Bakan Şimşek: Kur hedefimiz yok
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, piyasalara kur mesajı verdi. Şimşek, "Net bir şekilde bizim ne üstü örtük, ne de açık bir kur hedefimiz yok, piyasalara bu mesajım" dedi. Şimşek, "Dezenflasyon başladı ve devam edecek" dedi.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen geleneksel IICEC Konferansı’nda konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, küresel ekonomik büyüme ve ticaretin geleceğine dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Uzun vadeli küresel büyüme tahminlerinin en düşük seviyelere gerilediğini belirten Şimşek, büyümeyi sınırlayan önemli yapısal engellerin varlığını vurguladı. Küresel ticarette artan korumacılığın, yüksek borçluluk oranlarının, yaşlanan nüfusun ve iklim krizinin, dünya ekonomisinin geleceği için ciddi tehditler oluşturduğunu ifade etti.
Ticaret kısıtlamalarının etkisi mal ticareti ile sınırlı
kalmıyor!
Bakan Şimşek, özellikle ABD ve Çin arasındaki ticaret rekabetinin,
çok taraflı sistemden uzaklaşmaya yol açtığını belirtti. ABD'nin
binin üzerinde, Çin'in ise 800'ün üzerinde ticaret kısıtlaması
uyguladığını söyledi. Bu gelişmelerin, serbest ticaret rejiminden
korumacılığa doğru bir kaymaya neden olduğunu belirten Şimşek, bu
eğilimin sadece mal ticaretiyle sınırlı kalmadığını; hizmetler,
yatırım ve finans sektörlerine kadar yayıldığını vurguladı.
"Türkiye nispeten daha az etkilenecek"
IMF'nin tahminlerine göre, küresel ticarette yaşanan bu gerilemenin
Almanya ve Fransa gibi büyük ekonomilerin büyüklüğünü kaybetmesine
yol açabileceğini belirten Bakan Şimşek, Türkiye'nin dış
ticaretinin büyük kısmının kural bazlı ülkelere ve dost ülkelere
yöneldiği için Türkiye'nin bu gelişmelerden nispeten daha az
etkilenebileceğini söyledi. Şimşek, "İhracatın yaklaşık dörtte üçü
dost ve STA (Serbest Ticaret Anlaşması) olan ülkelerle yapılıyor.
Bu harita, Türkiye'nin bu olumsuz gelişmelerden daha az
etkilenebileceğini gösteriyor" dedi.
"Çin'in elektrikli otomotivdeki konumu göz önünde
bulundurulmalı"
Çin'in küresel imalat sanayindeki gücüne dikkat çeken Şimşek,
Çin'in küresel otomotiv pazarında büyük bir paya sahip olduğunu ve
bunun önemli bir gelişme olduğunu belirtti. Çin'in elektrikli
otomobillerdeki üretim kapasitesinin dünya genelindeki üretimin
yarısına denk geldiğini söyleyen Bakan Şimşek, üreticilerin ve
politika yapıcıların bu durumu göz önünde bulundurması gerektiğine
dikkat çekti.
Ticarette uzun ve kısa vadeli trendler ne
olacak?
Bakan Şimşek ayrıca, küresel tedarik zincirlerinde yaşanan
değişimlere de değindi. Kısa vadede yakın coğrafyadan tedarik
eğiliminin artacağını belirten Şimşek, ancak uzun vadede dost
ülkelerden tedarik etmenin ön plana çıkacağını vurguladı.
Türkiye'nin lojistik ağlarının ve bölgesel entegrasyonun daha fazla öne çıkacağını belirten Şimşek, Türkiye'nin dünyanın merkezinde yer aldığını ve bu durumun avantaj sağlayacağını ifade etti.
Küresel borçluluk oranlarında son durum
Küresel borçluluk oranlarının yüksek olduğuna ve enflasyonun bu
oranlar ile birlikte daha fazla yük getireceğine değinen Bakan
Şimşek, "Milli gelirin yüzde 300'leri aşan borçluluk var. Enflasyon
yüksek seyredecekse ve korumacılığın olacağı dönemde bu yüksek faiz
yükü demek" dedi.
Türkiye’nin toplam borcunun milli gelire oranının yüzde 95 olduğunu ve benzer gelişmekte olan ülkelerin bu oranının Türkiye'nin 2,5 katı kadar olduğunu belirten Şimşek, bu durumun Türkiye’ye avantaj sağladığını, çünkü Türkiye'nin bilançosunun daha sağlam olduğunu vurguladı.
Yaşlanan nüfus tehlikesi
Yaşlanan nüfusun önemli bir mesele olduğunu ifade eden Bakan
Şimşek, Türkiye’de doğurganlık oranının düştüğünü ancak hâlâ 18
yıllık bir fırsat penceresinin bulunduğunu belirtti. Bu süreyi
reformlarla 30 yıla çıkarmanın mümkün olduğunu söyleyen Şimşek,
Türkiye’nin "yaşlanmadan zenginleşme fırsatını" yakalayabileceğini
ifade etti.
Kadınların iş gücüne katılımı vurgusu
En büyük potansiyelin ise kadınlardan geldiğini vurgulayan Şimşek,
OECD ortalamasına yakın bir kadın iş gücü katılım oranı
sağlanmasının Türkiye için önemli bir ekonomik fırsat
oluşturacağını belirtti. Şimşek, "Kadınların iş gücüne katılımda
yüzde 60'ları yakalarsak milli gelirde yüzde 20 artış sağlanabilir"
dedi.
Türkiye'nin yapay zeka gelişmelerindeki yeri
Yapay zekanın üretkenliğe katkısı hakkında da konuşan Şimşek, bu
teknolojinin dünya ve Türkiye için büyük potansiyel taşıdığını
ancak gelir dağılımını bozma riskinin de bulunduğunu ifade ederek
"Üretken yapay zeka bir tehdit gibi görülebilir ama siz hazırsanız
uzun vadeli refaha katkı sağlayabilir. Hem dünya hem Türkiye için
büyük potansiyel içeriyor" dedi.
Türkiye’nin yapay zeka hazırlık endeksinde gelişmekte olan ülkeler arasında iyi bir konumda olduğunu ancak gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında geride kaldığını belirten Şimşek, bu durumu değiştirmek için yetişmiş insan kaynağına daha fazla yatırım yapılması gerektiğini ifade etti.
Bakan Şimşek ayrıca, veri merkezlerine yapılacak yatırımların önemine de değindi. "Yatırımlar yapıldı ama veri merkezlerinde yapılacak çok şey var" diyen Şimşek, bu alandaki yatırımların hızlandırılması gerektiğini belirterek Türkiye’nin teknolojik gelişmelere hazırlanarak küresel rekabetin içinde güçlü bir konumda olacağını söyledi.
"Sanayiciler kısa vadede serzenişte
bulunabilir"
Kısa vadede bazı sanayicilerin programın etkilerinden dolayı
serzenişte bulunabileceğini belirten Şimşek, bunun bir kısmının dış
kaynaklı, bir kısmının ise iş modeli kaynaklı olduğunu ancak
programın amacının sanayicileri ve girişimcileri daha verimli hale
getirmeyi amaçladığını belirtti.
"Bizim sizi zorlamamız lazım, daha inovatif ve verimli olun deyince olmuyorsunuz" diyen Şimşek bu değişimin yalnızca devlet destekli programlar aracılığıyla sağlanabileceğini ifade etti.
Bakan Şimşek'ten Türkiye için "Zenginler Kulübü"
mesajı
Bakan Şimşek, Türkiye’nin önümüzdeki birkaç yıl içinde "zenginler
kulübü"ne girebileceğini ancak bunun için verimlilik ve inovasyon
konusunda daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin, küresel ekonomik büyümeyi etkileyecek önemli
faktörlere karşı hazırlıklı olması gerektiğini belirten Şimşek,
küresel ısınmanın bir gerçeklik haline geldiğini ve bu sorunun
ekonomik ve sosyal etkilerinin çok büyük olacağını ifade etti.
"İklim krizi konusunda OECD önerileri dikkate
alınmalı"
İklim krizinin dünya ekonomisine ciddi zararlar verebileceğini
söyleyen Şimşek, kuraklık, gıda krizi, artan eşitsizlikler ve fosil
yakıtlardan kaçışın küresel ekonomiyi etkileyen başlıca unsurlar
olduğunu dile getirdi. Küresel ısınmanın bu şekilde devam etmesi
durumunda, küresel hasıla üzerinde yüzde 18’lik bir azalma ve
küresel açlık oranında yüzde 20’lik bir artış yaşanabileceğini
belirten Şimşek bu öngörülerin son derece dramatik olduğunu ve
OECD’nin sunduğu önerilerin dikkate alınması gerektiğini
söyledi.
Yıllık büyümede sürdürülebilirlik hedefi
Bakan Şimşek, Türkiye’nin yıllık büyüme oranını sürdürmesinin
önemine de değinerek 1923 ile 2003 yılları arasında yıllık ortalama
yüzde 4,8 büyüdüklerini, sonraki 20 yılda ise bu oranı yüzde 5,5’e
çıkardıklarını belirtti. Bu büyümeyi korumanın Türkiye için büyük
bir hedef olduğunu ifade eden Bakan Şimşek, Türkiye’nin geleceği
için inovasyon ve verimlilik odaklı programların hızla devreye
alınması gerektiğini ekledi.
Bakan Şimşek, CDS'lerdeki düşüş sayesinde, yıllık 7 milyar dolar dış borç faizinden tasarruf sağlanacağını belirterek, bu gelişmenin Türkiye için önemli bir mali avantaj oluşturduğunu ifade etti. Ancak enflasyonun, Türkiye ekonomisinin karşı karşıya olduğu en zorlu sorunlardan biri olduğunu vurgulayan Şimşek, bu sorunun üstesinden gelmek için büyük çabaların harcandığını belirtti.
Enflasyonda hedeflerinde son durum
Bakan Şimşek, 2025 yılına kadar enflasyonun tek haneli rakamlara
indirilmesinin temel hedeflerinden biri olduğunu ifade etti. 2024
yılı başında yüzde 65 seviyelerinde olan enflasyonun, yıl sonunda
yüzde 45 seviyelerine çekilmesinin önemli bir başarı olduğuna
dikkat çeken Şimşek, bu sürecin yalnızca para ve maliye
politikaları ile değil, aynı zamanda gelirler politikasıyla
destekleneceğini belirtti.
Bakan Şimşek, Türkiye'nin ekonomik büyüme potansiyelinin hâlâ yüksek olduğunu, borçluluk oranlarının düşük olduğunu ve finansal koşulların zor olsa da bu dönemin geçici olduğunu vurguladı.
"Yapısal dönüşüm şart"
Enflasyonun düşüşüyle birlikte daha sağlıklı bir finansal ekosistem
ve güçlü bir büyüme ortamı oluşacağını söyleyen Bakan Şimşek, para
politikası ve maliye politikalarının sınırlarının olduğunu, kalıcı
başarı için yapısal dönüşümün şart olduğunu vurgulayarak,
Türkiye'nin bu süreçte önemli adımlar attığını ifade etti.
"Dış ticaret ilişkilerinde kritik adımlar
atıldı"
Bakan Şimşek, Türkiye'nin dış ticaret ilişkileri konusunda da
önemli adımlar attıklarını belirtti. Avrupa Birliği ile Gümrük
Birliği anlaşmasının güncellenmesi, Körfez ülkeleriyle Serbest
Ticaret Anlaşmalarının (STA) ilerlemesi gibi gelişmelerin
Türkiye'nin rekabet gücünü artıracağına dikkat çeken Şimşek,
yapısal dönüşümle birlikte daha rekabetçi ve verimli bir ekonomiye
ulaşacaklarını belirtti.
"Demiryollarında elektrikli dönem" mesajı
Bakan Şimşek, özellikle enerji verimliliği alanında yatırımların
artacağını ve elektrifikasyonlu demir yollarına öncelik
vereceklerini belirtti. Bu alandaki altyapı yatırımlarının birinci
öncelik olduğunu vurgulayan Bakan Şimşek, Türkiye'nin yeşil enerji
dönüşümüne katkı sağlamak için kararlı adımlar atıldığını ifade
etti.
Elektrikli araçları desteklediklerini ve bu araçlar için vergilendirmenin düşük tutulduğunu belirten Şimşek ayrıca, yerli üretimin artacağını ve dışarıdan yapılacak yatırımlarla bu sektörün büyümeye devam edeceğini söyledi. Türkiye'nin küresel yeşil ekonomiye önemli katkılar sağladığını ifade eden Şimşek, özellikle elektrikli araç üretiminde daha fazla yerli katkı sağlanacağını vurguladı.
Rezervler ve cari açıkta son durum
Bakan Şimşek, Türkiye'nin rezervlerinin artışına da dikkat çekti.
Net rezervin 50 milyar dolara ulaştığını belirten Şimşek, bu
gelişmenin Türkiye'nin rezerv güvenliğini pekiştirdiğini söyledi.
2011’deki 70 milyar dolarlık zirveden sonra rezervlerin artmaya
devam edeceğini ifade eden Bakan Şimşek, doğru politikalarla
rezervlerin korunmaya devam edileceğini söyledi. Şimşek ayrıca,
Türkiye’nin cari açığıyla ilgili olarak, yapılan dönüşümle orta
vadede cari fazlaya geçilebileceği öngörüsünde bulundu.
Döviz akışı ve Merkez Bankası'nın yönetim
başarısı
Döviz akışının yönetilmesinin büyük bir beceri gerektirdiğini ve
Merkez Bankası’nın bu süreçte oldukça başarılı olduğunu belirten
Şimşek, son dönemde 110 milyar dolar döviz alımı yapmak zorunda
kaldıklarını vurgulayarak önümüzdeki dönemde bu kadar yüksek bir
döviz alımına gerek duyulmayacağını ifade etti. Türkiye'nin
finansal istikrarının sağlanması için uygulanan politikaların
önemini yineleyen Şimşek, ekonomik dönüşümle birlikte daha
sürdürülebilir bir finansal yapı oluşturulacağını belirtti.