Kemal Kılıçdaroğlu yeniden CHP'nin genel başkanı seçildi
Kemal Kılıçdaroğlu yeniden CHP'nin genel başkanı seçildi
CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'nda genel başkanlık seçimi için oy
verme işlemi sona erdi. Kurultayda delegeler 25 sandıkta oy
kullandı. Oy verme işlemi yaklaşık 2 saat sürdü. Oylama sonucu
Kemal Kılıçdaroğlu yeniden CHP Genel Başkanı seçildi. Kemal
Kılıçdaroğlu 790 oy, Muharrem İnce ise 447 oy aldı.
CHP Kurultayı'nda oylama işlemi başladı
Basın açıklaması yapan Muharrem İnce, "CHP’nin tüzüğü çok net. Bu bir ali Cengiz oyunu asla yok. Varsa da kendileri yaptırmıştır. Divan Başkanı delegeyi çağırır ve sorar. Burada ki dertleri algı yaratmak. Beni arayıp ‘sana imza vermediğim için utanıyorum’ diyenler var. Ben özgür delegeli kurultay delegeleri ile adayım. Lütuf kabul etmiyorum. Ben adil bir yarış istiyorum" dedi
Kılıçdaroğlu'nun mükerrer imzaların İnce'ye yazılmasını önermesinin ardından sorun aşıldı. Divan Başkanı Yılmaz Büyükerşen, İnce'nin aday olduğunu açıkladı ancak Muharrem İnce, kürsüye çıkarak "Lütuf istemiyorum. Delegelerin özgür iradelerini istiyorum" dedi
Başkanlık Divanı, "Kılıçdaroğlu ve İnce aday olmuştur" dedi. Oylamanın saat 21.00'de başlayacağı belirtildi.
Kılıçdaroğlu'nun 'mükerrer imzalar İnce için sayılsın' sözleri üzerine Muharrem İnce, "Benim kimenin lütfuna ihtiyacım yok. Ali Cengiz oyunu yapıyorlar. Algı operasyonu bunlar." ifadelerini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Çok delegeden imza isteniyor. 49 delege her iki adaya imza vermiş. Delege bunu bilmeyebilir. Huzura çağrılır ve kararı sorulur. Şu anda Muharrem İnce'nin net 119 imzası var. 49 delegeye imzası sorulacak. Genel Başkanımız bir tasarrufta bulundu. Madem ikimizde de var. Bana verilen kısımları ben çekiyorum diyor. Her ikimize verilen imzayı bana saymayın. Ben çekiyorum diyor" dedi.
Muharrem İnce, "Kürsüye aday olarak çağırıldım. imza sıkıntım yok" dedi
Muharrem İnce'nin adaylığı 49 mükerrer imza olduğu iddiası ile kesinleşmedi
Muharrem İnce konuşma yapıyor:
"Umut olmak için buradayım. Büyük değişim için buradayım. Dış politikada topyekün bozgun dönemi yaşıyoruz. Devletten devlete politika yapardık. Şimdi partiden partiye politika yapılıyor. Türkiye'nin 70 yıllık Filistin politikası vardı. Bugün 70 yıllık Filistin politikası terk edildi. AKP Genel Merkezi'nden idare ediliyor. Pasaportumuzun Edirne'den öteye değeri yok. Ortadoğu bataklığına saplandık. Bir tarih cahili 'ÖSO, Kuvayı Milliye' diyor. Kuvayı Milliye askerlerinin ekmek almaya parası yoktu. Ne diyorsun sen cahil.
Kuvayı Milliye'nin askerleri emperyalistlere karşı savaştı. ÖSO'nun derdi bir tane; Esad gidince onların sorunu bitiyor. Sen nasıl olur da Kuvayi Milliye ile yan yana koyarsın.
Ama ne yazık ki bir taraftan o kaçak sarayda oturan o tarih cahili konuşurken CHP'nin yöneticileri de bu tarih cahilinin haddini bildiremiyor, ona cevap veremiyor. 'Muharrem İnce niye aday oldun' diye soranlara cevap veriyorum. Onun haddini bildirmek için adayım. Ülkemizin kaderi bir kişinin iki dudağı arasında. Sözde dünya lideri, kafa tuttuğunu zanneettiği emperyalist güçlerin ekmeğine yağ sürdüğünün farkında değil.
Eğitimde dökülüyoruz. Sınavı üçe çıkarıyorlar devrim yapıyorlar; bire düşürüyorlar yine devrim yapıyorlar. Bütün velileri uyarıyorum, 'Çocuklarınızı Milli Eğitim Bakanlığı'ndan koruyunuz' diyorum. AKP döneminde vicdan ile din arasındaki bağ koparıldı. Yeni bir din var artık. Bir içki ile ilgili yasak var, bir başını kapatma ile ilgili yasak var. Diğer her şey serbest. İhaleye fesat karıştırmak serbest, çalmak serbest. Böyle bir din yok. 'Elalem ne der' diye siyaset yapılmaz. İlke ile siyaset yapılır. AKP döneminde hak ve güç arasındaki bağ koparıldı. Liyakalt ile makam arasındaki bağ koparılmıştır. Bu nedenlerle yeniden gerçeklere dayalı politikalar kurmak için, hak - güç ve adalet arasındaki bağı kurmak için, insanlarda yeniden utanma duygusunu geliştirmek için, işin ehline verilmesi için kazanmak zorundayız. Kazanmaya, yenilenmeye, değişime mecburuz.
CHP iktidarında insan ve doğa merkezli ekonomi politika uygulamalıyız.
Hedefimiz insan yaşamını güçlendirmektir. Sloganımız, 70'li yıllardaki sloganımız bugün de geçerlidir. 'Ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen' diyeceğiz.
Türkiye özgürlük istemektedir. Hak ve özgürlüklerin güvence altına alınamadığı ülkede özgürlük olmaz. Katılımcı yönetimi ön plana alacağız. Demokrasiyi keyfi bir rejim olarak algılayanlara demokrasinin bir katılımcılık olduğunu anlatacağız. Demokrasiyi güvenlik güçleri ve yargıçlar koruyamaz, demokrasinin tek güvencesi, kurumları, kularralı işleyen, medyası özgür olan, yargısı bağımsız olan demokratik bir toplum korur ancak. Demokratik bir toplum olmak için laiklik vazgeçilmezdir. Laiklik tehlikededir ve hatta daha ileridedir.
Demokratik toplum özgür bireyleri esas alır.
Türkiye'yi kimlik siyasetinden çıkaracağız. CHP olarak asla kimlik siyasetine düşmeyeceğiz. Beraber olmazsak hepimizi aynı kötü son bekliyor.
Ezilen, mağdur olan kim varsa onun yanında olmalıyız. Dolmabahçe'deki imam 'Ben Müslümanı, ben yalan söylemem, camide içki içmediler' diyor ve sürülüyorsa o imamın yanında olacağız.
Malatya'da Alevilerin evine işaret konuşuyorsa 'Aman ben şimdi karışırsam CHP'ye Alevi partisi derler' demeden, böyle bir kompleks içinde olmadan Malatya'daki Alevi'ye sahip çıkacağız. Uludere'de çocukların üzerine bomba yağdırılıyorsa, 'Ben şimdi Kürtlere sahip çıkmayayım' demeyeceğiz. Gezi'nin direnen çocuklarına, otelini açtı diye bir holding patronunun ihalesi iptal ediliyorsa 'Ben solcuyum, bana ne holding partronuna' demeyeceğiz. Hapse atılan AKP milletvekiline kendi arkadaşlarına sahip çıkmasa bile giden tek siyasetçi benim. Yani haksızlığa uğradığında AKP milletvekiline de sahip çıkacağız.
Uludere'de 12 yaşında Kürt çocuğun üzerine bombalar yağdığında o çocuğa sahip çıkacağız, ama protez bacağına haciz gelen gazimize de sahip çıkacağız. İnsana insan olduğu için değer veren bir politika izleyeceğiz.
Kürt sorununu demokrasi, özgürlük, insan hakları, kardeşlik ve evrensel değerlerle çözeceğiz.
Hukuk devleti ilkesini yeniden canlandırmak için aynı zamanda ekonomik kalkınmanın temellerini de atmış olacağız.
Türkiye 2004 yılında gündüz vakti havai fişeklerle tanışmıştı. Bizi Almanya'ya götüreceklerdi Maho Ağa'da olduğu gibi, Ortadoğu bataklığına götürdüler.
Biz özgüveni yüksek bir parti olmaya mecburuz. Yüzde 25 yetmez mi? Hayır yetmez. Partinin evlatlarına güven. Transfer yöneticilik devrini kapatalım bu partide. Bugün, kusura bakmayın, ben örgütümüzün doğruları bilmesini istiyorum. Enis Berberoğlu arkadaşım bugün hapiste, CHP yönetiminin bunda suçu var mı? Bir anlatayım, kusura bakmasın kimse. Dokunulmazlıkların kaldırılması gündeme geldi, ben 'Hayır oyu vereceğim' dedim. Başta Genel Başkan, 'Anayasa'ya aykırı ama evet vereceğim' dedi. Ben hayır oyu verdim. Bugün olsa yine hayır veririm. Korku şuydu; 'HDP hayır diyor, biz de hayır dersek HDP ile bizi aynı kefeye koyarlar.' Koysun. Kürtler doğru söylüyor olamaz mı? Hep mi yanlış söyler. Doğruyu kim söylerse onun yanında olacağız. O zamanlar 'Yapmayın, etmeyin' dedim. Önce CHP'lileri hapse atarlar sonra bize sıra gelir. Bakın 'Elalem ne der' diye siyaset olmaz. Gün gelir AKP bile doğru söyleyebilir. Pek görmedik ama... MYK 'Evet' oyu verdi. Bu MYK'nın hepsinin yenilenmesi lazım. İnşallah bu akşam genel başkan seçildiğimde, o evet oyu veren MYK'nın hepsini sıfırlayacağım. Yepyeni bir MYK yapacağım.
Sürekli kandırılan bir iktidar var. Sürekli kandırılan iktidarın yanında da sürekli kaybeden bir muhalefet var. Muhalefetin birini hapse attı, öbürünü yanına çekti. CHP'den de memnunlar. 'Böyle kalsın' diyorlar. Böyle kalmayacak, hedefimiz yüzde 50+1. Cumhurbaşkanlığı hedefimiz. Ben bugün neden karşınızda adayım biliyor musunuz? Sandık görevlileri sizleri seçim akşamları ağlatmamak için adayım. İlçe başkanları, partimin evlatları, il başkanlarım; size kaymakamların, valilerin karşısında düğme ilikletmemek için adayım. Sizi ezdirmemek için adayım.
Ben 1999'da CHP baraja takıldığında sabaha kadar ağlayan il başkanıyım. Ve Türkiye'nin en genç il başkanıyım o zaman. Yalova'nın ikinci belediye seçimlerinde 48 saat nasıl beklediysem, partinin başında da öyle bekleyeceğim sabaha kadar. Yüzde 26'ya razı değilim. Konak, Karşıyaka, Beşiktaş, Bakırköy yetmez. Kastamonu bizim olacak. Nevşehir, Urfa bizim olacak. Konya'dan bir milletvekiline razı değilim. Bunu devrimciliğimizle başaracağız.
Bu akşam beni genel başkan seçerseniz, seçeceğinize inanıyorum, 45 gün içinde olağanüstü tüzük kurultayını toplayacağız. Bu imza rezaletine son vereceğiz. Utanıyorum bu imza rezeletinden. İki; toplu imza törenleri olmayacak. Kurultay öncesinde, benim genel başkanlığımda il başkanlarına genel başkanlara destek açıklaması yasak olacak. Özgüveni yüksek bir genel başkan olarak; il başkanları kale komutanıdır, niye zorla imza alırsın. Benim dönemimde yasak olacak.
Partide hesap sorma, itiraz kültürünü yerleştireceğiz. CHP'nin 2019'da bir cumhurbaşkanı adayı olacak. 2014'te ben bu partide grup başkanvekili idim. 3 kişiden biriydim. Odam sayın genel başkanın yanındaydı. Sayın genel başkanım, değerli abimiz anket yaptırdı. Ankette de Yılmaz Büyükerşen'in adı çıktı. 130 milletvekilinden hiçbirisi, 60 PM üyesinden hiçbirisi, 81 il başkanından hiçbirisi, Ekmeleddin İhsanoğlu yazmadı. Zaten adını bilmiyoruz.
"Yuh yok. Genel başkanımız yanlış yapar, ama haram yemez. Haram yiyenleri yuhalayın. Eşim dedi ki 'Cumhurbaşkanı adayımız belli oldu'. 'Kim' dedim. 'Ay unuttum, değişik bir adı vardı' dedi. Bu akşam beni genel başkan yapın, 45 gün içinde tüzüğü değiştireceğiz. CHP'nin cumhurbaşkanı adayını 1 milyon 200 bin üye seçecek.
Ben bu partinin gençlik kolu yöneticisiyim, il başkanıyım, PM üyesiyim, grup başkanvekiliyim, kimsenin marabası değilim. Ben genel başkan olduğumda da kimse benim marabam olmayacak. Peki ben aday olacak mıyım?
CHP'nin genel başkanı, doğal cumhurbaşkanı adayıdır. Kaçamaz. 'Partiyi ben yöneteyim, ülkeyi başkası yönetsin'. O zaman koltukta neden otuyorsun.
Ana gövde CHP üyeleri. Ama örneğin baro seçime katılmak istiyor, katılsın. Sokaktan geçen birisi en az 50 kurultay delegesinin imzasıyla aday adayı olur. CHP delegelerinin önüne gelirsin, aday olursun. Bu sonuçla cumhurbaşkanlığını kazanırız kimsenin kuşkusu olmasın.
Ben de yarın genel başkan olduğumda değişir miyim diye 'önlem alayım' dedim. Tüzük maddesi haline getirelim iki seçimde partiyi birinci yapamayan istifa etsin. Söz.
Genel başkanın nasıl geleceği tüzükte belli ama nasıl gideceği belli değil. Oraya geldi mi herkes gitmemek üzerine kuruyor kendisi. Yarın aynısı ben de olurum, güvenmeyin. Önünün kapayın. Tüzüğe yazın bunu."
CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'nda genel başkan adayları resmileşti. Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce genel başkan adayı oldu. Daha önce aday olacaklarını açıklayan Ümit Kocasakal ve Ömer Faruk Eminağaoğlu ise delegelerin en az yüzde 10'undan imza toplayamadıkları için resmen aday olamadılar.
Muharrem İnce 166 delegenin imzası ile genel başkan adaylığı için gerekli imzayı topladı
Kılıçdaroğlu, ikinci konuşmasını yaptı.Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:
Türkiye tarihinin en zor koşulları içinde ve bir beka sorunu ile karşı karşıya olduğu ifade ediliyor. Cumhuriyet tarihimizin en zor süreçlerinden birini yaşıyoruz. Bu kurultay Türkiye'yi yaşanan sorunlardan çekip çıkarma kurultayıdır. Bu kurultay, Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırma kurultayıdır. Bu kurultay Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Dolmabahçe'den bakıp 'Geldikleri gibi gidecekler' dedikleri kurultaydır. Bu kurultay huzur isteyenlerin kurultayıdır. Sivas Kongresi'nin ruhunu taşıyanların kurultayıdır. Adalet için cesaretle yola çıkanları kurultayıdır. Firavun karşısında Musa olanların kurultayıdır. Zulmün karşısında dilsiz şeytan olmayanların kurultayıdır.
Bu kurultay bereketli kurultayda yoksulluğu tarihe gömeceğiz diyenlerin kurultayıdır. Toplumun her kesimine umut taşımaya öngörenlerin kurultayıdır. Bu kurultay yurtta barış dünyada barış diyenlerin kurultayıdır. Ne ezen ne ezilen diyenlerin kurultayıdır.
Bu kurultay tanımında terör örgütü tarafından aldatılanlar yoktur.
Bu kurultay salonunda terör örgütleri ile pazarlık kuranlar yoktur.
Bu kurultay salonunda terör örgütleri ile aynı menzile yürüyenler yoktur.
Devletin haremini yani namusunu terör örgütüne teslim edenler yoktur.
Bu kurultay salonunda terör örgütlerine "Ne istediniz de vermedik" diyenler yoktur.
Vatan toprağını terör örgütlerine teslim edip Süleyman Şah Türbesi'ni kaçıranlar yoktur.
Kendi vatanında vergi ödememek için Man Adaları'nda şirket kuranlar yoktur.
Bu kurultay salonunda namussuzlar kadar cesur olmaya ant içmiş namuslular vardır.
Bu nedenle kurultayın adı 'Adalet ve cesaret'tir.
Adaleti ve cesareti bir arada götüreceğiz.
Ülkemizin genel durumu şöyle. Bugün beş temel sorunla karşı karşıyayız. Karamsar bir tablo var. Bu tablo kaygıları derinleştiriyor. Oysa 2002'de iktidar olduklarında Türkiye'nin bir temel sorunu vardı. Bu bazen Kürt sorunu, bazen toplumsal barış, bazen Güneydoğu sorunu olarak dillendirildi. Demokrasi, ekonomi, eğitim ve dış politika sorunları eklendi. Sorunlar giderek derinleşmektedir. Biz CHP solarak sadece sorunları dile getiren değil her sorunun üzerine kararlılıkla yürüyen bir partiyiz
SURİYE VE IRAK HÜKÜMETİ İLE TEMASA GEÇİNİZ
Afrin milli bir duruşu öngörüyor. Biz de milli duruşumuzu açık ve net dile getirdik. Ama birileri Afrin'i partisinin bir kararı gibi topluma sunuyor. Ordu Mustafa Kemal'in ordusudur. Mücadele Türkiye içindir. Türkiye'de, 2002'de rahmetli Ecevit döneminde terörün beli kırılırken 2018'de terör nasıl bu kadar geniş bir coğrafyaya kimlerin desteği ve yanlış politikalarla yayıldı bunu düşünmek zorundayız. Türkiye'yi bu noktaya kimler taşıdı hep beraber düşüneceğiz. Açık ve net bir çağırıyı yapmak istiyorum. Suriye hükümeti ile temasa geçiniz. Suriye'de toprak bütünlüğü sağlanacaksa, akan kan duracaksa Suriye devleti ile hükümeti ile derhal ilişki kurmak gerekiyor. Benzer ilişkiyi Irak merkez hükümeti ile kurmak gerekiyor.
Sorun demokrasi ve özgürlük bağlamında çözülmek zorundadır. Kürt sorunu ile terör sorunu arasındaki hassas dengenin belirlenmesi gerekir. Terör örgütleri tarafından saldırıya uğrayan genel başkan olarak açık ve net söylüyorum; adına ne derseniz deyin bu sorunu çözecek olan parti sadece ve sadece CHP'dir. 'İlk dört yıl içinde bu sorunu çözmezsem siyaseti bırakacağım' diye sözüm var.
YALNIZLAŞAN TÜRKİYE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ
İkinci sorun dış politika. Yalnızlaşan bir Türkiye tablosu ile karşı karşıyayız. Egemen güçler tarafından savrulan ve savrulduğunu da 'aldatıldık' diye itiraf eden Türkiye tablosu ile karşı karşıyayız. Durup dururken neden Suriye’nin iç işlerine karışırız. Bugün hemen hemen her çevrede siyasi görüşten vatandaşımız diyor ki; 'Türkiye'nin beka sorunu var'. 2002'de, 2003'te 'Türkiye'nin beka sorunu var' deniyor muydu? Bugün iktidarın getirdiği nokta bu sorunun tartışılmış olması. Bu ayıp bile ne kadar kötü yönetildiğini ortaya koymaktadır. Hem terör örgütü hem egemen güçler tarafında verilen talimatı yerine getiren ve yalnız kalan ve millete 'Bizi kandırdılar' diyenlerin Türkiye'nin yakasından düşmesi gerekiyor.
Dış politika milli olmak zorundadır. Türkiye bugün bir beka sorunu ile karşı karşıya. Türkiye'yi bu noktaya taşıyanlar utanmadan Lozan'ı tartışmaya açıyorlar. Lozan bu ülkenin tapu senedir. Sen Sevr'i mi özledin? Lozan'ı kanla gözyaşı ile acı ile aldık. Türkiye'nin sınırları cetvelle çizilmedi. Lozan verdiğimiz milli kurtuluş savaşının onur belgesidir. O onur belgesini kimseye tartıştırmayız.
DIŞ POLİTİKAYI MİLLİ YAPACAĞIZ
Dış politikayı kesinlikle milli yapacağız. Egemen güçlerin talimatını kabul etmeyeceğiz. Bütün komşularımızla barış içinde yaşayacağız. Türkiye'nin Mısır ile Suriye, Irak ile, Libya ile, AB ile, Rusya ile, ABD ile ilişkilerini hangi parti inşa eder. Açık ve net düşünün göreceksiniz ki ilk akla gelecek parti CHP'dir. Çünkü CHP 'Yurtta barış dünyada barış' isteyen bir partidir. Yüzümüzü insan haklarının, evrensel değerlerin ve adalete önem veren milletler hanesine çevireceğiz.
Üçüncü temel sorun eğitim. Bir ülkenin geleceği eğitime bağlı. Bir ülkenin eğitimini bozarsanız o ülke, geleceğini inşa edemez. Eğitim de milli olmak zorundadır. Bir partiye militan yetiştirmek amacıyla yapılmaz. Çocuklarımızın çağdaş uygarlığı yakalaması ve onu aşması için verilir.
Bırakın eğitimde bir stratejiyi, her bakana göre değişen bir politika karşımıza çıktı.
Bu hükümetin eğitim politikası yok. Bunu herkes biliyor. Kendi çocuklarını denek olarak kullanan tek ülke Türkiye'dir. Bugün her 100 aileden 80'i çocuğunun yurtdışında eğitim almasını istiyor. Bu da Türkiye'nin eğitimde iflas noktasına taşındığını gösteren en önemli verilerden biridir.
Bugün eğitim sisteminden ne aileler ne de öğrenciler memnun değil. Biz ne yapacağız? Bütün öğretmenleri toplumun en saygın kişileri haline getireceğiz. Bunun için 'öğretmenler meslek kanunu' çıkaracağız. Devlet memurları kanunundan ayrı tutacağız. Onlar aynı zamanda gelecek kaygısı taşımayacak. En düşük öğretmen aylığı açlık sınırının üstünde olacak. Şu anda Türk-İş'in belirlemesine göre açlık sınırı 5 bin 238 TL. Dolayısıyla en düşük öğretmen aylığı bunun üzerinde olacak. Her öğretmene 24 Kasım'da birer maaş ikramiye vereceğiz.
YURTDIŞINDA BİR GRUP TEFECİYE ÖDENEN FAİZ 148 MİLYAR DOLAR
Şoför kardeşlerime sesleniyorum. Bunlar seni unuttu. Senin sorunlarını bütçe görüşmelerinde dile getiren parti CHP'dir. 15 yıldır Türkiye'yi üretimden kopardılar. 15 yıldır rant ekonomisi uygulanıyor. Çalışanlar vergi verirken rantiye sınıfına vergi ayrıcalığı getirildi. Bir masa, bir sandalye, elinde viski milyarları kazanıyorlar. Seni bu zilletten kurtaracak olan biziz kardeşim. Bugünkü iktidar, açık ve net söylüyorum, fazi lobisine hizmet eden iktidardır.
Yurtdışında bir grup tefeciye ödenen faizin miktarı 148 milyar dolardır. Peki içerde?.. İçerde de bir grup sermaye sahibine faizler ödediler: 689 milyar lira. 'Faiz yüksek, faiz yüksek...' İktidar değil misin? 'Faizi düşürelim' demekle faizler düşmez. Sen yakanı tefecilere kaptırmışsın. Sen tefecilere ve faiz lobisine hizmet eden bir anlayıştan geliyorsun. Biz ülkeyi üretim bandına alacağız. Herkesin işi herkesin aşı olacak. Herkes bunu çok iyi bilmeli.
Faiz lobisine hizmet edersen ne olur? İşsizlik olur. Türkiye bugün ciddi bir işsizlik sorunu ile karşı karşıya. İşsizler kendi dertlerini anlatmak için kendilerini yakmak zorunda kalıyorlar.
Vicdan sahibi olan herkese sesleniyorum. Ankara'yı yönetenlerin vicdanı var mı? Bu açlık ve yoksulluk nedir diye biliyorlar mı? Kendi gelirlerini artırdılar, vatandaşı borç batağına soktular. CHP'ye zaman zaman haksız eleştiriler gelir. 'CHP vatandaşın sorunu ile ilgilenmiyor, CHP entellerin partisi' diyorlar. Onların yüzüne gözüne dursun. Senin haberin yokken taşeron sorununu kim gündeme getirdi? Onlarla 2013'ten itibaren bir olup onların derdini hangi parti dile getirdi. Asgari ücret kölelik düzeni idi. 'Asgari ücret 1500 TL olacak' dedik. Bizim bütün belediyeler bunu uyguladı. Türkiye Cumhuriyet Devleti para mı bulamayacak? Bu çarkı değiştireceğiz. Bu çarkı kıracağız, yeniden Türkiye'yi üretim bandına alacağız. 'Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen' diyeceğiz.
Açılış konuşmasını yapan Kılıçdaroğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in divan başkanlığını oylamaya sundu. Büyükerşen oybirliğ ile divan başkanı seçildi.
Kemal Kılıçdaroğlu açış konuşmasında, "Bütün dualarımız Deniz Baykal'ın yanında, inşallah kısa süre içinde sağlığına kavuşacak... Ve aramızda olmayan milletvekilimiz Enis Berberoğlu... Enis Berberoğlu hak, hukuk ve adaletin olmadığı bir ülkede hiçbir somut gerekçe gösterilmeden hapiste tutulmaktadır. Berberoğlu'na bu kurultaydan bütün yol arkadaşlarımın selamını, sevgisini, dostluğunu gönderiyorum. Enis Berberoğlu'nun tutuklanma gerekçesi hiçbir belgeye dayanmıyor. Üst mahkeme mahkumiyet kararını bozdu ama hala içeride" ifadelerini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "İkinci bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakası yaşanmayacağını" belirterek Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olmasının doğal olacağını söyledi.
CHP'de yaplacak kurultay için Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte salona girdi. Kılıçdaroğlu çiftinin alkışlarla salona girdiği sırada Adalet Yürüyüşü sırasında bestelenen marş çalındı. Kılıçdaroğlu, salonda karanfil dağıttı.
Aday adaylarından Muharrem İnce, eşi Ülkü İnce ile birlikte salona girdi.
CHP delegeleri yerlerini almaya başladı.
Ankara'da CHP'nin 36. Olağan Kurultayı bugün başladı. Kurultayın ana teması "adalet ve cesaret" olarak belirlenen kurultay için 10 binin üzerinde kişiye davet gönderildi. Davetiye gönderilen isimler arasında sanatçılar, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri, diplomatlar ve eski siyasetçiler de bulunuyor
CHP’de başkanlık için Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Yalova Milletvekili Muharrem İnce, eski İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu yarışacak.
AK Parti, CHP Kurultayı'na temsilci göndermeme kararı aldı