Muharrem Sarıkaya yazdı: Her suçlu hapsi tadacak
Yazar Muharrem Sarıkaya, şubat ayı başında TBMM’ye sunulması beklenen infaz düzenlemesi hakkında bir yazı kaleme aldı.
İnfaz düzenlemesi şubat ayı başında TBMM’ye sunulması bekleniyor. Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, infaz detaylarını yazdı.
Sarıkaya’nın yazısı şöyle;
“Ceza infaz sürelerini yeniden düzenleyen değişikliğe ilişkin taslağı okuduğumda aklıma gelen ilk cümle başlıktaki oldu.
Çünkü birçok suçlu eğer 2 yıl altında ceza almışsa, mahkumiyet görmeden mahkeme kapısından serbest kalıyordu.
Ölüme kast etmeyen, bacaktan, koldan yaralama fiillerinde, kap kaç, hırsızlık, telefonla dolandırıcılıkta mahkeme kapısından salıveriliyorlardı.
Bu açıdan yeni düzenleme önemli hükümler içeriyor.
Örnek vermek gerekirse, 18 ay hapis cezası almış bir kişiyi düşünelim.
İnfaz kurumunda cezasının 2/3’ünü çekmesi gerekiyordu ki bu da 12 aya denk geliyordu.
Denetimli serbestlik 12 ay olduğu için, cezaevi yüzü görmeden serbest kalıyordu.
Bu ceza ile karşılaşılan suçların ağırlıklı bölümünü de taciz, tehdit, dolandırıcılık, kap-kaç, hakaret suçlarını kapsıyordu.
Yeni düzenlemeye göre bu kişi 18 ay hapis cezasının 4/5’ini yatmakla yükümlü olacağı için 9 ay hapiste kalacak.
Benzer şekilde 24 yıl hüküm almışsa cezası mevcut durumdaki gibi 19.5 yıla inmeyecek, en fazla üç yıl inebileceği hükmü getirileceği için 21 yıl hapiste kalacak.
3 günde çıkar sözü bitiyor
Benzer şekilde 4 yıl hapis cezası alanlar, kapalı cezaevinde 3 gün “iyi hali” kaldıktan sonra, açık cezaevine geçiyor, buradan da koşullu denetimli serbestlik ile dışarı çıkıyordu.
Benzer şekilde, 10 yıldan az mahkumiyet almış olanlar da en fazla bir ay kapalı cezaevinde kaldıktan sonra, açık cezaevine geçiyordu.
Eğer bu kişi 5 yıl hapis cezası almışsa açık cezaevinde 6 ay geçirdikten sonra serbest bırakılıyordu.
Bu da toplumda cezasızlık hissine, “üç günde çıkar” algısına yol açıyordu…
Getirilen düzenleme dereceli ceza uygulaması getirdiği için öyle kısa sürede açık cezaevine nakledilerek veya hiç gitmeden mahkeme kapısından salıverilmeyerek.
Yeni uygulama bu yönüyle cezanın süresini yarı yarıya indirmekle birlikte, 4/5’ini cezaevinde geçirme zorunluluğu getirdiğinden cezasının derecesine göre hapiste daha fazla bırakıyor.
İnfaz hakimliği geliyor
Düzenleme var olup da bir türlü uygulanmayan bir infaz hakimliği kurumunu da ayağa kaldırıyor.
Daha doğru tanımla hayata geçiriyor diyelim, çünkü ihdas edilmiş bir kurumdu ama uygulanmıyordu.
O nedenle de infazın uygulanmasını da hükmü veren mahkeme takip ediyordu.
Yani hem mahkumiyet veriyor hem cezasını nerede çekeceğini belirliyor hem de cezanın infaz iyi hal durumunu takip ediyordu.
Bu da mahkemenin iş yükünü arttırıyordu.
Yeni düzenleme ile mahkemeler hükmünü verdikten sonra mahkumun ceza infaz kurumunda geçirdiği süreci denetlemekten sorumlu olmayacak, bunları infaz hakimliği takip edecek.
İyi hal belgesine yeni düzenleme
Bundan böyle iyi hal belgesi de mahkumiyet öncesi alınıp uygulamaya konulamayacak, iyi hali cezanın infaz edildiği cezaevindeki hali kapsamında ele alınacak.
Ceza indirim oranında da bu açıdan önem arz ediyor.
Çünkü, normalde ¾’ten, ½’ye cezaların indirilse de sonuçta suçlunun önceden aldığı indirimlerle hiç hapis yatmadan mahkeme kapısından ayrılmasını engelleyen, hapsi zorunlu kılan uygulama geliyor.
Müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet gibi hapis cezalarında ise indirim getirilmiyor, eski oranı olan ¾’te koruyor.
Tartışılacak konunun da tam burada çıkacağı anlaşılıyor.
Neden de, TCK 81 veya 82’de yerini bulan adam öldürme suçundan hüküm alan bir kişi için süreli suçlar olmadığı için, 3/4 ‘lük bölümünü cezaevinde geçirmesi gerekecek, ½ indirimi söz konusu olmayacak.
Ancak hakim, ceza süresini ağırlaştırılmış müebbet veya müebbetten iyi hal göz önünde tutularak süreli suça dönüştürür ve 20 yıla indirirse ne olacak?
Ceza süresine mi, yoksa cezaya konu maddeye mi bakılacak?
Hukukçular indirim sürelerine ilişkin uygulamada hükmü veren ile infaza ilişkin belirleyici olan hakimin ayrılacağı için sorun yaratmayacağı düşüncesinde.
Yani hükümde esas madde esas alınır, ½’den yararlanamaz görüşünde.
Anlaşılan o ki hukukçular, adam öldürmüş ama FETÖ yargılamalarında örgüt veya onun adına eylemde bulunma bağlantısı bulunmamış kişileri ayırmak için bu yöne gitmiş, onlara indirim şansı vermek istememiş.
İcrai ve ihmali hareket
Oysa geçmiş düzenlemelerde yardım, yataklık, silah temini gibi kasıt veya olası kastı bulunanlar için getirilen indirimlerle aynı oran uygulanıyordu.
Değişiklikte bu ayrılmış; TCK 83-84’ten hüküm alanlara ½ oranında indirim yapılmasının önünü açmış.
Olayı kasıt veya kasıt halinde ise durumu ayırmış.
Yani, katile silahı temin eden kişi de indirimden yararlanamayacak; ama dolaylı yoldan ölümü engellemediyse mahkumiyetinde ½ indirim yapılabilecek.
En iyi örnek Batman ve Adana’da bir katilin ölmekte olan kişinin yanına polisi yaklaştırmaması olayı…
Katile silah veya bıçağı temin eden kişi açısından indirim eski oranda kalacak, ama ölümü engellemeyip seyreden polisler için ½ oranı geçerli olacak.
Veya bir katilin yaraladığı kişiye müdahale etmeyip kanamasını durdurmayan doktor için de indirim ½ oranında olacak.
İcrai hareket ile ihmali hareketi birbirinden ayrılacak.
Komisyon’da ne olur?
Son şekli Adalet Bakanlığı’nda muhtemelen yarın gözden geçirildikten sonra tamamlanacak düzenleme geçmişte yapılan indirimlere göre daha tutarlı.
Anayasa Mahkemesi’nde iki gün önce Hakk’a yürüyen Rahşan Ecevit’in adıyla anılan “Rahşan Affı”na döner mi derseniz, hukukçular ihtimal vermiyor.
Ama ne olursa olsun her infaz indirimi, halk arasındaki af düzenlememesinde olduğu gibi komisyon aşamaları sorunlu geçer, herkes kendine göre bir ekleme yapmak ister.
Böyle bir duruma izin verilir mi bilmem, ama verilirse yine kaosa döner..."