Çavuşoğlu mutabakatları yorumladı: Diplomasi başarısı olarak tarihe geçmiştir
ABD ve Rusya ile yapılan mutabakatları değerlendiren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, mutabakatların diplomasi başarısı olarak tarihe geçtiğini belirtti.
Anadolu Ajansı Editör Masası’na konuk olan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Barış Pınarı Harekatı’na ilişkin açıklamalarda bulundu.
ABD ve Rusya ile yapılan mutabakatları değerlendiren Bakan Çavuşoğlu şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye 5 gün içinde dünyanın en büyük iki gücüyle masada bir anlaşmaya varmıştır. Bu mutabakat bizim ulusal güvenliğimiz bakımından çok önemlidir ve diplomasi başarısı olarak tarihe geçmiştir. Tüm çabalarımızı küçümsemeye çalışanlar, bizi Rusya ile ABD arasına sıkışıp kaldığını söylüyordu. İkinci özelliği ise, biz teröre karşı bir harekat başlattık. Tepkiler olmuştu ama bu süreçte hepsinden daha fazla tepkiler oldu. Biz buna cevabımızı verdik. Büyük bir oyunu bozduğumuz için bu tepkiler şiddetli geldi. Buna en fazla İsrail, Fransa gibi ülkeler bozuldu.
Barış Pınarı Harekatımızın meşruiyeti hem ABD hem Rusya tarafından kabul edilmiştir. Bizim endişemiz meşruysa başlattığımız harekat da meşrudur. Bu anlaşma ile dünyanın iki gücü bizim harekatımızın meşruiyetini kabul etmiştir. Hem ABD ile hem Rusya ile mutabakatta Tel Abyad ve Resulayn bölgesindeki harekatın meşruiyeti kabul edilmiştir.
"YPG 30 km altına inecek"
Her şeyden önce Tel Abyad ve Resulayn bizim kontrol edeceğimiz bölge. TSK'nın bulunacağı alandır. Herhangi bir terörist unsur karşımıza çıkarsa onları etkisiz hale getiririz. Dünkü mutabakata göre, Fırat Nehri'nden Resulayn'ın doğusu olan Irak sınırına kadar olan bölge Güvenli Bölge olacak. Kobani dahil YPG'li teröristler Rusya ve rejim tarafından 30 kilometrenin altına gönderilecek. Fırat'tan Irak sınırına kadar 30 kilometre altına tüm YPG'liler indirilecek, Kamışlı dahil.
"Suriyelilerin geri dönüşünü sağlayacağız"
Münbiç ve Tel Rifat bölgeleri var. Rusya ile vardığımız mutabakata göre Münbiç ve Tel Rifat'tan tüm YPG'liler çıkarılacak. Bu Sayın Putin'in sözüdür. Biz bu Güvenli Bölgeyi oluşturacağız derken, bölgeyi teröristlerden temizlemek, Suriye'nin sınır bütünlüğünü güçlendirmek. Dönmek isteyen tüm Suriyelilerin geri dönüşlerini önemli bir adım atılmış oluyor. Bizim bulunduğumuz bölgelerde yönetim oluşturulacak. Rusya ve sınır muhafızlar da var. Yerel yönetimler oluşacak. Önemli olan burada terör yapılarının ortadan kalkması. Nüfusun çoğunluğu Arapsa yönetimde Arap olacak, Kürt nüfus çoksa yönetimde onlar olacak. Demografide de raylar yerine oturacak. Bu anlaşmaların ve harekatımızın sadece bizim değil, Suriye'nin geleceği için de o kadar faydası var ki bunu tarih yazacak. Bizim niyetimiz buydu. Kardeş Suriye'nin istikrar ve barışı."
Adana mutabakatı
Biz geçmişte Suriye'deki PKK yapılanması, Öcalan da oradaydı, bunun önüne geçmek için atılmış bir adımdı. Sonuçta Adana Mutabakatı bunların engellenmesini öngörüyor. Suriye bunu engelleyemezse Türkiye başına bu teröristlerin yok edilmesinin gereğini yapar. Şimdi ise; bir, bizim rejimle doğrudan temasımız yok. İstihbari temaslar olabilir. İki, şu andaki rejimin Adana Mutabakatı'nı uygulama kapasitesi yok, otoritesi yok. Sonuçta Suriye rejimi Adana Mutabakatı'ndaki yükümlülüklerini yerine getiremiyor. Burada Rusya kolaylaştırıcı rol üstlenecek.
Mültecilerin geri dönüşü çalışması
Suriyeli göçmenler kendilerini güvende hissediyorsa dönüyor. 365 bin kişi şartlar mükemmel olduğu için dönmedi. Biz komşu ülkeler olarak bir konferansa eşevsahipliği yapmak istiyoruz. Bunun birçok boyutu var. Uluslararası örgütlerin insanların endişelerini gözlemlemesi lazım. Ekonomik ve insani ihtiyaç boyutu var. Rusya da bir aktör. Buralarda da birlikte çalışacağımıza göre, göçmenlerin geri dönmesi konusunda da birlikte çalışacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Güvenli Bölge projesiyle ilgili belki bir donörler toplantısı da yapılabilir. Önümüzdeki günlerde Sayın Boris Johnson'ın teklif ettiği gibi 3 Avrupa ülkesiyle bir araya gelme gündemimiz var. İnsanlar evine dönmek istiyor. Herkesin üzerine düşen görevler var."