Eski AK Parti Milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal, bugünkü yazısında 2019 Mart’ta yapılacak yerel seçimler hakkında bir yazı kaleme aldı. Ünal, her yerden akıl almaz bir şekilde beton yığınlarının yükseldiğini belirtti. Ünal, “Maddi sıkıntılar içinde acil sorunları çözmeye çalışırken ipin ucu kaçtı. Ama hiç de geç değil” ifadelerini kullandı.
Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal’ın yazısı şöyle:
“AK Parti’nin, yereli yönetmekte genelden çok daha fazla birikimi ve tecrübesi var. Yerel yönetim AK Parti’nin uzmanlık alanı. AK Parti belediyeciliği ile tanışan nice belde, ilçe, şehir ve büyükşehir çok hızlı dönüşüm yaşadı. Şehirlerimizin çehresi değişti; çöp toplamadan trafiğe, konuttan sosyal yardımlara kadar birçok şehir tarihinde görmediği hizmet ve yatırımlarla tanıştı.
Refah Partisi’nin İstanbul ve Ankara başta olmak üzere 329 belediye kazandığı 1994 yerel seçimlerini milat alırsak, 2019 Mart’ında birçok şehrimiz 25 yıldır kesintisiz olarak AK Parti belediyeciliği ile yönetilmiş olacak. Seçmenin, yerel seçimlerde genele göre daha pragmatist davrandığını da hesaba katarsak, 25 yıldır AK Partili belediyelerde başarı hikâyeleri yazıldığı net olarak görülüyor.
25 yıl… Yani çeyrek asır… Bu 25 yılın 17 yılı da kesintisiz AK Parti iktidarıyla geçti. Şehirlere yapılan yatırımların yanında ülkeye büyük yatırımlar yapıldı. Sosyoloji değişti. Artık beklentiler farklılaştı.
Belediyecilikte dünün birikim ve tecrübesine ihtiyaç var; ondan daha çok da artık yeni bir bakış açısına ihtiyaç var.
Dün, en büyük sorun konuttu, gecekonduydu, çöp, trafik, su, kanalizasyondu.
Bu öncelikli sorunları çözmek için üstün gayret gösterdi belediye başkanları, çözdüler de; ne var ki, hızla çözülen sorunların yerine yeni ve daha büyük sorunlar çıkmaya başladı.
Dün, gecekonduları yıkıp yerlerine modern sağlıklı binalar yapmaktı öncelik… Hem belediyeler, hem de TOKİ eliyle 1 milyona yakın yeni konut ürettik. İyi de, şimdi fark ediyoruz ki, apartmanlar güneşin bırakın evlerimize, sokaklara dahi değmesine engel oluyor. Yeni inşa edilmiş mahallelerde derme çatma kaldırımları arabalar işgal ediyor, sokaklar çocuklar için tehlike saçıyor, parklar görüntüyü kurtarmaya yetmiyor, yeni kurulan mahalleler gecekonduları aratır hale geliyor. Sitelerde izole hayatlar insanı insandan koparıyor.
Kimi şehirlerde trafik hızla akarken yayaya hiç yaşam hakkı kalmıyor.
Her köşeden, akıl almaz bir plansızlıkla beton yığınları yükseliyor. Plansızlık demişken; bir caddeye dökülen asfalt acaba neden üzerinden bir yıl bile geçmeden kazılır? Neden çukurlar oluşur? Rögar kapakları neden birer tuzağa dönüşür?
Belediye başkanlarımız sıkça yurtdışına giderler. Misal, New York’ta Central Park’ı, Washington’da şehrin içinden akan temiz dereleri, Londra’da uçsuz bucaksız Hyde Park’ı, Paris’te Lüksemburg Bahçesi’ni gördüklerinde acaba ne düşünürler? “Böyle bir park benim şehrimde de olsa” mı derler; yoksa, “bana verseler şuraya ne binalar dikerdim” diye mi iç geçirirler?
Estetik konusuna hiç girmeyelim…
Ben bir gecekonduda doğup büyüdüm. 1980’lerin başında evimize elektrik bağlandığında, 90’ların başında musluklarımızdan su aktığında hem şaşkınlık, hem de minnet duygusu içindeydik; bugün ise, ben de, benim gibi milyonlar da, artık haklı olarak daha fazlasını istiyoruz. Sükunet, huzur istiyoruz. Kolay, hızlı ulaşım istiyoruz. Yeşile dokunmak, tarihi teneffüs etmek istiyoruz. Şehirde adalet istiyoruz. Vergilerimizin dedikodularla bile yıpratılamadığı, rantın değil, imanın, haramın değil helalin egemen olduğu, şeffaf, hesap verilebilir, yani Müslüman şehirler arzuluyoruz. Bizim için yaşanabilir, çocuklarımız için ilham verici şehirler istiyoruz.
İnsan şehri, ama daha çok şehir insanı inşa eder. Çocuklarımızı inşa edecek şehirlerin özlemini çekiyoruz. Özgün şehirler, bizim, bize ait, o övünedurduğumuz tarihle örtüşen şehirlerimiz olsun istiyoruz. Kalabalıklaştıkça çirkinleşen ve yaşanmaz hale gelen değil; planlı, düzenli, 100 yıl, bin yıl sonrasını kurgulayan şehirleri özlüyoruz.
Maddi sıkıntılar içinde acil sorunları çözmeye çalışırken ipin ucu kaçtı. Ama hiç de geç değil. Yeni bir anlayışla, yeni bir zihniyetle, ufku, kurgusu, planı, tahayyülü ve tasavvuru olan bir belediyecilik yaklaşımıyla, değil çeyrek asır, daha asırlarca şehirlerimizi yönetebilir, yön verebiliriz.
Seçime 6 ay kala adaylık heyecanı yereli sardı. Hem bir kez daha seçimi kazanmak, hem de şehirlerimizi geleceğe tasarlamak, hazırlamak için nasıl adaylar çıkaracağımız bu kez her zamankinden daha fazla önem arz ediyor. “
Yorumlar