Ayasofya'da Kur'an tilaveti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya Camii'nde düzenlenen "Yeditepe Bienali"nin açılış törenine katılarak konuşma yaptı. Erdoğan konuşmasından önce Ayasofya'da Kur'an-ı Kerim tilaveti dinletisine katıldı.

İstanbul Yeditepe Bienali'nin açılışında Ayasofya'da kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı, "Şimdi Atatürk Kültür Merkezi'ni Türkiye'nin bir numaralı opera binası olarak yapıyoruz. Buna da biliyorsunuz çok bağırdı o Geziciler. İstediğiniz kadar bağırın, çatlayın, patlayın, bak yıktık. Ve inşallah kısa zamanda da orada dünyada sayılı muhteşem bir opera binasını çok amaçlı olarak yapıyoruz" dedi.

İstanbul Yeditepe Bienali'nin Ayasofya'daki açılışına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, televizyonların canlı yayınladığı konuşmasında önemli mesajlar verdi.

Cumhurbaşkasına konuşmasına başlarken, Ayasofya'daki törene katılanların çoğu cep telefonlarını çıkararak Erdoğan'ı fotoğrafladı.

Etkinliğin gerçekleştirildiği mekandan dolayı heyecanlı ve duygusal  olduğunu dile getiren Erdoğan, "Öyle zannediyorum ki bu muhteşem, muhteşem olduğu  kadar mübarek çatının, kubbenin altında konuşmak, hele hele garip asırlardan  sonra konuşmak bayağı zor. Birçok duygusallığı da beraberinde getiriyor. Bugün  burada böyle bir Yeditepe Bienali'nin yapılmasını gerçekten çok anlamlı  buluyorum." diye konuştu.

Etkinliğin düzenlenmesinde emeği, katkısı ve desteği olan tüm  kurumlara, sponsorlara ve sanatçılara teşekkür eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Kendi alanında dünyada bir ilk olan, 600 sanatçının 3 bine yakın  eserini bünyesinde barındıran Yeditepe Bineali'nin gelenekli sanatlarımızın  tanıtımı noktasında çok önemli bir rol oynayacağına inanıyorum. Yeditepe  Bienali'nin, bu tür organizasyonlarda sıkça tekrarlanan bir yanlışı düzelttiğini  görmekten de ayrıca memnuniyet duyuyorum. Genelde sergiler ve bienaller kapalı  mekanlarda icra ediliyordu. Sanat eserlerini dört duvarın boğuculuğuna hapseden  bu anlayış, estetiği öldürmenin yanında, çoğu zaman eserlerin geniş kitlelere  ulaşmasına da mani oluyordu. Oysa İstanbul gibi, her köşesi ayrı bir medeniyetin,  farklı bir kültürün eserleriyle dokunmuş kadim bir şehrin, bizatihi kendisi sanat  galerisidir. Hayatın dadası içinde sakinleri tarafından fark edilmese de bu  şehrin, özellikle tarihi yarım adanın tamamı devasa bir açık hava müzesidir."

Bienalin, geçmişin eskimeyen güzellikleriyle bugünün modern eserlerini  başarıyla meczettiğini belirten Erdoğan, sanatsal etkinliğin İstanbullular ve  sanatseverler nezdinde gereken ilgiyi göreceğine inandığını dile getirdi.

Etkinliğin süreceği 45 gün boyunca düzenlenecek sergi, seminer, panel  ve konferansların, yapılacak film gösterimleri ve müzik dinletilerinin, şehrin  kültür hayatına canlılık katacağına inandığını ifade eden Erdoğan, anlamlı ve  zengin bir muhtevaya sahip bir projenin hayata geçmesine öncülük eden herkese  şükranlarını sundu.

"Ehl-i hüner hayatımıza ilahi güzelliği nakşediyor"

Kudemanın, "Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet  alır." dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Peygamber Efendimiz, bir hadis-i şeriflerinde 'Allah güzeldir, güzeli  sever' buyuruyor. İşte sanat, Allah'ın insana bahşettiği güzellikleri arama, bu  güzelliklere ulaşma yolculuğunun adıdır. Üstat öyle diyor. 'Sanat Allah'ı  aramakmış meğer.' diyor. Sanat, insanın dünya hayatını yine Allah'n kuluna  bahşettiği yetenek ve kabiliyetlerle güzelleştirme çabasının ürünüdür. Biz bu  çabanın ürünlerini mimariden ahşaba, hüsn-ü hattan tezhibe, minyatürden ebruya  kadar, hayatımızın hemen her alanında görüyoruz. Asırlardır sanatkarların elinde  taş, ağaç, iplik ve kağıt büyük bir şahesere dönüşüyor. Yüzyıllardır ehl-i hüner,  her biri el emeği göz nuru eserleriyle hayatımıza ilahi güzelliği nakşediyor.  Mimar Sinan'ın elinde taş, bugün bile görenleri kendine meftun eden Selimiye'ye,  Süleymaniye'ye dönüşüyor."

"Güzeli ihya gayreti sadece bina yapmıyor"

Hacı Abdülaziz oğlu Mehmed'in sert bir ceviz ağacından, Evliya  Çelebi'nin "Cihanda bir örneği yoktur." dediği Bursa Ulu Camii'nin muhteşem  minberini yaptığını hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Şeyh Hamdullah'ın, Hafız Osman'ın, Ahmet Karahisari'nin kaleminin  mürekkebinden, her biri zarafet örneği olan hilye-i şerifler, hüsn-ü hatlar  ortaya çıkıyor. Güzeli ihya gayreti sadece bina yapmıyor, aynı zamanda Buhara,  Kudüs, Kurtuba, Kahire, Şam, İstanbul gibi ruhu, karakteri, kimliği olan şehirler  inşa ediyor. Merhum Ahmet Hamdi Tanpınar, 'Cetlerimiz inşa etmiyor, ibadet  ediyorlardı.' derken, aslında sanatkarlarımızın maddeyle çevreyle ve eşyayla  kurduğu bu özel ilişkiyi de anlatmaktadır. Adeta bu yapılanların birer ibadet  olduğunu da ifade ediyorlar. Her medeniyet arka planında işte böyle bir anlayışı,  maddeye ve hayata dair bakış açısını barındırır. İslam medeniyetinde ihtişam ile  sadelik, vakar ile tevazu, yeni ile eski, dünya ile ahiret iç içedir. Yani bir  aradadır. Bizim geleneğimizde sanatkar, tabiatta Allah'ın güzelliğini gören ve bu  güzelliği taşa, kağıda, ahşaba, demire işleyendir. Medeniyetimizdeki her bir  sanat eserinin güzelliği, zarafeti yanında, bize kulluğumuzu bu dünyadaki asıl  varoluş gayemizi de hatırlatmasının sırrı işte budur."

"Türkiye uzun yıllar sanat, kültür ve tarih deyince sadece belli bir dönemi, belli bir kalıbı esas alan kısır ve dar bir bakış açısının esiri olmuştur. Bizans'tan çok Bizanscı, Batı'dan ziyade Batıcı ama her halükarda milletin değerleriyle kavgalı bu zihniyet, ecdadın bize bıraktığı mirasın kıymetini de ne yazık ki bilememiştir.

Bu tepeden inmeci, baskıcı, jakoben anlayışın bugün de bazı sözüm ona sanat çevrelerinde devam ettiğine şahit oluyoruz. Kendi ideolojilerini paylaşmayan, bunların diktasına boyun eğmeyen sanatçılarımıza yönelik en şiddetli saldırılar bunlardan geliyor. Gezi olaylarına destek vermeyen  sanatçılarımızın bu çevrelerce nasıl hedef gösterildiğini gayet iyi biliyoruz. Çapulcularla kol kola yürümedikleri, vandallığa, sokak terörüne prim vermedikleri için sanatçılarımızın nelerle tehdit edildiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.