Kurtulmuş: Dünya üçüncü büyük bir savaşın içine girdi

Katıldığı canlı yayın programında konuşan AK Parti Genel Başkanvekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, dünyanın üçüncü büyük bir savaşın içine girdiğini bunun da ekonomik savaş olduğunu belirtti.

AK Parti Genel Başkanvekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, CNN Türk’te Hakan Çelik’in sorularını yanıtladı.

Kurtulmuş’un açıklamaları şöyle:

Erdoğan ve Bahçeli'nin birlikte mitingi olacak mı?

Prensip olarak az sayıda da olsa ortak mitinglerin, toplantıların yapılması konuşuldu, İstanbul, Ankara başta olmak üzere. Her parti kendi kampanyasını yürütecek ama ortak bürolar da açılabilir.

Vekil seçiminden daha büyük mücadele var sanki aday bakımından... Yüksek arzunun nedeni nedir sizce?

Belediye başkanlıkları o ilde bire bir tabiri caizse şehremini.. Her şeyin kendisine emanet edildiği bir kişi. Bir şehirde, ilçede halkla iç içe olan bir siyasetçi profili olması lazım. Belediye başkanlıklarında da bir teveccüh oluyor.

Seçim ittifakları… Siyasi partilerin konumunu nasıl belirleyecek? Türk siyasi hayatı nasıl etkileniyor?

Yeni bir sisteme geçtik. Sabahtan akşama tüm unsurlarıyla kurulması mümkün değil. Bazı kurum ve kuruluşların yeniden dizayn edilmesi lazım. Bürokrasinin de uyum sağlaması lazım. En zor alan da siyasetin buna uyum sağlaması lazım. İki akslı, belki bugünden yarına iki parti olmayacak. İki partinin olduğu bir sistem olacak. Şu anda çok sayıda siyasi parti var. Bu partilerin oy oranı en düşük olanlarının bile Türkiye'nin her yerinde teşkilatları var. Belki önümüzdeki dönemde iki aksın etrafındaki sistemden daha ileri gidip iki partili bir sisteme dönecek. ABD’de çok sayıda parti var. Bilinen iki parti var. Bizim böyle bir sisteme geçmesi belki uzun zaman alabilir.

Tarif ettiğiniz model Türkiye’nin ihtiyaçlarına daha mı uygun?

Bu yapı Türkiye siyasi tarihinin doğasında olan bir şey. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi gereği seçilecek kişi yüzde 50+1 oy almalı. Türkiye’nin siyasi konuları da partiler arasında dirsek temasını mümkün kılıyor. Cumhur ittifakı sadece masa başında yapılan bir seçim ittifakı değil. Partilerin kendi kimlikşlerini koruyarak, ortak noktalarda nasıl işbirlikleri yapacaklarını ortaya koyması…

Bazı siyasi partilerin erimeleri olacak mı?

İttifaklar sistemi oy oranı düşük olan partilerin kendilerini koruma sistemidir aynı zamanda. Partiler kendi kimliklerini koruyor ama belli bir ittifakı şemsiyesi altında seçime giriyor. Bunun siyasi temsil olarak da doğru olduğunu düşünüyorum.

Seçmenler hangi parametrelere göre değerlendirme yaparlar?

Ağırlıklı olarak parti ve parti liderinin performansı belirleyici oluyor. Seçim kampanyası belirleyici oluyor. Türkiye gibi ağır siyasi gündemleri olan bir ülkede yerle seçim olsa bile genel seçim konuları gündeme gelmeden olması mümkün değil. Bütün adaylarımız projeleriyle ortaya çıkıyor. Hem genel konular tartışılacak, her seçim çevresinin kendisine özel projeleri tartışılacak.

Ekonomik tablo seçime girerken nasıl?

Türkiye’de son dönemdeki ekonomik sıkışıklığının nedeni Türkiye ekonomisinin kendi dengelerinden kaynaklanmamıştır. Kurban Bayramı’ndan önceki hafta dolar 8 lira seviyesine çıkmıştı neredeyse. Kritik bir süreçti. Ekonomi yönetimi sakin, Türkiye’de önemli olanın tezgahı kapattırmamak olduğunu göz önüne alarak dengeleme dönemine girdik. Kısa sürede o dönem başarıyla sonuçlandı. Türkiye’de ekonomik dengelerin daha sakin bir döneme gireceğini görüyorum. Bir daha 7.4 seviyelerinde bir büyüme olmayacak. Önümüzdeki dönemde yüzde 3,5-4 seviyelerinde bir büyüme olacak. Bu süreçte fiyatlarda hiç beklemediğimiz şeyler oldu. Bazı fırsatçıların içerde fiyatları yukarıya çektiğini gördük. Bunu zorlayıcı tedbirlerle bastırmak mümkün olmayabilir. Tanzim satışları başladı. Ekonomiyi sıkı takip altında tutuyoruz. İyileştirme dönemi başladı. Türkiye ekonomisi daha iyi bir noktaya gidecek.

"Bu bir ekonomik savaştır"

Benim şahsi kanaatim şu. Yıllar evvel söylüyorduk. Dünyada artık, şimdiye kadar adı konmamıştı. Ticaret savaşlarından sonra artık dünya yeni bir döneme geldi. Dünya üçüncü büyük bir savaşın içine girdi, bu bir ekonomi savaştır.

Türkiye'nin doğuya ya da batıya bağlı olmak gibi bir tercihi asla olamaz. Türkiye kendi eksenini tayin etmek zorunda. Türkiye kadar büyük bir imkana sahip olan ülke de yok. Avrupa’nın kapısındasınız, Çin ile ilişkiniz var, gelişmekte olan ülkeler arasında öne çıkan bir ülkesiniz. Türkiye’nin titizlikle koruyacağı bir tek eksen var. Türkiye herhangi bir pakta mahkum ve mecbur değildir. Türkiye’nin esas sorunu kendisinden uzaklaşması olur. Makul, hamasi olmayan… Somut sorunlara baktığınız zaman bunun cevabını da görüyorsunuz. Fırat’ın doğusu Türkiye için beka meselesi. Fırat’ın doğusu da batısı da bizim. Kürt de Arap da Türkmen de bizim kardeşimiz. Bizi ilgilendiren bir güvenlik sorunu ile karşıyayız."

Maliye, kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin peşinde Narin cinayetinde 4 sanığın dışında 'korunan' 1 kişi daha var Muğla'da 4.7 büyüklüğünde bir deprem Yılbaşında sofralar boş kalacak Motorlu Taşıtlar Vergisi'ne büyük zam Kredi kartı ve banka kartı şifresi için yeni karar