Özlem Atan Tarlacı neden çığlık attı?
Ehliyetsiz araba sürdüğü için polislere yakalanan ve sini krizi geçirerek çığlık atan Özlem Atan Tarlacı öğrencisine konuştu. Peki Özlem Atan Tarlacı neden çığlık attı? Detaylar haberimizde…
Özlem Atan Tarlacı, ehliyetsiz araba kullandığı gerekçesi polislerin denetimine takılarak aracı trafikte men edilmiş ve o an çığlık atması ile gündem olmuştu. Öğretmen olan Özlem Atan Tarlacı neden çığlık attı? sorunun yanıt haberimizde…
Trafik denetimine takılan Özlem Atana Tarlacı Haliç Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi olarak görev yapıyor. Çığlık atması ile gündem olan Tarlacı, olayın nedeninin bir öğrencisine anlattı
Özlem Atan Tarlacı neden çığlık attı?
Özlem Atan Tarlacı Oda TV'ye yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Özlem atan konu hakkında ise şu açıklamaları yaptı:
“1 Kasım tarihinde gerçekleşerek yaklaşık 1 ay sonra basına ve sosyal medya kanallarına kötü niyetle bilinçli ve kasti servis edilerek şahsiyetimin hiçe sayılarak ciddiyetimin kundaklanmasını, itibarımın zedelenmek istenmesini, kişilik haklarıma, onuruma ve haysiyetime yapılmak istenen haksız, vicdana aykırı ve çarpıtılmış saldırıyı şiddetle kınıyorum ve neticesinde büyük üzüntümü sizlerle öncelikli olarak paylaşmak istiyorum..
Yaşadığım olayın ayrıntılarını yanlış manipülasyonları önlemek ve bilgilendirmek amacıyla sizlerle paylaşmam gerektiğini düşünüyorum.
“25 yıllık meslek hayatımda hiçbir uyumsuzluk yaşamadım”
Emekli öğretmen ve eğitimci anne ve babanın tek evladı olarak aile yanında yetiştirildim. Tamamı birincilikle istinasız her dönem sonunda takdir belgeleri alarak bitirdiğim ilk, orta ve lise öğrenim hayatımdan sonra Türkiye’nin yüzde bir ile öğrenci alan İTÜ, Boğaziçi ve Marmara olmak üzere en iyi devlet üniversitelerinden 5 ayrı bölümden birincilikle mezun oldum. Yine büyük başarılara ve üstün performans ödüllerine imza atarak geçirdiğim ve kendimi adadığım 25 yıllık hem akademik hem özel sektör ulusal ve uluslararası kuruluşlardaki meslek yaşantımda her zaman onurumu ve haysiyetimi, insana ve göreve saygı, nezaket kurallarını en üst seviyede tutarak ve muhafaza ederek üstün hizmet anlayışıyla görev yaptım. Gerek öğrencilik gerekse 25 yıllık meslek yaşantımda meslektaşlarımla ve öğrencilerimle önemli sayılabilecek hiçbir uyumsuzluk ve anlaşmazlık yaşamadım. Her zaman özveriyle ve yalnızca hizmet anlayışıyla gece gündüz ve hafta sonu demeden sürekli çalışarak özel yaşantımı erteledim.
1 Kasım 2018 tarihinde eğitmen ve idareci olarak görev yaptığım eğitim kurumunda çok önemli olduğunu düşündüğüm üst düzey yönetici toplantısına yetişme gayretinde olduğum sabah ailemle birlikte ikamet ettiğim evimden çok kısa bir mesafe uzaklıkta bir mevkide trafik polisi otosu yanında bulunan bir grup polis ekibi tarafından rutin evrak kontrolü amacıyla durduruldum. Benden istedikleri ehliyet, ruhsat ve trafik sigortası belgelerini kendilerine eksiksiz olarak sundum. Ancak 20 yıldır kullandığım ehliyetimde bant takarak onardığım kırılmadan dolayı şüpheli ya da sahte olabileceği bu nedenle sistemden sorgulama yapılması gerektiği gerekçesiyle bekletmeye alındım. Bu esnada daha birçok arabanın kontrol ve trafik çevirme işlemleri devam etmekteydi. Uzun süren bir bekletilme neticesinde trafik polislerine 'eğitimci ve idareci olduğumu ve görev yaptığım eğitim kurumunda geniş katılımlı çok önemli bir toplantıda tepe yönetim tarafından beklendiğimi ve gecikme yaşamak istemediğimi' beyan ettim. Ancak sorgulama sisteminde problem olduğu ve daha fazla beklememin gerektiği söylendi. O esnada eğitimci ve idareci olarak 25 yıldır görev yaptığımı, daha önce herhangi bir trafik cezası almadığımı ve toplantıya geç kalırsam mesleki görevimi aksatarak sıkıntı yaşayabileceğimi nazik bir dille anlatmaya çalıştım.
“Görüntülerimim izinsiz olarak kaydedildiğini fark ettim”
Bu esnada bir polis memuru tarafından cep telefonuyla görüntülerimin izinsiz kaydedildiğini fark ettim. Gerekçesini sorduğumda herhangi bir açıklama yapılmadı. Bu duruma itiraz ettiğimde sert ve nezaketsiz bir dille karşılık verilerek beklemeye devam etmem konusunda uyarıldım. Bu durum tüm yaşantım boyunca insana saygı ve nezaketi her zaman ön plana alan hassas, duyarlı, sakin ve uyumlu bir kişilik yapısına sahip olmama ve çevremde her zaman böyle anılmama rağmen ömrümde ilk kez sinir krizi geçirmeme neden olmuştur. Geçirdiğim sinir krizi görüntüleri polis memuru tarafından tüm karşı uyarılarıma rağmen cep telefonu yüzüme yansıtılarak kayıt altına alınmaya devam edilmiştir. Bu durumun kişilik haklarıma, onuruma ve haysiyetime yapılmış kasti ve bilinçli bir saldırı olduğunu ve gerekli mercilere şikayette bulunmak istediğimi kendilerine beyan ettim. Ben de cep telefonuyla kayıt yapan polis memurunun birkaç görüntüsü ile polis ekibinin görüntülerini cep telefonumla çektim.
“Kötü niyetli servis edildi”
25 yıldır insana ve görevine saygı ve sorumluluk anlayışıyla onur ve haysiyetimi en üst derecede gözeterek sayısız başarılar ve ödüllerle üstün performans sergileyerek geçirdiğim eğitim, öğretim ve meslek yaşantımda ilk defa geçirdiğim sinir krizi sonucunda görüntülerimin kanuna, hukuka ve insan haklarına aykırı bir şekilde ve olay tarihinden yaklaşık 1 ay sonrasında trafik polis memuru tarafından (görüntüleri ve oto plakası tarafımda kayıtlı olan) tüm sosyal medya ve basın kanallarına kötü niyet gözeterek kasti ve bilinçli olarak yanlış ve çarpıtılmış haber yaparak servis edilmesi neticesinde olaya sebebiyet veren kişi ya da kişilerden, aleyhime asılsız haber ve yorum yaparak itibarımı ve ciddiyetimi zedeleyen kişi ya da kuruluşlardan şikayetçi olduğumu, yaşadığım haksızlığın, adaletsizliğin ve mağduriyetin giderilmesi için Cumhuriyet Savcılığı Ceza ve Sulh hakimliği ile Basın Savcılığında şikayetçi olarak suç duyurusunda bulunduğumu ve haklarımı sonuna kadar arayacağımı beyan ederim.”
Sosyal medyada çığlık atma videosu dolaşan Özlem Atan Tarlacı’nın bir öğrencisi, Ekşi Sözlük'te açıklama yaparak, olayın içyüzünün yansıtıldığı gibi olmadığını belirtti. Öğrenci, Tarlacı’nın gerek derslerde gerekse normal hayatında sakin bir yaşam sürdüğünü belirtti.
Tarlacı'yı telefonla arayarak bilgi aldığını aktaran öğrencisi şu açıklamayı yaptı:
"Olay tahmin ettiğim gibi kamuoyuna yansıtılandan çok farklı şekilde bizzat hoca tarafından anlatıldı, şu an kendisi savcılıkta, kendisinin söylediklerini sözlükte duyuracağımı belirttiğim ve kabul ettiği için burada paylaşıyorum, sizlerden ricam Twitter ve diğer sosyal medya uygulamalarında kendisine gerekilen desteği vermenizdir, çok klişe olacak biliyorum ama bu olayı sizin bir yakınınızın yaşamaması sadece tesadüftür.
Özlem Hoca konuşmamızda olayı şu şekilde anlattı:
Üniversitede gerçekleşen önemli bir toplantıya yetişmek üzere aracımı sürüyordum, bu esnada trafik polisi durmamı istedi, ehliyet ve ruhsatı kendilerine verdiğimde ehliyetimin kırık olduğunu öne sürerek bu ehliyeti kabul etmeyeceklerini bildirdiler, kendilerine ehliyetimin olduğunu ve ehliyetsiz araba kullanmaktan ceza veremeyeceklerini söyledim, önemli bir toplantıya yetişmek durumunda olduğumu belirttim, kendileri bana herhangi bir şey söylemeden uzun bir süre beklettiler, kendimi tanıtarak sizin gibi bir çok polis öğrencim var bana saygıda kusur etmezler, ben sizleri onlardan ayırmıyorum dedim, o sırada polis 'bana ne öğretmensen, hocaysan' dedi ve ehliyetim olmasına rağmen ehliyetsiz araba kullanmaktan ceza kesti, uzlaşmacı bir tavırla memur olduğunu sabit bir gelire sahip olduğumu bu cezanın hem ağır hem de lüzumsuz olduğunu söyledim diğer polis cebinden çıkardığı telefonla beni videoya kaydetmeye başlayınca sinir krizi geçirdim, ben de polis memurlarının ve polis arabasının fotoğraflarını çektim, toplantıya gitmek üzere yola koyuldum aradan 1 ay geçtikten sonra video görüntülerinin basına servis edildiğini üzülerek öğrendim, hukuki olarak sürecin takipçisi olacağım.”