Kaybolmadan önce ziyaretime gelmişti, ayrılırken de, 'Anneciğim çok kalbini kırdım, eski günlerime geri döneceğim öz çocuklarıma bakmadım. Ben senin hakkını ödeyemem, anacağım. 'deyip beni yanaklarımdan öpüp gitti. Maalesef bir daha geri dönemedi. Kaybolunca da, 'Acaba o gün kuzum bana veda mı etmişti' diye düşündüm. Cumartesi günü geleceğini söylemişti, gelmeyince de karakola gidip kayıp müracaatında bulundum.''
Ayşe Keleş, oğlu ortadan kaybolduktan sonra da evini çilingir yardımıyla içeri girip kontrol ettiğini belirterek, '' Çilingirle kapıyı açıp, içeri girdik. İçeride kimseyi bulamadık. Oğlumun içtiği çay bile yarım kalmış. Ayakkabısı bile evde kalmış." dedi.
Ayşe Keleş, oğlu ortadan kaybolduktan sonra gelini Sibel Bilici'nin, Necati Keleş'in, Adıyaman Menzil'e gittiğini ve orada olduğuna dair de kendilerine fotoğraf gösterdiğini öne sürdü. Bunun üzerine yakınlarıyla birlikte 3 kez Menzil'e giderek oğlunu aradığını belirten Keleş, aramalarına rağmen oğlunun izine rastlamadığını, hatta gelinin Antalya ve İstanbul'a gittiğini söylemesi üzerin ede o kentlerde de oğlunu aradığını anlattı.
Yaşadığı durumlardan dolayı da alzheimer hastası olduğunu belirten Ayşe Keleş, ''15 yıldır oğlumun sağ salim bu kapıdan içeri girip, 'anne' diye bağıracağını ümit ediyordum; ancak oğlumun kemikleri geldi. O kemikler gözümün önünden gitmiyor. Kemiklerini bulacağım hiç aklımıza gelmezdi. Devletimizden, polisimizden Allah razı olsun. Çocuğumun kemiklerini de olsa buldum. Ben ona dua ediyorum. Ömür boyu cezaevinden çıkmasınlar. Cezaların en büyüğünü istiyorum." dedi.