THY’nin Semerkand seferleri başladı

Türk Hava Yolları’nın (THY) Özbekistan’ın Semerkand şehrine uçuşları başladı.

UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” listesine eklenerek koruma altına alınan Semerkand, Türk Hava Yolları’nın (THY) 302'nci noktası olarak uçuş ağına eklendi. Türk Hava Yolları’nın Özbekistan’ın güneybatısında binlerce yıl göz alıcı bir İpek Yolu kenti ve Türklerin ata yurdu olarak bilinen Semertkant, THY’nin Özbekistan’ın başkenti Taşkent’ten sonra ülkede sefer yaptığı 2'nci nokta oldu. 

“Timur Han’ın efsane başkenti Semerkand” 

Dünyanın en eski şehirleri arasında sayılan Özbekistan'ın Semerkand şehrinde Orta Asya Türk mimarisinin ender örneğini yansıtan birçok eser yer almaktadır. Semerkand’ta ayrıca Ubeydullah’ı Ahrar Hazretleri ve İmam Maturi’di hazretleri meftundur. 

Dünyanın en büyük hükümdarlarından Timur Han’ın efsane başkenti ve Özbekistan’ın büyülü şehirlerinden biri olan Semerkand, birçok anıt binaya ev sahipliği yapıyor. 14 ve 15. yüzyıllarda en görkemli zamanlarını yaşamış şehre, iki imparatorun büyük etkisi olmuş: Cengiz Han yerle bir ederken; Timur, çağının en görkemli şehrini inşa etmiş. 

Semerkand, Timur Han için tam bir tutkuydu. Tüm şehri oldukça yüksek, nakış gibi işlenmiş, görkemli binalarla dolduran Timur, bunun sebebini soranlara, “Askeri gücüme inanmayanlar, şehirlerimdeki görkemi görsün ve ona göre davransın” derdi. Timur Han’ın en büyük özelliği, fethettiği şehirlerde ne kadar bilim adamı ve sanatçı varsa başkentine getirmekti. 

Buhara ve Hiva gibi medreseler şehri olan Semerkand’ta, Registan Meydanı şehrin kalbi ve ana meydanıdır. Ortaçağda bazı hükümdarlar tarafından kurulan ve dünyada benzeri bulunmayan Registan Külliyesi, yüzyıllar boyunca çeşitli hükümdarlarca başkent olarak kullanılan Semerkand'ın gözbebeği olmuştur. Registan Meydanı, Orta Asya Türk mimarisinin ender örneğini oluşturur. Kuruluşundan asırlar sonra bile görkemini koruyan meydanda, Uluğ Bey Medresesi, Şir-Dor (Aslanlı) Medresesi ve Tillakari (Altın İşlemeli) Medrese bulunur. 

Kelime anlamı "kumluk yer" olan meydan, dünya halkları tarafından "Orta Asya'nın incisi" olarak adlandırılır. Timur döneminde çarşılar ile dolu bir yer olan Registan Meydanı, torunu büyük bilim adamı Uluğ Bey imparator olunca, bu çarşıları yıktırarak, yerine kendi adını taşıyan dünyanın en büyük medresesini yaptırmıştır. Ardından da 200 yıl sonra karşısına aynı büyüklükte ve görkemde Şir-Dor, halk arasındaki adıyla Aslanlı Medrese ve yanına da Tellakari Medresesi yapılmış. Böylece üç büyük medresenin oluşturduğu muhteşem bir bilim meydanı ortaya çıkmış. 

Şir-Dor (Aslanlı) Medrese 

Uluğ Bey Medresesi'nin tam karşısında simetrik olarak yaptırılan, sıra dışı dış duvar süslemelerine sahip Aslanlı Medrese’de, aslanların ceylan avı resmedilmiş. Üzerlerinde duran güneş ise Zerdüştlüğün etkisinin göstergesidir. 32 metrelik yüksek minareye sahip medresenin duvarları yine Kufi yazılarla süslenmiştir. Giriş kısmının üst tarafına Semerkand şehrinin sembolü olan iki aslanın ceylan avları resminin çizildiği Şir-Dor Medresesi'nin duvarlarına Kur'an-ı Kerim'den ayetler ve sureler yazılmıştır. 

“Tillakari (Altın İşlemeli) Medrese” 

Tillakari Medresesi, dış görünümüyle diğer iki medreseye benzemekle beraber içyapısı itibarıyla belirgin bir farklılık gösterir. İç bezeme süslemelerinde saf altın kullanıldığı için Tillakari (Altın İşlemeli) Medrese olarak adlandırılmıştır. 

Medrese olarak yapılmasına karşı esasen cami olarak kullanılan Tillakari, 17. yüzyılda Semerkand'ın en büyük camisi olmuş, 19. yüzyıla kadar cami ve medrese olarak kullanılmıştır. 20. yüzyılın başından itibaren ise tarihi eser olarak korumaya alınmıştır. 

“Uluğ Bey Medresesi” 

Meydanın solunda bulunan Uluğ Bey Medresesi, Uluğ Bey’in astronomiye olan tutkusuna ithafen yıldızlarla bezeli. Ayrıca geometrik desenler de bulunuyor. Bu kapıyı bizzat kendisinin tasarladığı rivayet edilir. 

Sovyet döneminde de meydan önemli bir buluşma yeri olarak kullanıldı. Kızıl Ordu Semerkand’ı ele geçirirken, bombardımandan Registan da etkilendi. Ancak Sovyetler Semerkand’taki tarihi binaları hemen restore etti. Özellikle Registan’a çok önem verdiler. 

“Gur Amir: Amir’in Türbesi” 

14. yy. Timur döneminin tipik mimari özelliklerini taşıyan türbe, karşılıklı simetrik olarak yapılmış iki minare ve ortalarında bulunan kubbeden oluşur. 

Majolika çinileriyle süslü minarelerin üzerinde ise; kufi yazıyla yazılmış, ‘Allah’ ve ‘Hu Allah’ (Allah tektir) yazıları yer alır. Bu gösterişli türbenin girişinde ise kör bir Taç Kapı bulunmaktadır. Mavinin ve yeşilin bin bir tonuyla işlenmiş bu kapı, türbenin en süslü kısmıdır. İçi altın varaklarla bezeli türbenin en önemli özelliği, Timur Han'ın burada hocaları, danışmanları, oğulları ve torunlarıyla gömülü olmasıdır. Timur Han’ın hocalarıyla birlikte gömülmesi, bilime verdiği önemin en önemli göstergesi olarak kabul edilmiştir. 

Uluğ Bey Rasathanesi 

Uluğ Bey tarafından 1421’de yaptırılan ve eşsiz büyüklükteki rasathane, Semerkand’ın bilimde ulaştığı en yüksek noktayı temsil eder. Günümüzde sadece kalıntıları bulunan bu rasathane Semerkand’tan 3 km uzaklıkta bir tepeye kurulmuş ve tahminen 3-4 katlıydı ve yüksekliği yaklaşık 35-40 metreydi. 

“Bibi Hanım Camii” 

Semerkand’ın bir diğer anıt binası ise Timur Han'ın aslen Çinli bir prenses olan, eşi Bibi Hanım adına yaptırdığı camidir. Timur’un, ünlü Hindistan seferine çıkmadan önce başlattığı caminin yapımı sefer dönüşü (1398) tamamlanmıştır. 100 fil, 13 bin işçi, 200 sanatkâr çalışmıştır. Caminin 3 kemerli anıtsal kapısı, Majolika çinileriyle süslü ve Kufi yazılarla doludur. 

Caminin avlusunda Hz. Osman’ın ceylan derisine yazdırdığı, dünyanın en eski iki Kuran-ı Kerim’inden biri (diğeri İstanbul’da) için yapılmış ise çok önemli bir mermer rahle bulunur. Timur Han'ın İran seferinden getirdiği ve önemli günlerde bu rahleye konularak okunan Kur’an başkent Taşkent’te sergilenir. 

Bibi Hanım Camii’nin hemen karşısında ise Şah Zinde Mezarlığı ve Hz. Hızır Camii bulunmaktadır. Mezarlıkta Timur Han’ın kızları, eşleri, hocaları, generalleri ve önemli şeyhlerinin mezarları bulunur. 

“İmam-ı Maturidi Hz. Türbesi” 

Ehl-i sünnetin iki itikad imamından birincisi olan İmam-ı Maturidi Semerkand’ta doğmuş, yine orada vefat etmiştir. İmam-ı Maturidi, İmam-ı a'zam Ebu Hanife'nin naklen bildirdiği ve yazdığı Ehl-i sünnet itikadının, kelam bilgilerini, ondan nakledenler vasıtasıyla kitaplara geçirmiş, izah ve ispat etmiştir. Kelam ilminde, akaidde müctehid olan imam-ı Maturidi, kelam ve fıkıh ilmini Ebu Nasr İyad'dan öğrendi. İlimde çok iyi yetişen imam-ı Matüridi, çeşitli kitaplar yazmak ve talebe yetiştirmek suretiyle Ehl-i sünnet itikadını yaymıştır. İmam-ı A'zam hazretlerinden gelen itikad bilgilerini nakleden İmam-ı Maturidi'den sonra, talebeleri ve talebelerinin talebeleri bu hususta binlerce kitap yazarak, Peygamber efendimizin gösterdiği doğru yol olan Ehl-i sünnet itikadını yaymışlardır. İmam-ı Maturidi'nin yaşadığı devir, Abbasi Devleti'nin zayıflamaya başladığı ve yeni İslam devletlerinin kurulduğu, çeşitli siyasi güçler ve itikadi fırkalar arasında mücadelenin arttığı bir zamana rastlar. 

“Ubeydullah-i Ahrar Hz. Türbesi” 

Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri, Türkistan'ın büyük velilerindendir. Silsile-i aliyyenin on sekizincisidir. İslama büyük hizmetleri olan Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri bir çok talebe yetiştirmiştir. Kabri vefat ettiği Semerkand’a bulunur. 

İsrail'in hedefindeki yeni ülke belli oldu! Balıkesir'de patlayıcı fabrikasında patlama! Eczanelere 5 litrelik etil alkol sınırlaması İçişleri Bakanı Yerlikaya Suriye'ye dönenlerin sayısını açıkladı Şifreli dil geliştirmişler! Özgür Özel CHP'yi siyasi çıkmaza sürüklüyor