Dünya raflarından Türk çam balı damlıyor
Son 8 senede ihracatını 5 kat artıran bal ihracatçıları, "Ambalaj ürüne katma değer sağlar, güvenilir gıda ambalajlı gıdadır" diyerek 100 milyon dolarlık hedeflerine ambalajlı bal ihracatı yaparak ulaşmak istiyor.
Türkiye’de 500 milyon dolarlık hacme sahip bal ve arı ürünleri pazarının 200 milyon dolarını ambalajlı bal pazarı oluşturuyor. Son 8 senede ihracatını 5 kat artıran bal ihracatçıları “Ambalaj ürüne katma değer sağlar, güvenilir gıda ambalajlı gıdadır.” diyerek 100 milyon dolarlık hedeflerine ambalajlı bal ihracatı yaparak ulaşmak istiyor.
Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği
Yönetim Kurulu Üyesi Nedim Kalpaklıoğlu, Türkiye’nin kovan
varlığında dünya üçüncüsü, bal üretiminde ise Çin’den sonra ikinci
sırada olduğunu söyledi.
Kalpaklıoğlu, "Ülkemizde 83 bin arıcılık işletmesi bulunuyor. Bal
üretimi ise ortalama 70-80 bin ton civarında. Bunun 20-25 bin
tonunu çam balı oluşturuyor. Dünyada çam balı üretiminin yüzde 90’ı
ülkemizde yapılıyor. Türkiye’nin çam balı üretiminin yüzde 80’lik
bölümü de Muğla’dan karşılanıyor. Türkiye dünyadaki en kaliteli
bala sahip. Biz çam balını dünyaya tanıtmak istiyoruz. Botanik
zenginliğiyle eşi benzeri görülmeyen bu coğrafyadaki hakiki çam
balının dünyadaki hak ettiği değeri bulabilmesi için Ar-Ge
çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor.
Ege İhracatçı Birlikleri olarak Türk çam balının faydalarını anlatan bir film hazırlıyoruz. Çam balı ihracatının katma değerini gıda güvenliği ve hijyenini merkeze alarak dünyanın talep ettiği kalitede artırmamız gerek. Avrupa’ya yaptığımız süzme bal ihracatımızın yüzde 90’nını çam balı oluşturuyor" dedi.
Arılar olmazsa insanoğlu yalnızca dört yıl yaşayabilir
Kalpaklıoğlu, Avrupa pazarına ve hedef pazarlara Türk çam balını
katma değerli bir şekilde ticarileştirilerek gönderilmesinin
ambalajlı bir şekilde ihraç edilerek sağlanacağı görüşünde.
Nedim Kalpaklıoğlu, "Ambalaj bir ürünün markasını ve kalitesini
anlatır. Ambalajlı bal ihracatı çam balımızın marka değerini
artırarak dünyada önemli bir üretici konumunda olan Türkiye’nin
ihracat ayağında da önemli bir oyuncu hatta söz sahibi olmasını
sağlayacaktır. 2011’de 5 milyon dolar olan ihracatını 2019’da 25
milyon dolara ulaştıran Türkiye verimli florasıyla her geçen gün
kendini arıcılıkta geliştiriyor. İklim değişikliği, tarım ilaçları,
çevre kirliliği yüzünden dünyanın birçok bölgesinde toplu arı
ölümlerine şahit oluyoruz. Ünlü fizikçi ve bilim insanı Albert
Einstein arıların ekosistem için önemini 1949’da şu sözlerle
özetlemişti; ’Arılar yeryüzünden silinip giderse, insanoğlu
yalnızca dört yıl yaşayabilir. Arılar olmazsa döllenme olmaz,
hiçbir bitki, hiçbir hayvan, hiçbir insan olmaz.’ Dünya döngüsü
için hayati öneme sahip arıların yaşamaları, beslenmeleri, doğal
süreçlerinde bal üretmeleri için en büyük görev üreticilere
düşüyor.”
İlk 5 ayda bal ihracatı artış gösteriyor
Nedim Kalpaklıoğlu’na göre çam balında arıcıların arı hastalıklarına karşı kullandığı antibiyotik ilaçlarının veteriner tarafından reçeteye bağlanması ve kullanımının kontrol altına alınması gerekiyor.
Kalpaklıoğlu, “Bu bal ihracatındaki artışın önüne geçen en büyük
engeldir. Tarım ve Orman Bakanlığı denetimlerini sıkı bir şekilde
yapıyor. Arıcılara bilgilendirmenin doğru yapılması adına
eğitimlerin sıklaştırılması, denetimlerin artması, bal
analizlerinin düzenli yapılması gerekiyor. Geçen sene 5 bin 548 ton
balı 45 ülkeye gönderdik. Balın yanı sıra polen, arı sütü,
propolis, arı ekmeği gibi katma değerli arı ürünleri üretiminin
artırılmasını da amaçlıyoruz. İlk 5 ayda bal ihracatı yüzde 2,5
artarak 10 milyon 725 bin dolara ulaştı. Ege Bölgesi’nden ise bal
ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2 artarak 5 milyon
778 bin dolar olarak gerçekleşti. En fazla ihracat dünyanın en
büyük bal ithalatçıları olan Almanya ve ABD’ye yapıldı" şeklinde
konuştu.
Her gün bir kaşık bin bir derde deva
Balın bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiğini, antiviral
özelliğiyle en güçlü doğal antibiyotiklerden biri olduğunu söyleyen
Nedim Kalpaklıoğlu şöyle konuştu:
"Karaciğer ve akciğeri yeniliyor, yaraları iyileştiriyor,
mikropları öldürüyor. Damar sertliğinden kansere kadar bir çok
hastalığa karşı bizi koruyor. Pandemi bize kendine kendine
yetebilen bir ülke olmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi.
Ekosistemimizi daha fazla koruma altına alma eğiliminde olmalıyız.
Bakanlıklarımız ve Orman Genel Müdürlüklerince bal ormanlarının
artırılmasına yönelik bir çok proje başarıyla devam ediyor. Bal
Ormanı Eylem Planı bunun en güzel örneği. Şu an 533 adet bal
ormanımız var. Bal ormanı tesislerinin 2023’e kadar 720’ye
çıkarılması hedefleniyor. Aynı zamanda proje ile 70 bin 795
hektarlık alan arıcıların kullanımına açıldı."