Olcay Bağır: Büyümek, insanın çocukluğuna ihanetidir

Yurt gazetesi sinema yazarı Olcay Bağır, bu haftaki köşesinde Christopher Robin filmini yazdı. Bağır, "Büyümek, insanın çocukluğuna ihanetidir. Ancak büyümemek, yani bu ihanet, ne kadar kaçınılmazdır?" diye yazdı.

Yurt gazetesi sinema yazarı Olcay Bağır, bu haftaki köşesinde Christopher Robin filmini yazdı.

Bağır, Winnie the Pooh adlı çocuk kitabının, İngiliz yazar A. A. Milne'in oğlu Christopher Robin Milne'in oyuncaklarından esinlenerek yarattığını belirterek, Winnie, Piglet, Eeyore, Kanga, Roo ve Tigger gibi sevimli hayvanların Christopher Robin ile dostluğunu anlatan kitaplar daha sonraları çizgi film olarak da yıllarca birçok nesli kendine bağladığını yazdı.

Geçen hafta gösterime giren Christopher Robin filminin bir Winnie the Pooh uyarlaması olduğunu söyleyen Bağır, "Her ne kadar Christopher'ın çocukluğu ve onun hayali dostlarıyla ilişkisi düzeyinde başlasa da film, aslında yıllar sonra, onun iyice büyümüş ve evlenip aile kurmuş döneminde geçiyor. Film, küçük Christopher Robin'in Yüz Hektar Ormanı'ndaki dostlarına vedasıyla başlıyor." diye yazdı.

Olcay Bağır'ın yazısının devamı ise şöyle:

"Christopher artık yatılı bir okula gidecek ve yetişkinliğe doğru yolun ilk adımlarını atacaktır. Christopher, Winnie’ye veda ederken onu ve diğer dostlarını 100 yıl geçse de unutmayacağını söyler.

Yaşam, Christopher Robin'e hiç de yumuşak davranmaz. Babasının ölümü, İkinci Dünya Savaşı ve savaştan sonra karısı ve kızına zaman ayıramadan geçen iş yaşamı onun yetişkinlerin dünyasında kaybolmasına neden olur. Artık Yüz Hektar Ormanı'ndaki dostlarını unutmuştur. Christopher Robin'in hayalinde kurduğu dünya çoktan gerilerde kalmıştır. Büyümek, insanın çocukluğuna ihanetidir. Ancak büyümemek, yani bu ihanet, ne kadar kaçınılmazdır?

Filmde, Christopher Robin özelinde İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupası'na da tanıklık ederiz. Hem o ruh haline hem de ekonomik duruma... Örneğin; Christopher Robin'in çalıştığı valiz şirketinde işler yolunda gitmez ve patronlar işçi çıkarmak ister. İnsanlar istenilen düzeyde valiz almıyordur çünkü.

Filmin sonunda işçi sınıfının aynı zamanda müşteri olduğunu da hatırlatan Christopher Robin'in patronlarına tavsiyesiyse kapitalizmi tüm gerçekliği ve soğukluğuyla yüzümüze vurur. Christopher, işçileri tatil izni verilmesini tavsiye eder, 'tatil ve plajlar sadece zenginler içindir' anlayışına karşı yapılan bu tavsiyeye göre tatile giden o işçilerin de valize ihtiyacı olacaktır ve böylece valiz satışları artacaktır. Elbette satışların artması söz konusu olunca bu tavsiye kabul görür.

Savaş sonrası dönemin genel ruh halini yakalayabildiğimiz sahneler de vardır filmde. Yorgun ve mutsuz insanlar, savaşın bunalımını üzerlerinden atamamıştır. Zaten Christopher Robin'in düş arkadaşlarını unutması tam olarak bunu gösterir bize. Ancak Christopher, savaşı yaşamış bir insan olmasaydı bile günlük hayatın
ve iş yaşamının tantanasıyla zaten 'büyümüş' olurdu.

Geçen ay vizyona girmiş olan Tag (Yakalandın) filminde defalarca tekrarlanan, 'Oyun oynamayı yaşlandığımız için bırakmıyoruz, oyun oynamayı bıraktığımızda yaşlanıyoruz.' sözünü hatırlatan bir film, Christopher Robin. Yetişkinlerin dünyasına kendimizi kaptırdığımızda içimizdeki çocuğu öldürdüğümüzü bir kez daha anımsatıyor bize film."

İsrail'in hedefindeki yeni ülke belli oldu! Eczanelere 5 litrelik etil alkol sınırlaması Balıkesir'de patlayıcı fabrikasında patlama! İçişleri Bakanı Yerlikaya Suriye'ye dönenlerin sayısını açıkladı Şifreli dil geliştirmişler! Özgür Özel CHP'yi siyasi çıkmaza sürüklüyor