Abdulkadir Selvi yazdı: Bazı iş adamları, Babacan için AK Partili başkanları arıyor

Yazar Abdulkadir Selvi, AK Parti’de istifa etmesinin ardından yeni parti kuracağını ilan eden Ali Babacan’la hareket eden bazı iş adamlarının AK Partili başkanları aradığını iddia etti.

Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, 'Yeni partiler cephesinde ilginç şeyler yaşanıyor' başlıklı yazısında "Abdullah Gül-Ali Babacan partisiyle ilgili çalışmaları yürüten 'işadamları' arayıp birlikte çalışmak istediklerini bildiriyorlar. Babacan adına işadamı gruplarının araması size ilginç gelmiyor mu? Başkanlar, siyasete Erdoğan’la devam edeceklerini belirtip telefonları kapatıyorlar" ifadelerini kullandı.

Selvi’nin yazısı şöyle;

“AK Parti’nin yerel seçimlerde aday göstermediği belediye başkanları ile eski İl başkanlarının telefonları çalmaya başladı.

Bundan 1 ay önce Davutoğlu ile birlikte hareket edenler arıyor, “Sizinle birlikte yol yürümek istiyoruz” diyorlardı. Olumlu yanıt alamadılar. Aranan isimler Erdoğan’la yola devam edeceklerini bildirdiler. Şu günlerde ise benzer isimleri Abdullah Gül-Ali Babacan partisiyle ilgili çalışmaları yürüten “işadamları” arayıp birlikte çalışmak istediklerini bildiriyorlar. Babacan adına işadamı gruplarının araması size ilginç gelmiyor mu? Başkanlar, siyasete Erdoğan’la devam edeceklerini belirtip telefonları kapatıyorlar. Belediye başkan adayı yapılmasa da il başkanlığından alınmış olsa da “Reis’le başlayanlar Reis’le devam etme” kararlılığını sürdürüyorlar.

Ahmet Davutoğlu’nun siyasi mesajlarının dozunu arttırması, parti kurma çalışmalarını hızlandırdığı şeklinde yorumlanıyor. Abdullah Gül-Ali Babacan cephesinde de benzer bir kanaatin oluştuğu söyleniyor. O nedenle Davutoğlu’na yönelik rahatsızlık artmış durumda. Davutoğlu aceleci,

Gül ve Babacan ise ihtiyatlı. Abdullah Gül-Ali Babacan’ın kuracakları partiyi aralık ayına erteledikleri söyleniyor. Daha önce eylül-ekim ayı denilmişti. Hatta aralık da olmayabilir, 2020’ye kalabilir diyenler var. Acelelerinin olmayışı ufukta bir seçim olmamasından kaynaklanmıyor. Daha çok konjonktürle ilgili. Öyle ki temmuz-ağustos aylarında S-400’ler nedeniyle Türkiye’nin ABD tarafından cezalandırılacağı beklentisi hâkimdi. 1 yıl önce Trump’ın attığı tweet’lerle dolar 7.2’ye kadar tırmanmıştı. Bu kez de ağır yaptırımlar gelirse doların 9 liraya kadar tırmanmasını, ekonomide bir felaket tablosunun yaşanmasını bekliyorlardı. Ülkenin felaketinden kendilerine saadet çıkmasını hesap ediyorlardı. Krizin tam orta yerinde ekonomideki başarılarıyla Ali Babacan, gül gibi açacaktı. Ancak Trump beklentilerini suya düşürdü. Bekledikleri kriz gelmedi. Onlar da parti kurma çalışmalarını zamana yaymayı tercih ettiler.

Bu arada Abdullah Gül-Ali Babacan partisinin kuruluş çalışmalarını yürüten eski Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret ederek, yeni parti kurma çalışmalarında görev aldığı için istifasını sunduğu söyleniyor. Erdoğan’ın da Atalay’a “Siz bilirsiniz” diye karşılık verdiği ifade ediliyor.

Babacan-Davutoğlu diyaloğu

Süreç ilerledikçe yeni parti kuracakların cephesinde ayrışma daha çok netleşiyor. İlk başlarda Ali Babacan, Davutoğlu’nun da aynı çatı altında olmasını düşünüyordu. Hatta bu konuda bir çaba içerisindeydi. Ama Abdullah Gül, başından itibaren Davutoğlu’nun yeni siyasi hareket içinde olmasına sıcak bakmadı. Hatta mesafeli tutumunu korudu. Bu yılın başlarında eski bakanlardan oluşan bir grubun da Abdullah Gül’e giderek “Davutoğlu varsa biz yokuz” dedikleri söylenmişti. Gül’ün de “Davutoğlu yok. Siz işinize bakın” yanıtını verdiği konuşulmuştu. Abdullah Gül, merkeze hitap eden, Avrupa Birliği endeksli bir parti kurmayı amaçlıyor. O nedenle Davutoğlu’nun “İslamcı” çizgisinin yeni partinin üzerine düşmesini istemedi. Ayrıca lideri olduğu bir harekete ortak kabul etmemesi de işin başka bir yüzünü oluşturuyor.

Süreç içerisinde Babacan’ın da Davutoğlu ısrarından vazgeçtiği ortaya çıktı. Hatta Davutoğlu’nun Babacan’ı arayıp “Hani birlikte olacaktık” diye sitem ettiği, Babacan’ın ise “Bu konuda söz mü verdim” diye karşılık verdiği söylendi. İkili arasındaki diyalog yolların giderek ayrışmasıyla süreçle örtüştü.

Sorunlar ciddi

Bir süre önce yeni partiler ne yapacak beklentisi hâkimdi, şimdi ise “Reis ne yapacak?” noktasına evrildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan kongre sürecini başlatmak suretiyle AK Parti içinde kan değişimi için düğmeye basmış oldu. Ama sadece teşkilatlardaki değişim yetmez, çünkü AK Parti’nin ciddi sorunları var.

Siyaset dili kucaklayıcı değil, ayrıştırıcı. AK Parti bir süredir MHP dışında yeni partnerler edinemiyor. Reformcu kimliği ile büyüyen AK Parti, birkaç yıldır reformları unutup güvenlikçi politikalara yöneldi. Yargı düzeni ve demokrasi kalitemizde aksaklıklar yaşanıyor. Türkiye yabancı sermayeyi çeken bir ülke olma özelliğini kaybetmeye başladı. Batı dünyası ile ilişkilerimiz ise sorunlu. “Yeniden Asya” açılımını anlarım ama rejim kalitesi olarak Asya’ya savrulmayı kabul edemem.

Muhalefet ise bir dönemler AK Parti’nin yaptığı yapıp eskiden yaptığı hataları yapmamaya özen gösteriyor. Kucaklayıcı dille yeni siyasi paydaşlar ediniyor. HDP seçimlerden önce muhalefet ittifakında geri planda durmaya özen gösterirken, kayyım kararından sonra güçlü bir şekilde yer almaya başladı.

Tablo bu. Ama AK Parti cephesinde Erdoğan’ın bu işleri düzelteceği beklentisi sürüyor. AK Parti’nin Türkiye’ye yeni şeyler söylemesi lazım. Çöp, çamur ve çukur söylemi geride kaldı. Yeni kitleleri heyecanlandırmak için yeni bir hikâye yazılmalı. Erdoğan henüz bu değişimi nasıl gerçekleştireceğinin ipuçlarını vermiş değil.”

Eczanelere 5 litrelik etil alkol sınırlaması İsrail'in hedefindeki yeni ülke belli oldu! Balıkesir'de patlayıcı fabrikasında patlama! İçişleri Bakanı Yerlikaya Suriye'ye dönenlerin sayısını açıkladı Şifreli dil geliştirmişler! Suriye'de tüm muhalif gruplar kendini feshedecek