doldurabilir miydi?