Binali Yıldırım: Seçimin patronu Yüksek Seçim Kurulu'dur
Cumhur İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım açıklamalarda bulundu. Yıldırım, "Birçok ilde olduğu gibi İstanbul'da da itiraz süreci devam ediyor. Seçimin patronu YSK'dır. Seçimin sahibi ne Ekrem İmamoğlu ne de Binali Yıldırım'dır." dedi.
Cumhur İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, basın toplantısında konuştu.
Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Seçimin patronu YSK'dır"
- Çok açık ki, seçim bitmiştir itiraz etme devam etmektedir. Bugün olan bir şey değil. Bugüne kadar birçok yerde olmuştur. Birçok ilde olduğu gibi İstanbul'da da itiraz süreci devam ediyor. Seçimin patronu YSK'dır. Seçimin sahibi ne Ekrem İmamoğlu ne de Binali Yıldırım'dır.
"Sayın İmamoğlu elinde mazbatan var mı?"
- Ben ilk gün açık bir şekilde söyledim, mazbata kime verilirse başkan odur. Şimdi soruyorum, Sayın İmamoğlu elinde mazbatan var mı? Sağa sola gitmenin, yazı yazmanın ne anlamı var? Bu karar YSK tarafından açıklanacaktır. Bu herkese zarar verir, adayın kendisine zarar verir. İstanbul gibi bir kentte herkesin sorumlu davranması ve teenni içinde hareket etmesi gerekir. Bir sabırsızlık hali vardır. Bir an önce mazbatamı verin. Sanki benim iki katım oy almış, seçimi kazanmış da, sanki biz üç beş gün zaman kazanmak için pozisyon alıyoruz. Bunu şiddetle kınıyorum. İstanbul halkının bize oy versin, vermesin her oyun doğru yere gittiğini tespit etmek benim vicdan ve namus borcudur. Sonuç ne olursa olsun, ben kimin kazandığına bakmıyorum. Verilen oyun zayi olmaması için sorumluluk taşıyorum. Böyle bir görevim var. Oyun yerini bulduğundan emin olmamız lazım. Bu gerçeği sayın Ekrem İmamoğlu'nun görmesini ve bu sorumluluk içerisinde hareket etmesini İstanbullu bekliyor.
"Sokağı hareketlendireceğiz imasından vazgeçin"
- İmamoğlu ilk gün 'En güvendiğim yer YSK'dır' demiştir. Madem güveniyorsan, onun kararını bekleyip, YSK'nın mazbatayı vermesini bekleyeceksin. Sokağı hareketlendireceğiz iması yapmaktan vazgeçin. Kendisinden daha tecrübeli siyasetçi ve devlet adamı olarak kendisine önerim budur. Şu aşamada başka yollara başvurmak fevkalade rahatsız edicidir, bunun ülkemize hiçbir yararı yoktur. CHP'ye de yararı yoktur.
"CHP de aynı şeyi yapmaktadır"
- Partimizin yetkili kurulları adayın, partimizin haklarını korumak için gayet tabii sonuna kadar kullanacaklardır. Kaldı ki CHP de aynı şeyi yapmaktadır. Onlar da itiraz ediyorlar. Demek ki bu süreç sadece AK Parti'yi değil aynı zamanda CHP'yi bağlıyor. Bir kafa karışıklığıdır gidiyor karşı tarafta. Allah sonunu hayretsin diyorum.
İmamoğlu'nun Anıtkabir'i ziyareti
- Gidip Atatürk'ü tabii ki Anıtkabir'i herkes ziyaret edebilir. Ama Anıtkabir'deki deftere 'İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı' diye yazmak akla ziyan bir şeydir. Eğer hakkınsa zaten bu ünvanı alacaksın. İstediğin yere git, istersen meydana çık Sultanahmet'e 'Ben belediye başkanı oldum' diye bağır, sana kim ne diyecek? Yapılan işler talip olduğun yerin ağırlığıyla bağdaşmamaktadır. Binde 2 oydan bahsediyoruz. 8,5 milyon oyda binde 2'den bahsediyoruz. Ben bunun ne anlama geldiğini İstanbullular'ın ferasetine bırakıyorum.
AK Parti'nin teşekkür pankartları
- Bugün de CHP'nin pankartlarını gördüm ben. Seçim geçti. Seçimden sonra İstanbullulara teşekkür etmenin anlaşılmayacak nesi var? Şimdi kusura bakmayın 181 meclis üyesi kazanmışız ittifak olarak karşı taraf 130 kazanmış. Ezici çoğunluğumuz var. 25 ilçe kazanmışız, diğer ittifak 14 ilçe kazanmış. Bunun için teşekkür etmeyeceğiz de üzgünüz mü yazacağız, ne demek anlamadım.