Emine Erdoğan: Hiçbir para bize bir damla su yaratamaz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "Atıktan Sanata Projesi, İstanbul Havalimanı inşaatı sırasında oluşan atık materyalin, sanat eserlerine dönüştürülmesi fikriyle oluştu

Emine Erdoğan, İstanbul Havalimanı'nda himayesinde yürütülen, "Sıfır  Atık Projesi''nden ilham alınan "Atıktan Sanata" (ARTWİST) adlı projenin  tanıtımına katıldı.

Tören öncesinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt  Selçuk ile birlikte İGA'nın ev sahipliğinde oluşturulan sergiyi gezen Erdoğan,  müzayede satışının ardından tüm gelirleri Çocuk Destek Merkezleri (ÇODEM)  yararına kullanılacak ileri dönüşüm eserlerini tek tek inceledi. Erdoğan,  sanatçılardan eserleriyle bilgi aldı.

Emine Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, İstanbul Havalimanı'nın  Türkiye'nin dünyaya açılan bir kapısı olduğunu, buradan verecekleri her mesajın,  dünyaya sundukları bir vizyonu ifade ettiğini belirtti.

Başarılı organizasyonda emeği geçen herkesi tebrik eden Erdoğan,  "Bildiğiniz gibi, 'Atıktan Sanata Projesi', İstanbul Havalimanı inşaatı sırasında  oluşan atık materyalin, sanat eserlerine dönüştürülmesi fikriyle oluştu. İlk kez  bir inşaat sahasında, bir sanat atölyesi kuruldu. Bugüne kadar 10 ton atık geri  dönüştürüldü. Bu çalışmalar sonucunda, 'botanik', 'moda', 'heykel' ve  'kullanılabilir ürün' kategorilerinde çeşitli eserler ortaya çıktı. Bunların  satışından elde edilecek gelir, sosyal sorumluluk projelerine aktarılacaktır.  Yani, muhteşem ve çok hayırlı bir döngünün içindeyiz şu anda." diye konuştu.

Erdoğan, sıfır atık projesini hayata geçirdikleri günden bu yana,  birçok etkinliği arka arkaya gerçekleştirdiklerini kaydetti.

Attıkları her adımla, topluma önemli bir mesaj yaymaya çalıştıklarına  dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

Artık biliyoruz ki, çöp ya da atık diye tabir ettiğimiz şeyler,  aslında ömürlerini henüz tamamlamamış enerji kaynaklarıdır. Önemli olan, onlara  farklı bir bakış açısıyla bakabilmeyi bilmek. Sanat da bu noktada bize önemli bir  pencere açıyor. Tolstoy’un ifadesiyle, 'Sanat, ne keyiftir, ne avuntu, ne de  eğlence. Sanat yüce bir iştir. Sanat, insan yaşamındaki bilinçli bilgiyi,  duygulara aktaran bir organdır.' İşte bizler de bugün burada, dünyanın  kaynaklarının sınırlı olduğu bilgisini, sanat aracılığı ile yeni bir biçimde  ifade ediyoruz. Bir anlamda, burada sergilenen eserler, bize ölçülü bir hayatın  da yaşam sanatı olduğunu gösteriyor. Yani herkes şair olamayabilir ama isterse  herkes şairane yaşayabilir. Umuyorum ki, bu vesileyle, doğayı kurtarmanın  yalnızca devletlerin ya da büyük organizasyonların işi olmadığını fark ederiz.  Bireyler olarak, attığımız her adımın, tabiata maliyetini idrak ederiz.  Biliyorsunuz, 'Binlerce kilometrelik bir yolculuk, tek bir adımla başlıyor.'  Büyük bir çevre kriziyle karşı karşıya olabiliriz. Fakat hayatlarımızda yapacağımız ufak değişiklikler, atacağımız tek bir adım, birçok yanlışın düzelmesine vesile olabilir. Plastik çağının insanlara sunduğu en sahte vaat, kullan-at vaadidir. Bir sefer kullanıp attığımız materyaller doğada kayboluyor zannediyoruz.Kendimize her zaman şu soruyu sormalıyız; Çöp olarak ardımızda bıraktığımızı sandığımız atıklar şimdi nerede? Eğer kullanıp atmak söyledikleri gibi kolay olsaydı, bugün yeryüzünde, dünyanın etrafını sarmaya yetecek kadar  plastik olmazdı.

Emine Erdoğan, dünyada her 1 dakikada, 1 çöp kamyonu plastiğin okyanus sularına karıştığını, 2030’da bu rakamın her 1 dakikada 2 çöp kamyonu plastiğe, 2050’de ise, her 1 dakikada 4 çöp kamyonu plastiğe ulaşacağını aktardı.

"Yani 2050’de okyanuslarda balıktan çok plastik yüzecek." ifadelerini  kullanan Erdoğan, bütün bu çöplerin, ilerleme zannedilen hızlı ve ölçüsüz  yaşamanın bedeli olduğunu belirtti.

Erdoğan, yaşamın sadece insana değil, tüm yaratılmışlara en büyük  hediye olduğunu vurgulayarak, bu hediyenin muhafazasının insanın sorumluluğunda olduğunu kaydederek, "Toprağın kokusunu içimize çekmek, uçan kuşları görmek, dalga seslerini dinlemek, hayatın mücevherleridir. Eğer bu mücevherleri kaybedersek yersiz yurtsuz kalırız. O nedenle, her birimizin bu meseleye bir başkasının meselesi gibi değil, kendi öz meselesi olduğu bilinciyle yaklaşması gerekiyor. İnsanlık tarihine baktığımızda, eski medeniyetlerden geriye çok güzel eserler kaldığını görüyoruz. 21. yüzyılda, medeniyetlerin geride bırakacakları  eser, plastik okyanusları ve çöp dağları olmamalı." değerlendirmesini yaptı.

"Hiçbir para bize bir damla su yaratamaz."

Kızılderililerin meşhur "Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok  olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu  anlayacak" sözünün üstünde uzun uzun düşünülmesi gerektiğine dikkati çeken  Erdoğan, şunları kaydetti:

Hiçbir maddi güç kuruyan gölleri, yok olan ormanları ve kaybolan  türleri geri getiremez. Hiçbir para bize bir damla su yaratamaz. Plastik şişeler,  pipetler, naylon torbalar olmadan yaşayabiliriz. Fakat kirlenmiş su, kirlenmiş  toprak ve kirlenmiş hava ile yaşayamayız. O nedenle, ben herkesi bir birey olarak  günde ne kadar çöp ürettiğini gözlemlemeye davet ediyorum. Eminim ki herkes, tek  bir kişi olarak bir günde çıkardığı çöpün miktarına çok şaşıracak. İşte,  sorunlarımızın çözümü tam da burada yatıyor. Önce farkındalık, sonra  olabildiğince az atık çabası içine girmek. Nihayetinde de, şayet atık  üretiyorsak, ona yeniden hayat verip veremeyeceğimiz üzerinde düşünmek. Plastik  bir şişeyi saksıya, bir sebze kasasını kitaplığa, kullanılmayan kumaşları bez  torbalara dönüştürebiliriz. Malzemelerin ömürlerini uzatıp, onların çöplüklerdeki  erken ölümlerinin önüne geçebiliriz. Bu düşüncelerimi, siz değerli toplum  önderleriyle paylaşmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. İnanıyorum ki, kamu  kurumlarımızın, üniversitelerimizin, özel sektörün ve sanatçılarımızın ortak  duyarlılığı, bizleri çok daha iyi bir geleceğe taşıyacaktır. Huzurlarınızda, bu  anlamlı buluşmaya katkı veren herkese ama özellikle sanatçılarımıza çok teşekkür  ediyorum. Bizlere verdikleri ilham nedeniyle, kendilerine müteşekkiriz. İGA’ya ev  sahipliği için ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Umuyorum ki, İstanbul Havalimanı,  böylesine anlamlı sosyal sorumluluk projelerine mekan olduğu gibi, ülkemizin  derin tarihsel birikimini yansıtan kültürümüzün de temsil yeri olur. Kültür  diplomasisine büyük hizmetler verir.

Müzayedenin geliri ÇODEM'e bırakıldı

Konuşmaların ardından projeye katkıda bulunan dokuma sanatçısı Fırat  Neziroğlu tarafından Erdoğan'a kaftan takdim edildi.

Emine Erdoğan, projeye katkılarından dolayı mimar Seçkin Pirim, Yunus  Karma, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, Olgaç  Artam, Meriç Aktaş Ateş ile Fırat Neziroğlu'na plaket verdi.

Projede yer alan sanatçı ve yöneticilerle fotoğraf çektiren Erdoğan,  tüm geliri ÇODEM'e bırakılacak, 27 eserin satılığa çıkarıldığı ve Olgaç Artam  tarafından yönetilen müzayedeye katıldı.

Müzayedede Emine Erdoğan'ın son dokunuşlarını yaparak, katkıda  bulunduğu, Prof. Dr .Rahmi Atalay'ın atık çatal ve kaşıklarla oluşturulan  "Anadolu" eseri   İGA Havalimanı İşletmesi İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü  Kadri Samsunlu tarafından 500 bin lira bedelle satın alındı.

Emine Erdoğan'ın katkıda bulunduğu, Yunus Karma'nın "Zamanın Dönüşümü" eseri de Reyhan Kalyoncu tarafından alındı.

Maliye, kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin peşinde En fazla at ve eşek eti satılan iller belli oldu Kremlin'den Esma Esad açıklaması Narin cinayetinde 4 sanığın dışında 'korunan' 1 kişi daha var Motorlu Taşıtlar Vergisi'ne büyük zam Türkiye'de öğrenciydi memleketinde bakan oldu