Hükümetten Yunanistan'a uyarı: Türkiye tarafından en sert cevap verilecektir

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Hükümetten Yunanistan'a uyarı: Türkiye tarafından en sert cevap verilecektir
Son Güncelleme: 23 Ağustos 2019 Cuma 11:58
31 Ekim 2018 Çarşamba 19:10

AK Parti Sözcüsü Çelik "Asgari ücret komisyonuyla ilgili haberlerle ilgili bakanımızla konuştuk. Asgari ücret komisyonu zamanında toplanacak. Sayın Albayrak'ın söylediği konu ekonomik sorunun dış kaynaklı olduğuna dair açıklamalar dinledik. Bu saklı gizli değil. Sistematik şekilde tırmandırılmak istenen bir sonuç olarak görülüyor. Şimdi konuşacağımız kısmı bu kadardır. Size herhangi bir başkenti ifade edecek değilim. Benim suskunluğumdan bile bir sonuç çıkarırsınız. Saldırıların, o gün kimlerin söylemleriyle gerçekleştiği her şekilde ortadadır." vurgusunu yaptı.

"Sayın Gökçek AK Parti ailesinin içerisinde bir siyasetçi"

Melih Gökçek'in MHP'den Ankara adaylığıyla ilgili açıklamalarda bulunan Ömer Çelik, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın MHP'den Melih Gökçek'in adaylığına ilişkin sorduğumuzda "94'den beri yol arkadaşım" ifadesini kullandı. Sayın Gökçek'ten bir cevap gelmişti ama Gökçek sessizliğini koruyor. AK Parti'nin aday Melih Gökçek olabilir mi? Bugün yine bir kulis iddiasıydı. MHP İstanbul adayının Dalan olabileceği ama Dalan "düşünmüyorum" olarak açıkladı. MHP'nin Gökçek ve Dalan ismini açıklaması siyasi hamle olarak yorumlandı. Bunlar tabiidir. Her parti adaylarını açıklayacak. Herkes kendi ismi altında bu seçime giriyor. Herkesin kendi siyasi ajandası var. Her parti kendi planlamasını yapmıştır. Kesinlikli siyasi aktörlerle görüşüyorlardır. Siyasetin doğası gereği olan tartışmalardır. Dün sayın Cumhurbaşkanımız Gökçek ile ilgili olarak kendisinin dava arkadaşlığına, kardeşliğine vurgu yaparak açıklama yaptı. Bu sayın Gökçek'in AK Parti ailesi içinde kardeşlikle nitelenen bir siyasi şahsiyet olarak bir vurgudur. Sayın cumhurbaşkanımız bu şekilde değerlendirmiştir. Sayın Gökçek AK Parti ailesinin içerisinde bir siyasetçi. Bulunduğu konum ne olursa olsun bu konum değişmez. Bu açıklamalar kimlerin aktif olarak adayımız olacağı, olup olmayacağı şekilde bir sonuca bizi şu aşamada götürmez. Dünkü açıklama dava arkadaşlığına, kardeşliğe vurgu olarak değerlendirilmelidir diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

"Kara sularının artırılmasına yönelik en ufak çabaya en sert cevap verilecektir"

Yunanistan hala Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerimiz doğrultusunda çalışmalar yürütüyor diyen Sözcü Çelik, "AP Türkiye Raportörü Kati Piri havalimanıyla ilgili eleştiri tweetleri attı. Kati Piri'yi ciddiye almayın. Havalimanıyla ilgili gelişmelerde de rahatsızlık duyduğunu belli ediyor. Duygusal angajmanı politik tutum olarak değerlendirmek doğru değil. O benim mesleğime girmiyor, o işlere başkaları bakar. Ciddiye alınacak bir şey değil. Çipras'ın sözleri olmuştu. Türkiye buna müsaade etmeyecektir. Yunanistan'da kendi kendilerine hukuk üretiyorlar. Net bir şey söyleyeceğim. Bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Kendilerine yüce Meclisin 1995'te aldığı ikazı hatırlatıyorum. Bu şekilde kara sularının artırılmasına yönelik en ufak çabaya en sert cevap verilecektir. Deniz kuvvetlerimiz, sahil güvenliğimiz çok yüksek performansı gösteriyor. Kendilerini kutluyoruz." açıklamasında bulundu.

"Kılıçdaroğlu’nun son grup konuşmasında ortaya koyduğu sözler utanç vericidir"

Sayın Kılıçdaroğlu’nun son grup konuşmasında ortaya koyduğu sözler utanç vericidir diyen Sözcü Çelik açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı: Bir şeyin altını çizmek isterim. Kendisi askerlikle ilgili meselelerden bahsederken, siyasette bir kural vardır. Aileyi işin içine karıştırmayacaksın, dışında tutacaksın. Utanç verici şekilde, kendi oğlunun askerliğinden bahsederken, cumhurbaşkanımızın oğullarının askerlik konularını gündeme getiriyorlar. Elinde akıllı telefon var, kendi söylediğinin yalan olduğunu görecek. Bir tanesi askerlik görevini, yurt dışında okurken icra etmiştir, diğeri sağlık sorunu sebebiyle icra edememiştir. Bunu gündeme getirmek genel başkana yakışıyor mu? Şahsiyetli siyasetçiler ailesi konu olduğu zaman kendini öne atar. Kılıçdaroğlu ne yapıyor? Hem kendi ailesini, hem cumhurbaşkanımızın ailesini işin içine karıştırıyor. Birincisi cumhurbaşkanımızın ailesinden özür dilemesi gerekiyor. Yine işin içine karıştırdığı için kendi ailesinden özür dilemesi gerekiyor. Bu saygın olmayan, güçlü siyasi şahsiyetlere yakışmayan durumu açık ve net şekilde kınıyoruz.

"Cemal Kaşıkçı cinayetinde hiçbir şeyin örtülmesine de izin vermeyeceğiz"

Ömer Çelik, "Cumhurbaşkanı beklentilerimizi sıraladı. Bir, Kaşıkçı’nın cesedi nerede? Bu işi yapanlar Suudi Arabistan makamlarının elindedir. Bunu öğrenememeleri gibi bir şeyin söz konusu olmadığını düşünüyoruz. İkincisi, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı tarafından söylenen yerli işbirlikçi kimdir? Üçüncüsü, bu talimatı kim vermiştir? Bu yüksek düzeyden talimat verilmeden gerçekleştirilecek bir eylem değildir. eylemin organizasyonu, önceden planlanması… Ki bunu Suudi Başsavcı da söylüyor. Girer girmez öldürülmüş ve parçalara ayrılmış. Bunlar kimler? Bu talimatı verenler kimler? Kimseyi peşinen suçlamıyoruz, hiçbir şeyin örtülmesine de izin vermeyeceğiz. Cumhurbaşkanımız “bu olayın örtülmesine müsaade etmeyeceğiz” dedi. Bir, cesedin yerini öğrenmek istiyoruz, iki, ifadelerin adli makamlarımızla paylaşılmasını istiyoruz. Üç, yerli işbirlikçinin kim olduğunun iletilmesini istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti toprakları içerisinde gerçekleşmiştir bu eylem. Dolayısıyla bu şahısların adil şekilde yargılanması için bu yargılamanın İstanbul’da yapılması gerekir. Burada çok vahim olay var. şöyle bir şey olması gerekir. İstanbul’da yargılanmalıdır. Adil şeffaf bir yargılama olmalıdır. BM’den de sık sık çağrı yapılıyor. Adil ve şeffaf yargılama için. Bütün deliller ortaya dökülür ve dünya soru işaretlerinin ortadan kaldırılmasını izlemiş olur. Bunlar yapılmadığı sürece bu gündemden düşmeyecek hiçbir şekilde." dedi.

"Biz buradaki güçlü duruşun görülmesi bakımından altını çiziyoruz"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamasının devamında şunları söyledi: Bütün dünyada Fransız dışişleri bakanının açıklamasında aynen şunu söylüyor. “Bu soruşturma sayın Erdoğan’ın baskısı, dirayeti ve uluslararası baskıyla yürüyor” Bütün dünyada bunun ört bas edilmemesi için bu kadar yüksek performans ortaya konulmasının arkasındaki iradenin Cumhurbaşkanımız olduğu yazılıp çiziliyor. Biz buradaki güçlü duruşun görülmesi bakımından altını çiziyoruz. “Kendisinin bunun üstünün örtülmesine dönük tekliflere kapalı olduğu da görülüyor.” Kılıçdaroğlu utanmadan “sayın Erdoğan cinayetten haberdardı” diyor. Dünyada herkes tam tersini söylerken, hatta Türkiye’nin azılı düşmanları bile bu soruşturmada cumhurbaşkanımızın tavrını takdir ederken, dünyada bir tek Kılıçdaroğlu’ndan kara propaganda geliyor. Bu cümleyi söyleyen birisi Kaşıkçı cümlesini ört bas etmek istiyor. Bu kadar gayret gösterilirken, tutup da kendi ülkesini bütün dünya, Türkiye’nin tamamı başka türlü düşünürken itham etmek ört bas etmek isteyenin tavrıdır.

"Bozkır bir bölge, birden bire hava şartları değişti"

Bir kere donarak şehit olan askerlerimizle ilgili yüreğimiz kanıyor. Allah rahmet eylesin. Ailelerin acısını paylaşıyoruz ifadelerini kullanan Sözcü Çelik, "Bu şehitler, biz kendi ülkemizde onurlu bir hayat sürelim diye aziz canlarını feda ediyorlar. Bu ülke, bu millet, namusuyla geleceğe yürüsün diye en aziz varlıklarını feda ediyorlar. Çok üzüldük. Fakat buna yaklaşırken biraz kendisinden, Kılıçdaroğlu’ndan istismar yerine sağ duyu bekliyoruz. Burası karayolu ulaşımı olmayan, helikopter ve yaya olarak ulaşılabilen bir bölge. Burada çok zor koşullar altında terörle mücadele yürütülüyor. Askerlerin teçhizatları uluslararası standartlarındadır. İstedikleri kurumdan öğrenebilirler, elimde listeler de var. Askerimiz hangi donanıma, teçhizatlara sahiptir? Hatta kendilerine başka ek teçhizatlar verilmektedir? Söz konusu bölgede 12 kişilik bir tim. Bu millet Mehmetçik üzerinde hassastır. Donanım ve teçhizat konusunda askerimizin herhangi bir eksikliği yoktur. 12 kişilik tim bırakıldıktan sonra, içişleri bakanımız da açıkladı. Bozkır bir bölge, birden bire hava şartları değişiyor. Helikopter ulaşamıyor. Nakledildiklerinde şahadet mertebesine erişiyorlar. Diğer Mehmetçiklerimiz taburcu ediliyor. Yine savcılık adli soruşturmayı, jandarma da idari soruşturmayı içişleri bakanlığı bünyesinde yürütülüyor." açıklamasında bulundu.

"Sosyal medyada gördükleri bilgiyi Kılıçdaroğlu’nun önüne bilimsel bilgi gibi koyuyorlar"

Çelik, "Burada donanım yoktur demek için Kılıçdaroğlu nasıl bir bilgiye sahip? Cumhurbaşkanımız cevap verdiğinde diyor ki, “ben bunları gündeme getirmeyeyim mi?” Biz gündeme getirmeyin demiyoruz, yalan söylemeyin diyoruz. Bu bilgilere nereden ulaşmıştır? Söz konusu bile değil. Bahsettiği şeyler, bu tip bilgileri kendilerinin önüne koyanlar, sosyal medyada gördükleri bilgiyi Kılıçdaroğlu’nun önüne bilimsel bilgi gibi koyuyorlar. Google’a girerek öğrenilebilecek bir şeyi bilmeyen birisiyle karşı karşıyayız. Burada hiçbir eksiklik söz konusu değildir. Onun dışında gözümüzden kaçan bir şey var mıdır diye adli ve idari soruşturma sürecektir. Cumhurbaşkanımızın Mehmetçik ile birlikte olma çabasıyla herhangi bir yarışa girmesin. Verdiği örnek iki üç örnektir. Yıllar içerisinde cumhurbaşkanımızın nerelerde askerimizle birlikte olduğu her hava arazi koşulunda yüzlerce örnek vardır." dedi.

"Başkalarının ifade özgürlüğü varsa, başkalarının dini duygularının korunma hakkı da vardır"

AİHM'in Hz. Muhammed'e yönelik kararına ilişkin açıklamalarda bulunan Ömer Çelik açıklamasının devamında şunları söyledi: Peygamber efendimize dönük olarak bir Avusturya vatandaşı bir hakaret ortaya koymuştu. Ve bu şahsa, normal mahkeme bir ceza verdi. Arkasından yüksek mahkeme de bunu onadı. Söz konusu şahıs, konuyu AİHM’e gönderdi. Ve AİHM yerel mahkemelerin verdiği kararın dengeli bir karar olduğunu söyledi. Bunu çok önemli buluyoruz. AİHM, bu ifade özgürlüğü olarak uygulanamaz diyor. Bu konuda yerel mahkeme doğru yapmıştır. İkincisi, başkalarının ifade özgürlüğü varsa, başkalarının dini duygularının korunma hakkı da vardır. Üçüncüsü, yine önemli bir şey söylüyor. Avusturya’da dini barışın sürdürülmesi açısından, başkalarının dini duygularının korunması açısından denge göz önüne alınmıştır. Eğer bu denge sağlanırsa, dini barışla ilgili denge ifade özgürlüğü temelinde kurulursa Avrupa’da İslam düşmanlığına karşı mevzi kazanılmış olur.

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar