6 Mayıs 1972 günü Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) lideri Deniz Gezmiş ve arkadaşları Yusuf Aslan ile Hüseyin İnan'ın idamı infaz edildi. Deniz ve Yusuf 25, Hüseyin ise 23 yaşındaydı.
Babaları Cemil Gezmiş, Beşir Aslan ve Hıdır İnan 3 aya yakın süren davalarını yakından takip etmişler, oğullarının infazına engel olmak için Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Başbakan Nihat Erim ve CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye mektup yollamışlardı. Öte yandan TBMM’ye de dilekçeler ve mektuplarla başvurmuşlardı.
26 sanıklı THKO-1 davası 16 Temmuz 1971'de Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi'nde başladı, iki ay 23 gün sonra 18 kişinin idam kararı çıktı. 6 Mayıs 1972 sabahıysa Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın infazı gerçekleştirildi.
İDAMA GİDEN YOL
Gezmiş, İnan ve Aslan diğer 15 arkadaşıyla birlikte ‘anayasal düzeni bozmak’ suçundan Türk Ceza Kanunu’nun 146. Maddesi ile yargılanıyorlardı.
Anayasal düzeni bozmalarına sebep olan suçlarsa; 29 Aralık 1970'de Dev Genç üyelerinden İlker Mansuroğlu'nun öldürülmesi üzerine Kavaklıdere Polis Noktası'nın kurşunlanması, 11 Ocak 1971'de Türkiye İş Bankası Ankara Emek Şubesi soygunu ve ABD askeri tesislerinden, önce bir ABD'li, sonra dört ABD'li er ve çavuşun kaçırılmasıydı.
DENİZ GEZMİŞ'İN SİYASİ HAYATI
Deniz Gezmiş ilk eyleme lise yıllarında katıldı. Beden eğitimi öğretmeni FB’li eski futbolcu Boncuk Ömer bir öğrencisine sarkıntılık etmekle suçlanıyordu. Bu iddia Hürriyet gazetesinde yayınlandıktan sonra Deniz'in de içlerinde bulunduğu bir grup öğrenci öğretmenlerine iftira atıldığını belirterek protesto etmek için Hürriyet gazetesine yürüdüler.
1964’te 17 yaşındayken Türkiye İşçi Partisi’nde (TİP) aktif olarak görev almaya başladı. Daha sonraysa TİP’in Üsküdar şubesine üye oldu. 1966’da liseyi bitirdiğinde babası onun Fen Fakültesi'ne gitmesini istemişti. Önce İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fen Fakültesi’ne Deniz daha sonra Hukuk Fakültesi'ne geçiş yaptı.
15 - 31 Ağustos 1966 tarihleri arasında Ankara'dan İstanbul'a yürüyen Çorum Belediyesi temizlik işçilerini destekleyerek ilk defa gözaltına alındı. 19 yaşındaydı ve gözaltına alındığı için ilk defa gazeteye çıkmıştı.
ÜNİVERSİTE DÖNEMİNDE SİYASİ HAYATI
7 Kasım 1966'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi. Ardından 19 Ocak 1967'de Türkiye Millî Talebe Federasyonu (TMTF) binasının yedd-i emine verilmesi sırasında çıkan olaylarda gözaltına alınıp mahkemeye çıkarıldı. Çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldı.
22 Kasım 1967’de Kıbrıs olaylarında Taksim’de ABD bayrağı yakan üç kişiden biriydi. Sonrasındaysa Uluslararası İktisadi ve Ticari İlimler Öğrencileri Komitesi’nin (AIESEC) İÜ’deki 20. Kongresi'ne katılacak Süleyman Demirel'i protesto etmek için gitmişlerdi. Ancak Demirel gelmemiş, sadece mesaj yollamıştı.
O gün Deniz Gezmiş ve arkadaşları gözaltına alındı ve çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Deniz ilk defa cezaevine girmişti.
30 Ocak 1968'de üniversitedeki arkadaşlarıyla birlikte Devrimci Hukukçular Örgütü'nü kurdu.
7 Mart 1968'de İÜ Fen Fakültesi konferans salonunda düzenlenen toplantıda konuşma yapan Devlet Bakanı Seyfi Öztürk'ü protesto ettiği için tutuklandı. 2 Mayıs tarihinde serbest bırakıldı.
6. FİLO PROTESTOSU
Amerikan 6. Filosu 15 Temmuz'da İstanbul'a geldi. Deniz, Hüseyin ve arkadaşları 6. Filo'nun İstanbul'a gelmesine karşı protestodalardı.
6. filonun gelişinden iki gece sonra, İTÜ Öğrenci Yurdu polislerce basıldı ve Vedat Demircioğlu pencereden aşağı atıldı.
Demircioğlu komadaydı, arkadaşları ise Dolmabahçe’de ABD filosu askerlerini denize atıyorlardı.
24 Temmuz’da Vedat Demircioğlu vefat etti. Gezmiş bu olaydan sonra bir kere daha tutuklandı. Bir ay cezaevinde kaldı.
MUSTAFA KEMAL YÜRÜYÜŞÜ
Cezaevinden çıktıktan sonra arkadaşı Cihan Alptekin ile birlikte Devrimci Öğrenci Birliği’ni (DÖB) kurdu. DÖB’ün ilk işiyse Samsun’dan Ankara’ya “Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü” oldu.
Kasım sonunda ABD Büyükelçisi Robert Komer Ankara'ya atandı. Vietnam’da görev yapmış eski bir CIA ajanı olan Komer protestolarla karşılandı. Komerin arabası ODTİ'de yakıldı. Deniz Gezmiş bu eylemden sonra tekrar tutuklandı.
İstanbul Üniversitesi'nde karşıt görüşlülerle çıkan kavga sonrası 16 Mart 1969'da tekrar tutuklandı, 3 Nisan'a kadar hapis yattı.
Ardından 31 Mayıs 1969'da İÜ Hukuk Fakültesi öğrencilerinin, reform tasarısının gerçekleşmemesine ilişkin protestoya öncülük etti.
FİLİSTİN'E GİDİŞİ VE SONRASI
Haziran'da Filistin'e giden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan Eylül'e kadar buradaki gerilla kamplarında kalarak Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) askeri kanadı El Fetih’in kamplarında eğitim aldı. Öyle ki bir gerilla kimlikleri bile vardı.
Deniz Gezmiş, Türkiye’ye döndüğünde geçmişte rektörlüğü işgal edenler arasında yer aldığı için okulla ilişiğinin kesildiğini ve hakkında arama kararı başlatıldığını öğrendi. Yusuf ile Hüseyin'in de hakkında yakalama kararı vardı.
Deniz, 23 Eylül 1969'da fakültedeyken yakalandı, 25 Kasım'da serbest bırakıldı.
Yıldız Devlet ve Mühendislik Akademisi'nde Battal Mehetoğlu'nun öldürülmesinin ardından okulda yapılan aramada ele geçirilen dürbünlü bir tüfeğin Gezmiş'e ait olduğu öne sürülünce hakkında yeniden tutuklama kararı alındı.
20 Aralık 1969'da yakalanan Gezmiş, kendisiyle birlikte tutuklanan Cihan Alptekin'le birlikte 18 Eylül 1970'e kadar tutuklu kaldı. Hapisten çıktığı sıra askere çağrıldı ama gitmedi. O dönemde Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nu (THKO) kurdular.
İLK SİLAHLI EYLEM
Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO), 1960’ların ikinci yarısında Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Sinan Cemgil, Alparslan Özdoğan, Taylan Özgür ve Cihan Alptekin tarafından kuruldu.
THKO’nun ilk silahlı eylemi 29 Aralık 1970’teydi. Üç gün önce Ankara’da üç arkadaşları vurulmuş, biri öldürülmüştü. Bu nedenle ABD Elçiliği’nin önünde eylem yaptılar, eylemde iki polis yaralandı.
İŞ BANKASI SOYGUNU
11 Ocak 1971’de Deniz, Yusuf, Hüseyin, Sinan ve Alpaslan İş Bankası’nın Emek şubesini soyma girişiminde bulundular.
Cemil Gezmiş oğluna hitaben yazdığı ve Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan mektubunda şöyle diyordu:
Eğer sen bu suçun failiysen bulunduğun yerde adaletin hükmünü beklemeden kendini cezalandır. Eğer suçsuz isen çık, adalete teslim ol. Korkma, memlekette yargıçlar da var.
Oğlu Deniz ise babasına verdiği cevapta şu ifadelere yer vermişti:
Baba, biz Türkiye'nin ikinci kurtuluş savaşçılarıyız. Elbette ki hapse atılacağız, kurşunlanacağız da... Tıpkı birinci Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi... Ama bu toprakları yabancılara bırakmayacağız. Ve bir gün mutlaka yeneceğiz onları...
Ya vatan ya ölüm!
ABD ASKERLERİNİN KAÇIRILMASI
Şubat’ta Gezmiş ve arkadaşları Balgat’taki Amerikan Üssü’nden silah kaçırabilmek için bir subayı kaçırıp deponun yerini öğrenip, subayı serbest bıraktılar.
4 Mart 1971 günü ise dört Amerikalı askeri kaçırdılar. 400 bin dolar fidye ve tutuklu devrimcilerin serbest bırakılmasını talep ediyorlardı. Taleplerinin yerine getirilmesi içinse 36 saat süre tanıdılar.
O gün Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını bulabilmek için Ankara’da 30.000 asker ve polis görevlendirildi. ODTÜ kuşatıldı.
ODTÜ’de 5 Mart’ta çıkan çatışmalarda 3 kişi ölürken 26 kişi de yaralandı. Üniversite süresiz olarak kapatılmış, 200 öğrenciyse gözaltına alınmıştı.
Talepleri gerçekleşmemiş, 3 gün sonra ABD’li askerleri serbest bırakmışlardı.
YAKALANDILAR
12 Mart askeri darbesinden 3 gün sonra Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Tayfur Cinemre ve Sinan Cemgil iki motosikletle yola çıktılar.
Daha sonra Deniz ile Yusuf arkadaşlarından ayrıldı. Kırıkkale, Yozgat, Sivas üzerinden Malatya’ya geçeceklerdi.
Sivas yolunda polis bekliyordu. Bu nedenle Şarkışla yoluna girdiler. Benzinlerinin bitmesi üzerine yakalandılar. Yusuf vurulmuş, Deniz ise 66 günün ardından Gemerek’te yakalanmıştı. Onlardan birkaç gün sonra da Hüseyin yakalandı.
DAVA SÜRECİ
26 sanıklı THKO-1 davası 16 Temmuz 1971'de Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi'nde başladı.
Askeri Yargıtay, Genel Kurmay Başkanlığı'na bir yazı yazarak sanıklara "anayasal düzeni bozmak" suçundan dönemin ceza yasasının 146. maddesi gereğince idam cezası uygulanması gerektiğini bildirdi, sıkıyönetim komutanlıklarına ve askeri savcılıklara bu yolda emir verilmesini istedi.
27 Eylül’de savunmalara geçildi. 26 sanığın savunması, 11 avukat tarafından 15 günde yapıldı. Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No’lu Mahkemesi, Deniz Gezmiş ve 17 arkadaşını 9 Ekim 1971’de idama mahkûm etti.
Son karar ise 10 Ocak 1972’de verildi. İdamına hükmedilen 18 gençten 15’inin kararı bozuldu.
İdamların infazı için meclisin onayı gerekiyordu. 6 Mart 1972 günü Meclis Adalet Komisyonu’nda 1’e karşı 13 oyla Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in idamları kabul edildi. Dört gün sonra Meclis Genel Kurulu’nda oylama yapıldı. Neredeyse 10 saat süren tartışma sonucunda 53 ret, 6 çekimser ve 238 kabul oyu çıktı.
16 Mart’ta idamlar Cumhuriyet Senatosu’na geldiğinde bir oylama daha yapıldı. Oylama, 105 kabul ve 36 ret kararıyla sonuçlandı.
İsmet İnönü, idam kararı Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra infazın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Nisan’da Anayasa Mahkemesi idam kararlarını 5’e karşı 10 oyla iptal etti.
18 Nisan 1972’de Gezmiş, İnan ve Aslan anayasa değişikliklerini, zamları, işkenceleri ve sansürü protesto etmek için ölüm orucuna başladı.
Henüz ölüm orucunda olduğu süreçte Anayasa Mahkemesi’nden dönen infaz yasası, önce Meclis Adalet Komisyonu’nda sonra Genel Kurul’da usul yönünden kabul edilip yeniden senatoya geldi. İkinci oylamada infazı kabul edenlerin sayısı artmıştı. Artık Anayasa Mahkemesi’ne esastan başvurulması gerekiyordu.
33 imza lazımdı ve 28 senatör ikna edildi. Ancak yeterli imza toplanamayınca Anayasa Mahkemesi'nin kararı esas yönünden inceleme yolu kapandı.
İDAMLARI ÖNLEMEK İÇİN
İdamların önlenmesi için kamuoyunda imza kampanyası başlatıldı.
30 Mart 1972’de Mahir Çayan ve beraberindeki 10 arkadaşı NATO üssündeki üç teknisyeni rehin aldıkları Kızıldere’de çıkan çatışmada öldürüldü.
4 Mayıs 1972'de Yaşar Aydın, Nuri Akça, Sefer Şimşek ve Mehmet Yılmaz Türk Hava Yolları'nın Ankara-İstanbul seferini yapan Boğaziçi uçağı Sofya'ya kaçırıldı.
Aynı gün THKO üyesi Hasan Ataol, Ergün Adaklı, Sefa Asım Yıldız, ve Niyazi Yıldızhan dönemin Jandarma Genel Komutanı Kemalettin Eken'i kaçırmak istediler ancak başarılı olamadılar. Çıkan çatışmada Niyazi Yıldızhan hayatını kaybetti, Sefa Asım Yıldız ise yaralandı.
Ancak bu eylemlerin hiç biri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarını engelleyemedi.
İDAMLARIN İNFAZI
5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece Ankara Merkez Kapalı Cezaevi avlusunda darağacı kuruldu. İnfazlar gece yarısı gerçekleştirildi.
İdamın tanığı Avukat Halit Çelenk o günü şöyle anlatıyordu:
Deniz’in can vermesi tam 25 dakika sürdü. 87 yıllık yaşamımda geçirdiğim en kötü zaman dilimi olan o dakikalardaki çaresizliğimi anlatamam. Avukat arkadaşım Mükerrem Erdoğan’la birlikte cezaevi doktoru ile tartışmaya başladık. Bunu fark eden cellat yanımıza yaklaştı ve “Deniz çok ağır olduğu için ip kopmasın diye çift ilmik kullandım. İnfaz çift ilmik kullandığım için uzadı” dedi.
Birkaç dakika içinde sona erecek olan infazın, çift ilmik atılarak 25 dakika sürmesinin adı da, “işkencedir”. Cellatın açıklamasından sonra duruma itiraz edince, Yusuf ve Hüseyin’in infazlarında tek ilmik kullanıldı.
KARŞIYAKA MEZARLIĞINA DEFNEDİLDİLER
Deniz Gezmiş’in vasiyeti Ankara Cebeci Mezarlığı'nda yatan arkadaşı Taylan Özgür'ün yanına defnedilmekti ama olmadı. Babaları Cemil Gezmiş, Beşir Aslan ve Hıdır İnan onları ayırmak istemedi. Karşıyaka mezarlığında yan yana defnedeceklerdi evlatlarını ama o da olmadı. Zira savcılık emri vardı: Aynı mezarlıkta gömülebilirlerdi ama farklı bölgelerde.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 6 Mayıs 1972 günü babaları tarafından Karşıyaka mezarlığında aralarında 3’er mezar boşluk bırakılarak defnedildiler.
Eğer yaşasalardı Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan bugün 70 yaşında olacaklardı. Hüseyin İnan ise 68'ine basmıştı.
Babaların evlatlarını gömmediği, evlatlarınsa babalarını vakitsiz kaybetmediği bir dünya umuduyla...
HAZIRLAYAN: Damla ÜNSEVER
Yorumlar