Trump'ın Suriye'den çekilme kararının arkasında neler var?
ABD Başkanı Trump, Suriye’den çekilme kararı almıştı. Yazar Deniz Zeyrek bu kararın arkasındaki ihtimalleri yazdı.
Suriye’de bulunan askerlerini geri çekeceğini söyleyen Trump’ın bu kararı ABD medyasın ve siyasetinde tartışmalara neden olmuştu.
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Trump’ın bu kararı hakkındaki düşüncelerini köşesine taşıdı.
Zeyrek’in yazısı şöyle:
“ABD Başkanı Donald Trump, sık sık Suriye‘den çekileceklerini açıklıyordu.
3 Nisan 2018 günü Beyaz Saray‘da şöyle konuşmuştu:
“Suriye’den çıkma planı üzerinde çalışıyoruz. Suriye’de olmamızın ana nedeni DEAŞ’tan kurtulmaktı ve bu görevi hemen hemen tamamladık (…) DEAŞ’a karşı çok başarılı olduk ama artık zamanı geldi. Bazen eve dönmenin zamanı gelmiştir. Biz de bunu çok ciddi şekilde düşünüyoruz.”
O açıklamanın ve ilgili haberlerin ardından Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders ise şunları söylemişti:
“Amerikan askerlerinin DEAŞ’a karşı görevi bitiyor, artık yerel güçlere geçiş sürecine odaklanmak istiyoruz. (Suriye'de) Gelecek planları hakkında müttefiklerimiz ve dostlarımızla konuşmaya devam edeceğiz.”
Bu açıklamalarla ABD kurumlarında başlayan tartışmaya Savunma Bakanlığı (Pentagon) noktayı koymuştu. Pentagon “IŞİD'le mücadele henüz bitmedi” görüşünü savunarak Trump'ın çekilme planını rafa kaldırmıştı.
Bu kez Trump avantajlı
Trump'ın dün paylaştığı “çekiliyoruz” mesajını okuyunca “ben bu filmi görmüştüm” hissine kapıldım. O mesajın ardından gelen açıklamalar da Nisan başındaki açıklamalara benziyordu ve kafa karıştırıyordu.
Ancak, kısa bir süre içinde netleşen durumun öncekilerden farklı olduğunu gördüm. Trump, aslında başından beri durduğu noktadaydı. ABD ordusunu Suriye'den çekmek istiyordu. Ancak, Nisan ayındaki gibi Beyaz Saray ile Pentagon arasında “IŞİD bitti mi bitmedi mi” ve “Çekilmeli miyiz kalmalı mıyız” tartışması sürüyordu.
Nisan ayındaki tartışmayı Pentagon kazanmıştı ama bu kez koşullar Trump'ın lehineydi:
Trump, Genelkurmay Başkanı'nı değiştirmişti. Geçmişte Trump'ın kararlarına direnen komutanlar, artık daha ihtiyatlı davranıyordu.
Diğer taraftan, “YPG desteklenmemeli” diyen ABD'nin yeni Suriye Özel Temsilcisi (Eski Ankara Büyükelçisi) James Jeffrey bölge turuna çıkmış ve Türkiye'nin YPG'ye operasyon yapma niyetini Washington'a iletmişti.
Bir başka gelişme de Nisan ayında “IŞİD ile mücadelemiz henüz tamamlanmadı” diyerek çekilme kararına karşı çıkan IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi McGurk'ün taraf değiştirmesi olmuştu. McGurk, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin eski başkanı Mesud Barzani ile buluşup, Suriye'nin Kuzeyinde güvenliği Iraklı Peşmergelere bırakmayı teklif etmişti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın YPG/PYD'ye operasyon yapılacağını duyurmasını da fırsata çeviren Trump, telefon görüşmesinde Erdoğan'a da ilettiği çekilme planı konusunda iyice avantajlı konuma gelmişti.
Sıraladığım bu gelişmeler ışığında, “İran'a Rusya'ya meydan okumuşken sahayı onlara bırakmak stratejik hata” diyen Pentagon yetkilileri ve ulusal güvenlik danışmanları bu kez başarılı olamadı. “Bizim için IŞİD ile savaşan Kürt müttefiklerimizi savunmasız bırakmış oluruz” görüşü de Trump'ı ikna edemedi. Son koz olarak da “IŞİD tehdidi tam olarak bitmedi” kozu masaya sürüldü. O da işe yaramadı.
“İhtiyatlı yaklaşmak lazım”
ABD'de Suriye konusunda yaşananlar, Türkiye'de “Cumhurbaşkanı Erdoğan kararlılık gösterdi, Trump geri adım attı” gibi yansımaya başladı. Düne kadar ekonomimize müdahale ettiği, FETÖ liderini iade etmediği ve YPG/PYD'ye tırlar dolusu silah gönderdiği için hedef tahtasına konan Trump, neredeyse kahraman ilan edilecek.
Oysa biraz ihtiyatlı olmak lazım. Rusya ve İran bölgede bu kadar güçlenmişken, İsrail, Trump'ın çekilme kararını desteklerken, her fırsatta kendisine meydan okuyan İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Ankara'da temaslarda bulunurken Trump'ın Suriye'den asker çekmesi altında bir “bit yeniği” olabilir.
Benim aklıma iki alternatif geliyor:
Biri Barzani'ye bağlı Peşmergelerin Suriye'nin kuzeyine yerleşmesi için fırsat yaratmak. Diğeri, Türkiye'nin Fırat'ın batısından sonra doğusunda da Suriye topraklarına girmesini sağlayıp, bölgeyi Esad'dan ve IŞİD'den korumanın askeri ve maddi yükünü Türkiye'ye bırakmak. Kısa vadede PKK/YPG/PYD'nin amacına ulaşmasının önüne geçilmesi ihtimali iki senaryoyu da çekici kılabilir.
Ancak orta ve uzun vadede iki senaryonun da sonunda ağır bedeller olabilir. Her zaman alıntı yaptığım bir tespiti tekrarlayayım:
Bugünün çözümleri, yarının sorunlarının kaynağı olabilir!”