Bienal nedir? Yeditepe Bienali nedir?

Dünyada eşi benzeri olmayan ilk bianel olan Yeditepe Bianeli nedir? soruları insanlar tarafından merak edilmeye başladı. Peki ya bianel nedir? Yeditepe Bienali'nin önemi nedir?

Klasik Türk Sanatları alanında dünyadaki ilk bienal olduğu belirtilen “Yeditepe Bienali” nedir? Uluslararası ve kişisel sergiler, seminerler, paneller, konferanslar, açık oturumlar, film gösterimleri, müzik dinletileri, iç ve dış mekan enstalasyon çalışmaları, atölye çalışmaları, geleneksel sanatların duayenlerini anma programları, tanıtıcı ve ziyaretlerin gerçekleşeceği Yeditepe Bianeli'nden detaylar..

Bienal nedir?

Bienal, Fransızca "her bir diğer yıl" anlamına gelen ve iki yılda bir düzenlenen etkinliklere verilen addır. Çoğunlukla kültürel veya sanatsal faaliyetler için kullanılan bir terimdir. En eski bienal 1895'ten beri düzenlenen Venedik Bienali'dir. Türkiye'de de 1987 yılından beri düzenlenen ve her iki senede bir tekrarlanan Uluslararası İstanbul Bienali bulunmaktadır. Çağdaş sanatın sergileme geleneği olan bienal kelimesi ilk olarak Venedik’te 1895 yılında kullanılmıştır ve ilk kullanımı plastik sanatlar üzerine olsa da zamanla uluslararası sergi etkinliği anlamı taşımaya başlamıştır.Sözlük anlamı olarak iki yılda bir yapılan etkinlik anlamına gelmektedir. Günümüzde bienaller, en geniş sanatsal etkinlikler olarak karşımıza çıkar ve dünyada küreselleşmeye bağlı olarak ekonomik anlamda bir değer unsuru olurken, kentlerin ben buradayım mesajının görkemli bir biçimde dünyaya sunulduğu ortamlar da olmaktadır. Bienal için birçok farklı tanım yapılmıştır. Genel olarak bu tanımlar öznel değerlendirmeler ile yapılırken, düzenlendiği bölgeye göre karakteristik tanımlamalara da sahip olmuşlardır. Documenta, bienal ismini içermeyen fakat bienal türünde yapılan, bienallerden farklı olarak beş yılda bir düzenlenen bir etkinliktir.

Bir bienalin pek çok farklı teması olabilir. Çünkü her bienal taşıdığı yerel karakterin yanında, bir önceki organizasyondan farklı temaya sahiptir. Her bir tema farklı birer renge benzetilirse, bienaller modern sanatın yıllar içerisindeki gökkuşağı olarak nitelendirilebilirler. Bu gökkuşağındaki her renk, değişim, farklılık, anlayış, zenginlik, düşünceler ve paylaşım gibi birçok kavramı sanatçıların gözüyle sanatseverler ile paylaşır. Dünyada birçok kentte düzenlenen bienaller amaçlarını tanımlarken değişime, farklılığa ve kültürel iletişime yer veren cümleler kullanmaktadır.Uluslararası organizasyonlar olan bienaller, iki yılda bir düzenlendikleri için bu süreyi kapsayan aralıksız bir hazırlık sürecine sahiptirler. Bu süreçleri yöneten kişilere küratör denilmektedir. Küratörler, eserleri ile sanata yön verebilecek fark yaratan genç sanatçıları seçme, sergilerin açılacağı mekanları ve bienalin temasını belirleme gibi görevlere sahiptirler. Küratörü kısaca bu süreci yöneten kişi olarak tanımlayabiliriz. Küratörler, belirlenen temayı kamuoyuna duyurmak için bir kavramsal çerçeve metni yayınlarlar.

Yeditepe Bienali nedir?

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Fatih Belediyesi ve Klasik Türk Sanatları Vakfı işbirliği ile düzenlenen ‘Yeditepe Bienali’ Tarihi Yarımada Fatih’te kapılarını aralıyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle açılışı gerçekleştirilecek ‘Yeditepe Bienali’ne 600’ün üzerinde sanatçı, 3 bine yakın eserle katılıyor. Yüzün üzerinde projenin olduğu bieanle 30’a yakın tarihi mekan ev sahipliği yapıyor. Gelenekli sanatlarımızın eşsiz eserleri, “bienal” başlığı olmaksızın, belirli bir mekâna hapsolmadan ve süresiz şekilde zaten yüzyıllardır bambaşka mekanlarda bambaşka formlarla boy gösterdi, gösteriyor. Kimi coğrafyalarda kıymetli sanat eserleri tüm dokunulmazlıklarıyla meraklılarına cam fanuslar ardından bakarken, İstanbul’da insanlar aynısından bir tane daha olmayan Rüstem Paşa’nın çini panolarına yaslanıp uyuyabiliyorlar.

Bu derece bir aşinalık, beraberinde görmezliği ve özensizliği getirse de her köşe başını ayrı bir sanat eserinin tuttuğu bu şehirde yaşayan insanların gözlerinin güzellikle hemhâl olduğu, kendisi farkında olsun ya da olmasın estetik algısının bu gördükleriyle yoğrulduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yeditepe Bienali, kadim sanatlarımızın disiplinli bir özgürlükle ulaştığı şahikayı, bu çağın sanatçılarının elinden çıkan gelenekli ve modern sanat eserlerini dünyanın “bienal” adını koyduğu tematik çoklu sergileme biçimi ile bir araya getirerek biraz daha yukarı taşıma hamlesidir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himâyesinde, Fatih Belediyesi ve Klasik Türk Sanatları Vakfı iş birliğinde, Türkiye’nin önemli kurum ve kuruluşlarının destekleri ile 31 Mart-15 Mayıs 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Yeditepe Bienali, içerik anlamında dünyada muadili olmayan bir projedir.

YEDİTEPE BİENALİ’NDE NELER VAR?

Yeditepe Bienali’nin “Çiçeğin Her Hâli”, “Kuş Misali”, “İstanbul’a Dair”, “Kusursuz Tekrar” ve “Mekândan Taşanlar” olmak üzere beş farklı alt teması var. Temaların içerikleri ise şöyle:

Çiçeğin Her Hâli

Bir güzelliği ifade ederken “çiçek gibi” tabirini pek sık kullanırız. Varlığın güzellik satırında geniş yer tutan çiçekler, sundukları sonsuz güzellik terkipleriyle insanları bu benzetmeye âdeta mecbur eder. Bu yüzden hem kendi gerçek varlıklarıyla hem de bu güzelliği daha da çoğaltma arzusundaki sanatkârların çizdikleri suretleriyle çiçekler, hayatımızın her yerindeler. Hem çiçek yetiştiriciliğinde hem de çiçek ressamlığı konusunda çok parlak devirler yaşanan medeniyetimizin gelenekli sanatlarında çiçek açmayan tek bir saha yok diyebiliriz. Kur’an-ı Kerim süslemelerinden, çinilere, divan sayfalarından cami içindeki sütunlara, muazzam abidelerden mezar taşlarına kadar her yer çiçekle bezenmiştir. Topkapı Sarayı’nın yemiş odasında üç yüz yıldır solmayan natüralist üslupta çizilen çiçekler ya da Karamemi’nin tılsımlı elinden çıkıp Muhibbî divanına kokusunu salan stilize çiçekler, şükûfenâmelerde tomurcuklanıp bilimsel bitki ressamlarının elinde boy verenler… Bu çağın sanatçılarının geçmişi ve geleneği koklayarak yaptıkları çiçekli eserler, çiçeğin her hâliyle, Yeditepe Bienali’nde.

Kuş Misali

İnsanın en çok öykündüğü, yerinde olmak istediği canlılardan: kuş. Kanadını kıskanırız, dillerini öğrenmenin yollarını ararız, kim ne der diye düşünmeden kuşlarla konuşuruz. Kendi kendine bir konuşma da değildir bu, karşılık alırız. Kuşları işe koşarız, sevgili diyarına selam söylemeye yahut teleğinde sakladığı sırrı sahibine ulaştırmaya gönderir sonra da sorarız “turnam kimden aldın sen bu avazı”. Yaşarken onlara köşkler yapar, öldüğümüzde su içsinler diye mezarımızda onlara da yer açarız. Kafdağı’nın ardında saklanan Anka da odur, gül dalında bağrını kanatan bülbül de, yanıp kül olan ve küllerinden yeniden doğan Kaknüs de, asla yere konmayan Hüma da ve tufandan sonra dünyada hâlâ hayat olduğunu ağzında bir “zeytin dalı” ile muştulayan da odur.İnsanın ve insanlığın dertlerine, dermanlarına, rüyalarına hâsılı insan başına gelen her şeye kuştan bir bakışla bakan bu çağın sanatçıları “insanoğlu kuş misali” diyerek Yeditepe Bienali’nde insan hâllerini kuşdili ile anlatacaklar.

İstanbul’a Dair

Fatih’in şehri, Sinan’ın atölyesi, Nedim’in bercestesi, Dede Efendi’nin şarkısı, Evliya Çelebi’nin defteri, Eyüp Sultan’ın namazgâhı, Abdulhamid Han’ın nazargâhı... İçinden deniz geçen, ulu rüyaların görüldüğü şehir: İstanbul. Görenin de görmeyenin de içinde yaşayanın yahut sadece gelip geçenin bile üzerine bir şey söylediği İstanbul’un, düne bugüne ve yarına dair anlattıkları, anlatacakları var.
İstanbul’un bugünün sanatkârlarının kulağına lodosu, poyrazı, göğünden âzâde şekilde renk değiştiren deniziyle ve daha neler neleriyle fısıldadığı her ne var ise, Yeditepe Bienali’nde.

Kusursuz Tekrar

“Her sayı, birin bir kere daha tekrarından ibarettir.” der Feridüddin Attâr. Güneş doğar, batar. Tekrar doğar, tekrar batar. Gözümüzü kırparız, tekrar kırparız ve tekrar. Ezan okunur, sonra tekrar okunur, sonra tekrar. Kendi içindeki satırların tekrar etmesi de ayrıca manidar. Tekrar eden ayetler, tekrar eden fiiller, tekrar eden notalar, tezhib, minyatür, hat, mimari içindeki tekrarlar... Yani ritim. Her tekrarda, aslında tekrar eden şeyin değil başka bir şeyin çoğaldığını gören, düz bir çizginin tekrar eden noktalardan ibaret olduğunu bilen, geometrik ritmin söylediği nakaratı duyan sanatkârlar, “tekrarında sanat var” dedikleri eserleriyle Yeditepe Bienali’nde.

Mekândan Taşanlar

Bir de şöyle tanımlayalım: İçi içine sığmadığı için kendi beden ve ruh coğrafyasından dışarı taşan kişiye sanatkâr, taşan o şeye ise sanat denir. Yunus Emre’nin “ya ben öleyim mi söylemeyince”si de bu kalemdendir. Sanatın kendisinin de tanımlı olduğu alana sığmadığı, “bunun burada ne işi var” dedirtecek yerlere sıçradığı olur bazen. Bu sıçrayışların oluşturduğu ve insanı, baktıkça “aslında yakışmış” ya da “neden olmasın” çizgisine getiren alışılmadık güzellikler hem sanata hem sanatçıya hem de gören gözlere nefeslenecek başka sahalar açar. İçi içine sığmayan sanatkârların, mekâna sığmayan eserleri Yeditepe Bienali’nde.

ULUSLARARASI SERGİLER:

Kadim sanatlarımızdan hat ve tezhip alanlarındaki uluslararası sergiler, farklı kültürlerden beslenen sanatçıların aynı sanat dalında geliştirdikleri değişik üsluplara dair bir seçki sunuyor. Bazen aynı temaya farklı bakışları, bazen de farklı temalara aynı bakışları görme imkânı veren uluslararası sergilerde sanatseverler, sanatın haritalarda çizilmiş bütün sınırları kaldırarak insanları anlam dünyasında nasıl birleştirdiğine şahitlik ediyor.

KİŞİSEL SERGİLER

Gelenekli sanatlarımızı bütün geçmişiyle sırtlayıp gelecekteki geleneği oluşturmak için yol alan sanatçılar, kendi eserleriyle, kendisi ve yetiştirdiği talebelerinin yahut kendiyle aynı türküyü söyleyen dostlarının eserleriyle Yeditepe Bienali’nin kişisel sergi kuşağını gökkuşağına çeviriyor. Minyatür, tezhib, kalemişi, ebru, çini, hat, seramik sanatlarına resim, heykel ve fotoğraf gibi dalların da eşlik ettiği 21 sergi, ziyaretçilerini Türk İlâm Eserleri Müzesi, Sirkeci Garı ve II. Bayezid Türk Hamam Kültürü Müzesi başta olmak üzere Suriçi’nin en güzel mekânlarında ağırlıyor.

KARMA SERGİLER

Gelenekli sanatlarımızın bu çağın sanatkârları elinde aldığı renklerin hemen hepsini bir arada görebileceğiniz, göz göze geldiğiniz her eserle sanat nedir, sanatçı kimdir sorularını zihninizde bir daha döndürebileceğiniz bir karma sergiler, Yeditepe Bienali’nde.

KOLEKSİYON SERGİLERİ:

Gelenekli sanatlarımızın nadide örneklerini toplayan koleksiyonerlerin zaman içinde biriktirdikleri eserlerin sanatseverlerle buluşacağı Koleksiyon Sergileri, dünya gözüyle bir daha görme fırsatı bulamayacağımız güzelliklerle dolu. Bu çağın sanatkârlarının elinden çıkan eserlerin sergilendiği Yeditepe Bienali’nde, geleneği oluşturan büyük ustaların şaheserleri de bu özel Koleksiyon Sergilerinde yerini alıyor.

CANLI PERFORMANSLAR:

Bizi etkileyen bir sanat eseri gördüğümüzde bazen sesli şekilde bazen de içimizden kendi kendimize sorarız: “Bunu nasıl yapmış acaba?”. Yeditepe Bienali içinde yer alan canlı performanslar bu sorunun cevabını gözlerinizle görebilmek için iyi bir fırsat. Sanatkârların atölye ortamlarını halka açık sergi alanlarına taşıyarak eseri yapan ile nasıl yapıldığını merak edenin tanışabileceği ve bir eserin oluşumuna canlı olarak tanıklık edebileceği güzel bir buluşma sağlayan bu programlar, Yeditepe Bienali’nin en “canlı” bölümlerinden.

ATÖLYE ÇALIŞMASI:

Sanatın lezzetini tatma anlamında tesiri yüksek bir etkileşim biçimi olan atölye çalışmalarıyla sanatı uzaktan seyreden ve belki de kendisinin asla yapamayacağını düşünen insanlar, sanatla hemhâl olma şansını yakalıyor. Ustaların rehberliğinde yapılacak çalışmalar sanatçıyla sanatseveri atölye ortamında bir araya getirerek birlikte sanat icra etme zevkini sunuyor.

ANMA PROGRAMI:

Ebruda üç kuşak: Babasından öğrendiği ebru sanatını ve inceliklerini ömrünün son deminde talebesine talim ettirerek bu sanatın devamı için tohum eken Merhum Hezârfen Edhem Efendi, hocası Hezarfen Edhem Efendi’den öğrendiği ebru formlarına çiçek ekleyerek ebru teknesine çiçek açtıran merhum Necmeddin Okyay, hocası Necmeddin Okyay’dan el alarak devraldığı çiçeklerin sayısını arttıran merhum Mustafa Düzgünman. Ebru ve hat başta olmak üzere pek çok alanda eserler veren ve insan yetiştiren her biri birbirinden değerli üç büyük usta, Yeditepe Bienali’nde rahmetle ve minnetle anılıyor.

GELECEKTE GELENEK SEMPOZYUMU:

Bir tür laboratuvar ortamı oluşturarak klasik sanatlardaki biçim ve biçem farklılıklarının gözlendiği Yeditepe Bienali’nin amaçlarından biri de geleneğin geleceğe taşınması, bunun nasıl-ne şekilde yapılacağı ve geleneğe eklemlenecek yeniliklerin olup olamayacağına dair fikir alışverişi yapılmasıdır. Yeditepe Bienali kapsamında düzenlenen “Gelecekte Gelenek” başlıklı sempozyum, gelenekli sanatlara dair sorulan ama cevaplanamayan ya da hiç sorulamayan soruları sormak, meseleler üzerine farklı fikirleri masaya yatırmak açısından önemli bir adım.
Sempozyum, dünden bugüne, bugünden de yarına taşınacak olan sanat birikimimizin geleceğine dair meselelerin konuşulduğu bir alan oluşturuyor. “nereden nereye” sorusunu merkeze alan sempozyum, duayen isimlerin katkılarıyla birçok oturuma ev sahipliği yaparak hem geleneği hem de geleceği kuşatmak istiyor.

Sempozyum Konu Başlıkları:

• Ehl-i Hiref Teşkilatı
• Geleneksel Sanatlar Eğitimi
• Geleneksel Sanatlar Felsefesi
• Sanat Yönetimi ve Ortamı: Hâmîler, Sanatkârlar, Müşteriler, Koleksiyonerler, Galeriler, Kurumlar
• Geleneksel Sanatlarda Yenilik Anlayışı
• Sanatta Sunum ve Paylaşım: Sergiler, Çalıştaylar, Sempozyumlar, Müzeler, Bienaller, Medya
Sempozyum Başvurusu : www.yeditepebienali.com
Tebliğ özeti ile başvuru için : sempozyum@yeditepebienali.com
Tebliğ özetleri son gönderim tarihi : 13 Nisan 2018
Tebliğ kabul ilanı tarihi : 18 Nisan 2018

YEDİTEPE BİENALİ AÇILIŞ TAKVİMİ

BÜYÜK AÇILIŞ TÖRENİ

31 Mart 2018 Saat 12:00’de Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Ayasofya’da yapılacaktır.

İsrail'in hedefindeki yeni ülke belli oldu! Balıkesir'de patlayıcı fabrikasında patlama! Eczanelere 5 litrelik etil alkol sınırlaması İçişleri Bakanı Yerlikaya Suriye'ye dönenlerin sayısını açıkladı Özgür Özel CHP'yi siyasi çıkmaza sürüklüyor Şifreli dil geliştirmişler!