Ahmet Kural ve Sıla olayında ilişkiyi bitiren kim?
Yazar Ertuğrul Özkök, menajeri aracılığıyla Ahmet Kural’a sorduğu soruların yanıtlarını köşesine taşıdı.
Ahmet Kural ve Sıla arasında yaşanan olay gündem oldu. Sıla Ahmet Kural’dan darp gördüğü iddiasıyla şikayetçi olmuş ve uzaklaştırma kararı aldırmıştı.
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, menajeri aracılığıyla Ahmet Kural’a sorduğu soruların cevaplarını yayımladı.
Özkök’ün yazısı şöyle:
“Sıla’nın savcılığa başvurmasından 48 saat sonra Ahmet Kural’ın avukatından bir mesaj aldım.
“Soracağınız sorular varsa cevaplamaya hazırız” diyordu.
Ben de kafamdaki soruları yazıp gönderdim.
Cevapları dün sabaha karşı geldi.
Ama cevaplayan avukatı değil, Ahmet Kural’ın menajeri Dilek Tözen’di.
Bunu da anladım.
Avukatı vekâlet verdiği kişi olduğu için, söyleyeceği her şey onu bağlayacaktı.
Yine de ben sorularımı Ahmet Kural’a sormuştum.
Ben, hukuken değilse de ahlaken onun ağzından çıkmış cevaplar olarak kabul ediyorum.
İlk ayrılmanızın nedeni neydi? Yine şiddet mi?
Kültür uyuşmazlığı... Birbirlerini seviyorlar ama farklı yaşam görüşleri var. Özellikle Sıla’nın Ahmet’in çevresini aşağılaması, hor görmesi ve beğenmemesi...
İlişkiyi bitiren kim?
Bu olaylar sonucunda, ilişkiyi bitiren Ahmet. Ama Ahmet, bu olayda da olduğu gibi, bir ilişki ile ilgili hiçbir zaman medyaya konuşan bir insan değil. Ayrılma sonrası iddiaları cevaplamamasının nedeni de bu. Zaten ikinci kez bir arada olmak için ısrar eden, araya tanıdıkları sokan, cep telefonu mesajları ile bu niyetini belirten Ahmet değil, Sıla.
Alkole dayalı bir şiddet sorunun var mı?
Hayır yok.
Küçükken şiddet gördün mü?
Ahmet, çok sevilen bir çocuk. Annesi ev hanımı, babası emniyet müdürü olan (şu anda emekli), bir kız kardeşle birlikte büyüyen bir çocuk. Bildiğiniz, akrabalık ilişkileri kuvvetli bir Türk ailesi. Onun için şiddet evinden uzakta... İçindeki komiği de bu ailenin sıcaklığından çıkarmış, çok sevilen bir çocuk.
O gece böyle şiddetli bir tepkiye neden olan şey ne? Ayrılığınız sırasında olan bir şey mi gerçekten?
Hayır. Öfkelenmeden çok bir hayal kırıklığı var. O da, ilişkiye başlamadan önce böyle bir durumun varlığı ile ilgili kendisine yalan söylenmesi... Yoksa, kendisinden ayrı olduğu dönemle ilgili bir öfke değil bu. Konu oraya gelince, karşılıklı bir tartışma başlamış.
Bugüne kadar hiç psikolojik yardım aldın mı? Almayı düşünüyor musun?
Açıklamasında belirttiği ‘Gerekli dersleri çıkardım. Bundan sonra bu gerekleri yerine getirmek için çalışacağım’ kapsamında, kendine yeni bir yol haritası çiziyor. Daha önce psikolojik bir yardım almadı. Ama şimdi mentorlar, profesyonel yardım temelinde yeni bir başlangıç yapmayı düşünüyor.
O gece alkollü müydün? Daha önce bana alkolü azalttığını söylemiştin, niye tekrar arttırdın?
O gece, Ahmet’in ailesiyle birlikte yemekteyken ikisi de alkol alıyor. Hatta Sıla, daha fazla alıyor. Ama size söylediği gibi alkolü çok azalttı.
O gece ikisi de mutlu bir şekilde başlıyorlar geceye. Sonrasında ifadesinde söyledikleri oluyor.
Bundan böyle oyunculuk kariyerini nasıl düzenleyeceksin? Mesela NBA oyuncuları gibi televizyon ekranlarında kamu spotları yapıp kadına karşı şiddeti kınayan kampanyalara katılır mısın?
Bir yol haritası çiziyor. Şu anda yaşadığı sürece odaklanmış durumda. Bilerek ve isteyerek bir insanı incitmeyen bir insan için, karşılıklı münakaşa sonucu ortaya çıkartılmaya çalışılan profilden o da rahatsız ve çok üzgün.
Ama kısa bir zaman içinde kendi iç yolculuğuna paralel olarak, bunun olumlu yansımalarını toplumun da göreceği bir şekilde yol yürüyeceği kesin.”
Yazar Ertuğrul Özkök olay hakkında ise şu yorumu yapıyor:
“Bir: Konuşmasından, bu olayın kendine ne kadar zarar verdiğinin farkında olduğunu anlıyorum.
İki: Bu olaydan gerekli dersleri çıkarmaya en azından gayret edeceğini düşünüyorum.
Üç: Ancak dün, Sabah gazetesine söylediklerinden, hâlâ bu işi “muhafazakâr Türk ailesi” platformuna çekersem belki bunu geçiştirebilirim umudu taşıdığını görüyorum.
Dört: Bugün Türkiye’nin üzerinde birleştiği iki temel hassasiyet var. Biri hayvanlara iyi davranma, öteki ise kadına karşı şiddet. O nedenle bunu muhafazakâr alana çekme gayretinin, Ahmet Kural’ın lehine bir kamuoyu yaratacağını sanmıyorum.
Beş: Bu tür bir gayret, Sıla’nın kamuoyunca çok iyi bilinen ve takdir edilen karakter duvarına çarpar ve Ahmet Kural bu olayın yarattığı zararın altından kalkamaz.
Altı: Menajeri aracılığıyla gönderdiği cevaplarda, savcılık ifadesindeki gibi “Sıla Hanım” demeyip sadece Sıla demesi bence daha samimi görünüyor.
Yedi: Ahmet Kural bu krizi Arda Turan’dan daha iyi götürüyor. O nedenle yapacağı en doğru şey “Aile yapıma uygun davranmadı” gibi bahanelerin arkasında saklanmadan bununla direkt olarak yüzleşmesi, psikolojik yardım alarak, şiddet eğilimini kontrol altına alabileceği bir eğitimden geçmesidir.”