Donald Trump
Donald Trump 60'lı yıllann başında High School'u, kötü hal ve
gidişi yüzünden, terketmek zorunda kaldı. Ardından askeri akademide
okudu ve 1968'den sonra Pennsylvania'daki Wharton Institute'de
işletme bilimleri eğitimi gördü. Tek ve iki ailelik evlerin
yapımında uzmanlaşan babasının şirketinde ayak işlerine
baktı.
Trump ilk işini bile büyük tuttu. 1973'te New York'ta 290 dairelik
18 katlı bir gökdelen inşa ettirdi. Sonraki projelerinin tümünde
yaptığı gibi, finansmanı devletten sağladığı vergi indirimi ve
diğer ayrıcalıklarla (örneğin inşaat arazisinin kendisine ucuza
bırakılması gibi) garanti altına alıyordu.
"Big Deal"i (büyük vurgun) 1975'te gerçekleştirdi. 10 milyon
dolara, Grand Central Station'a (Büyük Merkez Garı) bitişik olan
harabe halindeki Commodore otelini satın aldı. Masraf tutarı 80
milyon dolara ulaşan değişikliklerle, bu oteli beş yıl içinde
1.400'den fazla odası olan bir lüks otel haline getirmeyi
amaçlıyordu. New York 70'li yılların ortasında eski ihtişamını
büyük ölçüde kaybettiğinden, kent belediyesi bu girişimini olumlu
karşıladı.
New York metropolü kötü yönetim ve toplumsal sorunlar yüzünden
iflasın sınırına ulaşmıştı. Trump belediyeden sağladığı desteğin
yanı sıra, yeni inşa ediimekte olan bu camdan sarayın % 50'sini 100
milyon dolar karşılığı satın alan Hyatt Oteller Zinciri ile bir
kontrat imzaladı. Trump bu işe toplam 90 milyon dolardan fazla
yatırmadığı için, bu işten çok büyük bir kazanç sağladı. 1980
yılının Eylül ayında açılan Grand Hyatt Oteli çok kısa bir sürede
New York'un belli başlı adresi haline geldi.
Kentin manzarasını değiştiren çok sayıda başka göz kamaştırıcı
yatırımı Grand Hyatt otelini izleyince, Trump kısa zamanda "New
York'u yenileyen adam" olarak ün saldı. Mimar ve tasarımcıların
uyarladıkları, bronz ve camdan yapılma gösterişli bina cephelerini,
Trump dizayn ediyordu. 1983'te gerçekleşen duvarları altından
çağlayanlı (kaskatlı) ve sosyeteye hitab eden çok sayıda mağazayı
barındıran Trump Tower adlı lüks tapınak, Trump'ın prestij projesi
oldu.
Trump, 80'li yılların ortasında New York'un gelmiş geçmiş en devasa
imar projesini hazırladı. Hudson Nehri'nin batı yakasındaki
Television City. Hiçbir zaman gerçekleşemeyen bu projede, onbir
tane 45 katlı kule ve 400 metreyi aşan yüksekliğiyle dünyanın en
yüksek binası olması tasarlanan 145 katlı bir gökdelen
öngörülmüştü.
Bundan sonraki en muazzam vurgunları 80'li yılların sonunda
gerçekleşti. Trump Lufthansa ile direkt rekabete girerek 420 milyon
dolara Plaza Oteli'ni satın aldı ve ayrıca kendi havayolları
şirketini kurabilmek amacıyla iflas halindeki Eastern Airlines
havayollarının uçak filosunu (37 adet Boeing 727'yi 350 milyon
dolara) satın aldı. 1990'da Adantic City'de inşa ettirdiği Tac
Mahal Otel-Casino ile kumarhane işine girmiş oldu. Bu sıralarda 41
yaşındaki girişimcinin serveti 4 milyar dolar olarak tahmin
edilmekteydi.
Bir yıl içinde çöküşü başladı. "Forbes" adlı ekonomi dergisiyle
"Wall Street Journal" gazetesi Trump'ın "tasavvur edilemeyecek
inşaat borçlarından" söz ediyorlardı. İnşaat kralı kendini fazla
zorlamıştı. Buna bir de aile sorunları eklendi. Çekoslovakyalı bir
kayak şampiyonu olan karısı Ivana Zelnickova basının enikonu
yaydığı bir tartışmadan sonra Trump'a zina nedeniyle boşanma davası
açacağını ilan etti.Her ne kadar karıkoca barıştıysa da kısa süreli
bir beraberlikten sonra 1993'te iş ilişkileri tümüyle bozuldu ve
Trump karısına 15 milyon dolar tazminat ödedi. Trump, 90'lı
yılların başında bankaların kendisine bundan sonra alacağı
kredilerin koşullarını dikte etmelerine ses çıkaramadı. Yıllık faiz
ödemeleri 120 milyon dolara ulaşmıştı. Ayrıca lüks yaşam tarzına
ciddi bir biçimde karışılmasına göz yummak zorunda kaldı. Özel
masrafları denetlemeye alındı ve bundan böyle yılda "yalnızca"
350.000 dolar harcamasına izin verildi.
Trump gene de; tahminlerin ötesinde çabuk toparlanabildi. Yeni
finansörler aracılığıyla borçlarının çoğunu ödeyebildi. 90'lı
yılların ortasında Avusturya ve Berlin'de gerçekleştirmeyi
düşündüğü büyük çapta inşaat planları var.
2012 ve 2016 ABD Başkanlık Seçimleri
Trump’ın 2016 ABD başkanlık seçimleri için kullandığı amblem ve
seçim sloganı. Donald Trump 2012 ABD başkanlık seçimlerinde aday
olmayacağını açıkladı. 2016 ABD başkanlık seçimleri için ise
Cumhuriyetçi Parti adayının belirleneceği parti içindeki yarışa
katılacağını açıkladı. Seçim kampanyaları için haftada 2 milyon
dolar harcayacağını söyledi. Donald Trump seçim sloganı olarak Make
America Great Again sloganını kullanmıştır. Aynı sloganı 1980
yılında eski başkan Ronald Reagan da seçim kampanyalarında
kullanmıştır. Seçim vaatlerinde göçmenler, müslümanlar, güvenlik ve
IŞİD ile mücadele konularındaki görüşleri ön plana çıkmıştır.
Göçmenler için öne sürdüğü planlardan biri de ABD ile Meksika
sınırına bir duvar örülmesidir.