Erdoğan: Münbiç halkı ayaklanıyor

İtalya gezisinde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,“Şu anda Münbiç’in içinde hareketlilik var; oradaki insanlar, aşiretler adeta ayaklanma halinde.” dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 59 yıl aradan sonra Türkiye’den Vatikan’a Cumhurbaşkanı düzeyinde gerçekleşen ikinci ziyareti, İtalya’nın başkenti Roma’daki temaslarının ardından Papa ile yaklaşık 1 saat süren görüşmesini ve Türkiye- İtalya ilişkilerini gazetecilere değerlendirdi. 2014’te Türkiye’yi ziyaret eden Papa’ya iade-i ziyarette bulunduklarını belirten Cumhurbaşkanı şöyle devam etti: “Papa ile yaptığımız görüşmelerde bölgesel sorunları ve dünyadaki malum gelişmeleri ele aldık. Ortadoğu’daki gelişmelerle ilgili olarak Türkiye’nin ve kendilerinin görüşlerinin ne kadar önemli olduğunu değerlendirdiğimiz bir görüşme gerçekleştirdik. 1915 olayları konusundaki hassasiyetimizi de aktardım. Bunun tarihçilere bırakılmasından, siyasi malzeme yapılmamasından yana olduğumuzu anlattım.”

İtalyan muhataplarıyla görüşmelerinde ise, savunma sanayiinin en önemli başlıklardan birini oluşturduğunu belirten Erdoğan “İktidarımız zamanında en önemli savunma anlaşmasını İtalya ile yaptık. Türkiye olarak tek bir yere bağımlı kalmak istemiyoruz” dedi.

İtalya ile enerjideki işbirliğini hatırlatan Cumhurbaşkanı, bu konudaki görüşmelere ilişkin şu bilgileri verdi: “Hat tamamlandığında Rus ve Azeri gazının ülkemiz üzerinden İtalya’ya gitmesi söz konusu. Bu da ilişkilerimizi farklı noktaya oturtacaktır. İtalyan ENİ şirketi konusundaki hassayetimizi ifade ettik. ENİ’nin Doğu Akdeniz’de attığı adımların yanlışlığına dikkati çektik. Oradan çıkacak gazda sadece Rum kesiminin değil Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de hakkı vardır. Uluslararası hukukun da gereği olan bu hakkı sonuna kadar arayacağımızı belirttik.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan gazetecilerin gündemin sıcak başlıklarına ilişkin sorularını da yanıtladı:

Zeytin Dalı Operasyonu’nda tankımızı hedef aldıkları silahın hangi ülkeye ait olduğu belli oldu mu? Silahın ABD menşeli olduğu yönünde iddialar var...

İncelemeler devam ediyor. AB D bahsettiğiniz iddiayı reddediyor, kabul etmiyor. Genelkurmay Başkanı’mdan incelemenin sonucuna dair henüz bir bilgi gelmedi. Neticeyi ortaya çıktığı anda bunu kamuoyumuzla paylaşırız.

YPG’nin Esad’la işbirliği yaptığı, bunun Rusya’nın Afrin operasyonuna bakışını değiştirebileceği yönünde iddialar var. Bu durumda Türkiye’nin yaklaşımı ne olur?

YPG bir maymuncuk gibidir, nerede ne yapacakları belli olmaz. Bunu herkes kullanabilir. Türkiye’nin böyle bir maymuncuğa ya da böyle bir maşaya ihtiyacı yok. YPG bir terör örgütüdür. ABD’nin bir terör örgütüne karşı bir başka terör örgütüyle mücadeleye yönelmiş olduğu ortamda biz kendimizin neler yapabileceğine odaklanmak durumundayız. Rusya’nın ya da İran’ın dediğiniz türden bir hareket tarzı benimseyeceklerine ihtimal vermek istemiyorum.

Münbiç konusunda ABD ile Türkiye’nin görüşmeleri ne aşamada?

Münbiç yeni bir olay değil. Maalesef Obama bu hususta bize yalan söyledi. Şu an Trump yönetimi de, -maalesef, istemeyerek söylüyorum- görünüşe göre aynı istikamette ilerliyor. Münbiç’in gerçek sahibinin Araplar olduğunu kabul etmişti. Ama söylenilenler halen hayata geçirilmedi. Şu anda Münbiç’in içinde bir hareketlilik var; oradaki insanlar, aşiretler adeta bir ayaklanma halindeler. Münbiç er ya da geç gerçek sahiplerini bulacaktır. Biz de üzerimize düşeni yapmak durumundayız. Bizdeki mülteciler arasında da Münbiçliler var; ‘Evlerimize dönelim’ diyorlar. AB D ve koalisyon samimi iseler bu manzara karşısında tavırlarını ortaya koymalıdırlar. Bunun yapılması herkesin yararına olur.

Soçi’de toplantıya Türkiye’nin bazı rahatsızlıkları da yansıdı. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Buradan Suriye adına bir sonuç çıkacak mı? Cenevre’den ümitli misiniz?

Cenevre sürecinin çok başarılı olduğuna inanmıyorum. Yapılan tüm çalışmalara rağmen, somut bir şey ortaya çıkarılamadı. Astana süreci ise netice alma bakımından daha verimli oldu. Astana’yı biz Cenevre’nin adeta mütemmim cüzü olarak değerlendiriyoruz. Soçi’yle ilgili sıkıntılar yaşandı, bunların aşılması için Mevlüt Bey’in epey gayretleri oldu. O gayretler neticesinde bazı yanlışlar düzeltildi.

Ama tamamı düzeltildi diyemem. Örneğin o terörist adamın oraya gitmiş olması. Sayın Putin’e söylediğimde, ‘Benim bundan haberim yok’ dedi. Ondan sonra konuyla ilgili görüşmeler yaptı. Bize aktardıkları bilgiye göre adam oraya sahte kimlikle giriş yapmış.

İadesi istendi mi?

Gereken her şeyi söyledik. Mevlüt Bey de Lavrov’a söyledi. “O adam oraya madem o şekilde girmiş, elinizdeyse bize iade edin’ dedik. Kendisinin bizim 50’nin üzerinde insanımızın hayatını kaybetmesine yol açan bir terör eyleminin faili olduğunu, aranmakta olduğunu belirttik. Böyle bir teröristin her ne surette olursa olsun görüşmecilerin arasına sızabilmesi, Soçi’nin en büyük açığı olmuştur. Bunu anlamak mümkün değil.

MHP ile nasıl bir mutabakat formülü söz konusu?

İttifakla ilgili, arkadaşlar bu hafta tekrar bir araya gelecekler. İttifak modeli içinde yer alacak siyasi partilerin logoları yan yana mı olsun, ayrışık mı olsun, bunlar müzakere ediliyor. İsmi, ‘milli mutabakat’ ya da ‘cumhur ittifakı’ tarzında bir isim olabilir. İttifak bünyesindeki partilerin logoları, onların en tepesinde de ana logo olabilir. Tek bir mühür basılacak. Tüm bu hususlar şu anda müzakere ediliyor.

İttifaka girecek parti sayısını sınırlamayı düşünüyor musunuz?

Şu anda öyle bir sınırlama söz konusu değil; bu konuda Sayın Bahçeli ile mutabıkız. Üç olur, dört olur. Yeter ki oturalım konuşalım, mutabık kalalım. Bütün mesele gerçekten milli yerli olsun. Ülkenin değerlerine sahip çıkmada sıkıntısı olmasın.

Bazı meslek birlikleri “gayri milli” açıklamalar yapıyor, kanunen bu meslek birlikleri tek yetkili. Farklı birlikler kurulur mu? Böyle bir çalışma var mı, olabilir mi?

Olabilir mi değil, var. Bundan sonra her alanda artık tek birlik olmayacak. Bunları Sayın Başbakan ile de konuştuk. O da zannediyorum bazı çalışmalar yapıyor.

CHP Parti Meclisi üyelerinin sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bahsettiğiniz kişileri kimler seçti? (Soruyu yönelten gazeteciden “Kemal Bey’in delegeleri” yanıtı geliyor...)

Bitti. Halk seçmedi. Bizim onlarla bir işimiz yok. Biz sadece halkımıza doğruları anlatmaya odaklanacağız.

Kudüs meselesinde Vatikan ne dedi? Yaklaşımları ne oldu?

Papa Fransuva’nın ilk günkü gibi kararlı olduğunu gördüm. Kudüs, hem Müslümanlar, hem Hıristiyanlar, hem Museviler için kutsal bir şehir. Papa’ya göre de şehrin statüsünün korunması gerekiyor. O da, ABD’nin attığı adımın yanlış olduğunu söylüyor. Kendisine, ‘Siz 1 milyar 200 milyonluk Katolik dünyasının ruhani liderisiniz, an itibarıyla ben de 1 milyar 700 milyonluk İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanıyım. Kudüs’ün statüsünün muhafaza edilmesi için beraberce çalışmalıyız. Katolik dünyasına bu doğrultuda sizin vereceğiniz mesajlar önemli’ dedim. Hep birlikte gayret gösterme konusunda mutabık kaldık. ABD’nin attığı adımın yanlış olduğu, BM Genel Kurulu’nda 128 oyla tescil edilmiştir.

Kudüs kararı göz önüne alınınca, ABD’nin dikine tavırlarının bir karşıt blok oluşturduğunu söyleyebilir miyiz?

Önemli olan BM’deki bu tescili gerçekleştiren 128 ülke arasında bu hususta bir dayanışma sağlanmasıdır. Bunun için çaba harcamak, kulis yapmak gerekiyor. Ben 128 ülkenin liderlerine bu konuda bir mektup yazdım; BM Genel Kurulu’nda sergiledikleri tavrı gelecekte de muhafaza etmelerinin önemli olduğunu hatırlattım.

Zeytin Dalı Harekâtı’nda istenen sonuçları almamızda, savunma sanayiinde kaydedilen mesafenin de önemli bir payı var. Savunma Sanayii Müsteşarlığı da geçenlerde Cumhurbaşkanlığı’na bağlandı. Yeni bir atılım olacak mı?

Son yaptığımız Savunma Sanayii İcra Komitesi, toplantısında 55 projenin değerlendirmesini yaptık. Elbette gözden geçirilecektir. Savunma sanayimizi geliştirmek zorundayız. Denizaltı noktasında çok farklı bir çalışmamız var. Yapacağız. SİHA’larımız da oldukça kaliteli. Bunların mühimmatı da çok çok önemli. Dün mühimmatı üretemiyorduk, şimdi mühimmatını da kendimiz üretir hale geldik.

Faizle ilgili yaptığımız son zirveden sonra arkadaşlar kendi aralarında bir çalışma yürütüyorlar. Bundan sonra tekrar bir araya geleceğiz. Benim tavrımı zaten biliyorsunuz. Benim için bu konu çok açık ve net: Faiz sebep, enflasyon neticedir. Şu anda yine her şey ortada. Enflasyon, çift haneli rakamdan tek haneye inmiş değil. Bu mantıkla, bu kafayla gidildiği sürece inmez de. Şu anda yüzde 16, 17, 18, hatta 20’nin üzerinde faiz uygulayan bankalar var. Ben arkadaşlara açıkça söyledim. Birinci derecede Merkez Bankası ve BDDK, ondan sonra da devletin bankaları burada aktif rol almak zorunda. Dediğim gibi, çalışma tamamlanınca tekrar bir araya gelip konuşacağız.

Maliye, kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin peşinde En fazla at ve eşek eti satılan iller belli oldu Kremlin'den Esma Esad açıklaması Narin cinayetinde 4 sanığın dışında 'korunan' 1 kişi daha var Motorlu Taşıtlar Vergisi'ne büyük zam Türkiye'de öğrenciydi memleketinde bakan oldu