CHP’de genel başkanlık tartışmaları devam ediyor. CHP’li muhalifler yaptıkları açıklama ile yeterli imzayı topladıklarını açıklamıştı. CHP’den yapılan açıklamada ise yeterli imzanın toplanmadığı belirtildi.
Habertürk yazarı Nagehan Alçı’nın yazısı şöyle:
“Muhalifler perşembe günü söz verdikleri gibi olağanüstü kurultay için topladıkları imzaları Genel Merkeze verdiler ve zaferlerini ilan ettiler. Genel merkez ise mükerrer ve geçersizleri çıkardı, ilk incelemelere göre noter onaylı 605 imza toplandığını açıkladı. Yani inceleme bu 605 imza üzerinden yapılacak. Peki bundan sonra ne olacak? Muhalifler ‘yeterli imza var’ genel merkez ‘Yeterli imza yok’ diyor. Öte yandan muhalifler ‘partimizi yargıya düşürmeyiz’ de diyorlar. O zaman gidişat ne? Soruşturdum…
İnce cephesi genel merkeze rağmen yeterli desteği olduğu konusunda ısrarlı. Ancak bu söylemi sokakta ve medyada sürdürecek. İşi mahkemeye götürmeyecek. Mücadele konusunda dişe diş giden Muharrem İnce neden bu konuda ısrarını sürdürmüyor? ‘Yeterli imza toplanmadığını bildiği için’ yanıtı dışında bir cevap aklıma gelmiyor, zira mesele partisini yıpratmamak olsa herhalde şu anki tablonun da partiyi epey yıprattığını görürdü…
NEZAKETSİZ BULUYORLAR
Öte yandan Kemal Kılıldaroğlu cephesi ile ilgili de kafamda soru işaretleri var. 24 Haziran seçimlerine giderken kendini arka planda tutan bir çizgi izlemiş, partisi onu aday göstermek istediği halde İnce’yi aday göstermiş bir siyasetçi değil miydi Kılıçdaroğlu? Neden şimdi böylesine bir koltuk sevdalısı imajı çiziyor? Sayılara neden takılıyor, madem kendine güveniyor, niçin her halükarda kurultaya gitmiyor? Şayet delege arkasında ise zaten koltuğunu koruyacaktır…
CHP yönetimi bu sorulara net bir yanıt veriyor: Karşı tarafın nezaketsizliği olmasa, iş böylesine çirkin bir hale dönüşmese herşey farklı olurdu, diyorlar. Muharrem İnce’nin 25 Haziran'dan itibaren izlediği çizgiyi kabul edilemez buluyorlar. Hatta ‘İmzalar 621’de kalsaydı dahi Kemal Bey ‘Kurultay yok’ diyecekti’ diyorlar.
Kurultaya soğuk bakılmasının ikinci sebebi de zamanlama. ‘CHP kurultayları en kısa bir ay hazırlık süresi gerektirir. Delegeler, listeler… Kemal Bey bugün ‘hadi’ dese, bu iş eylüle kalır, Türkiye’de bunca sıkıntı varken, ABD ile kriz yaşanırken gündemi bununla meşgul etmek sorumlu bir siyaset olamaz. Üstelik yerel seçimler geliyor. Erkene alınma ihtimali de mevcut. Parti bu şekilde nasıl seçime gitsin?’ deniyor.
DERDİ BİR ODA MIYMIŞ?
Genel merkez perşembe günü İnce’nin Sözcü’den Saygı Öztürk’e verdiği röportaja da tepkili. Söylediklerini tutarsız ve kabul edilemez buldukları bilgisini aldım.
İnce’nin söyledikleri arasında özellikle şu kısım çok rahatsız etmiş: ‘Aslına bakarsanız ben seçim sonrasında şunu bekledim: Arkadaş, sen bizim cumhurbaşkanı adayımızdın… al sana genel merkezden bir oda. Olağan kurultaya kadar beraber iş yapalım. Yerel seçimlere beraber hazırlanalım. Sen de karar süreçlerinin içinde ol. Gerekirse gayri resmi MYK ve Parti Meclisi’ne katıl…’
Bu sözlere yönelik ‘derdi bir oda ve konum muymuş?’ diyorlar. Üstelik İnce’nin 25 Haziran'da yaptığı basın toplantısı ile böyle bir seçeneği kendisinin zaten ortadan kaldırdığını, ilk günden mevcut parti yönetimini hedef almaya başladığını söylüyor ve İnce’yi tutarsız buluyorlar.
KILIÇDAROĞLU VE İNCE 24 HAZİRAN AKŞAMI TELEFONDA NE KONUŞTU?
24 Haziran akşamı Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce belli bir saate kadar 3-4 kez telefonda konuştular. Aralarında geçen diyaloglarla ilgili çeşitli spekülasyonlar ortaya atıldı. Ancak Kılıçdaroğlu cephesinden bu konuda hiçbir açıklama gelmedi. O cephe ne düşünüyor ve telefon görüşmeleri hakkında ne diyor diye araştırdığımda CHP Genel Merkezinden şöyle bir bilgiye ulaştım:
‘Muharrem İnce’nin morali seçim gecesi sonuçlar netleşmeye başladıkça giderek bozuluyordu. Kemal Bey ile bir kaç kez telefonda görüştüler. Her seferinde Kemal Bey ‘sıkma canını, belki değişir, herşey hallolur’ gibi şeyler söyleyip, ona moral vermeye çalışıyordu…’
Bu bilgiyi aldığım kaynaklar İnce’nin o gece sarhoş olduğu iddiaları ile ilgili bir şey söylemiyorlar, ‘böyle bir şey söylemek haksızlık olur. Konuşmalar sırasında öyle bir şey yoktu’ diyorlar. Ve gördüğüm kadarıyla bu iddiayı gerçekçi bulmuyorlar.
CHP BÖLÜNÜR MÜ?
Genel tabloya bakınca şunu görüyoruz: CHP’de başından beri söylediğim gibi, ufukta bir kurultay görünmüyor. Ancak bu, partinin ikiye ayrıldığı gerçeğini değiştirmez. O zaman ne olacak? Düz mantık yürütürsek tarihteki örnekleri de hatırlayarak CHP’nin ikiye bölüneceğini söyleyebiliriz. Ancak burada düz mantık işlemiyor.
İki taraftan da nabız yoklaması yaptığımda bölünme ihtimalinin sıfıra yakın olduğunu gördüm, zira CHP’de ilişkiler çok çetrefil. İnce gitmek istese bile düzenini CHP’nin içinde kurmuş ve onu destekleyen delegeleri götüremez. Partide her kademenin parti ile bir ilişkisi var. kimse bunu bırakmak istemiyor. Mesela bir belediye başkanı Kılıçdaroğlu’nu destekliyor ama onun altı İnce tarafında. Ya da tam tersi… Kısacası hangi cephede olursa olsun, herkes bir şekilde bu partiye göbekten bağlı hale gelmiş…”
Yorumlar