45. yılında Kızıldere Olayı

27 Mart 1972'de Mahir Çayan ve arkadaşları, NATO üssünde çalışan üç teknisyeni Tokat'ın Niksar ilçesindeki Kızıldere köyüne kaçırdı. Tam üç gün sonra askerler bulundukları yeri kuşattı. Çıkan çatışma sonucunda kaçırılan 3 asker ile Mahir Çayan ve 10 arkadaşı hayatını kaybetti. Olaydan sağ olarak kurtulan tek kişi Ertuğrul Kürkçü idi.

45. yılında Kızıldere Olayı
Son Güncelleme: 9 Haziran 2021 Çarşamba 18:24
30 Mart 2017 Perşembe 02:12

Şakiler ve anarşistler diye bahsediliyordu onlardan 31 Mart gazetelerinin manşetlerinde. 'Anarşistler' üç İngiliz askerini öldürmüşlerdi. Kendileri de hayatlarını kaybetmişti 'dönmeye değil ölmeye geldik' dedikleri Kızıldere’de.

THKP- C kurucularından olan 26 yaşındaki Mahir Çayan ve 10 arkadaşı 27 Mart 1972’de Ünye’deki NATO üssünde görevli 3 yabancı askeri kaçırmışlardı. Sebebi Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamını önlemekti. Zira, 12 Mart Muhtırası’ndan tam 3 gün sonra yakalanan Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in de aralarında bulunduğu 18 kişinin idamına 9 Ekim 1971’de gerçekleşen duruşmada karar kılınmıştı.

45. yılında Kızıldere Olayı

Kararı önlemek için 27 Mart’ta Ünye’deki NATO üssünde çalışan Gordon Banner ve Charles Turner adlı iki İngiliz radar teknisyeniyle birlikte John Law adlı Kanadalı bir teknisyen kaçırıldı. Kaçıranlar THKP-C kurucularından Mahir Çayan, Dev- Genç Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, Dev- Genç MYK üyesi Hüdai Arıkan, THKO üyesi Cihan Alptekin, Fatsalı Nihat Yılmaz, öğretmen Ertan Saruhan ve Ünyeli Ahmet Atasoy idi. 

Kaçırılan askerler Tokat’ın Kızıldere köyüne götürülüyordu. Onları Dev- Genç Genel Sekreteri Sinan Kazım Özüdoğru, Ankara Üniversitesi SBF Öğrenci Derneği Yöneticisi Sabahattin Kurt, THKO üyesi Ömer Ayna ve Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü’nün kurucusu olarak aranan Üsteğmen Saffet Alp karşılayacaktı. Öyle de oldu. Grup, köyün muhtarının evine mevzilendi. 

Çayan ve arkadaşlarının mevzilendiği evin görüntüleri

video

ÜÇ TALEPLERİ VARDI

Mahir Çayan ve arkadaşlarının üç talebi vardı:

1) İnfazlar derhal durdurulacak,

2) Hiçbir yurtsever ve devrimci asılmayacaktır.

3) En çok kırk sekiz saat içerisinde bu konuda Türkiye radyolarından infazların durdurulduğu hakkında yayın yapılması şarttır.

45. yılında Kızıldere Olayı

Ancak talepleri karşılanmadı. Askerler 30 Mart’ta konuşlandıkları evin etrafını sardılar. Operasyon, Tümgeneral Tevfik Türün tarafından yönetildi. Megafonla yapılan "Teslim olun" çağrılarına karşılık Mahir Çayan çatıya çıkıp şöyle dedi:

“Sıradan askerleri çekin üst düzeyler gelsin. Biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik.”

Öyle de oldu. Çıkan çatışmada yalnızca Ertuğrul Kürkçü, samanlığa saklanarak kurtuldu. Babasının onun cesedinin diğer ölen gençlerin arasında olmadığını söylemesi üzerine Kızıldere'ye geri dönen askerler tarafından yakalandı. Kızıldere olayı, kaçırılan üç teknisyen ve eylemi gerçekleştiren on gencin ölümüyle sonuçlandı.

BAŞBAKAN NİHAT ERİM’İN GÜNLÜĞÜNDE KIZILDERE OLAYI

31 Mart 1972

Dün sabah MİT müsteşarı ve İçişleri bakanı telefon ettiler. İngilizleri kaçıranlar Niksar’ın Kızıldere köyünde muhtarın evinde imişler. Jandarma köyü çevirmiş, İngilizlerin diri kurtarılması için pazarlık yapılıyormuş. Ben de talimat verdim, “Diri kurtarmak için her gayret gösterilsin” diye. İçişleri bakanı Ünye’de anarşistlerle işbirliği yapan Avukat Sadi Şener’i yanına alıp olay yerine gidiyor. Avukat “Ben onları teslim olmaya razı ederim” demiş.

Öğleye kadar teslim olmamışlar. Ateş etmişler. Öğleden sonra Tağmaç telefon etti. Jandarma Genel Komutanı, “Geceye bırakmak tehlikelidir” diyormuş. Tünel kazıp kaçabilirler. İçlerinde askeri üniformalılar da var. Gece evden çıkıp askeri şaşırtılabilir, aralarına karışabilirler” diyormuş. “Onlar olay yerinde durumun gereğini daha iyi takdir ederler” dedim.
Akşam saat 18’de Tağmaç telefon etti. Hepsi ölü olarak ele geçmiş. Saat 16.30’da nasihatin etkisi olmadığını ve devamlı bomba ve silah attıklarını görünce, jandarma da ateş açmış. Eve sokulup girmişler, İngilizleri ölü bulmuşlar, ötekilerden sağ kalanları öldürmüşler.

Gece A. İ. Göğüş telefon etti. Sıkıyönetim resmi tebliğ dışında haber ve resim yayınını yasak etmiş. Tağmaç’ı buldum. “Resim yasağı doğru değil. Gerçeğin gizlendiği sanılır” dedim. Soruşturdu, yanlışlık olmuş. Resim yayınlanacak.
Bu sabah Bakanlar Kurulu’nu topladım. İçişleri bakanı dönmüştü. İzahat verdirdim. Öğleden sonra da Millet Meclisi’nde izahat verdi. Grup sözcüleri de konuştu. Güvenlik kuvvetlerini tebrik ettiler. 

Günlükler, Nihat Erim, 1925-1979, II. Cilt, Yapı Kredi Yayınları, 2005. 

HAZIRLAYAN: Damla ÜNSEVER

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar