Yusuf kaplan yazdı: Asıl deprem GSM operatörlerinin çökmesi oldu, şaka gibiydiler

Dün İstanbul’da olan deprem sonrasında GSM şirketleri iletişimi sağlayamadı. Yazar Yusuf kaplan GSM operatörlerini eleştiren bir yazı kaleme aldı.

Yusuf kaplan yazdı: Asıl deprem GSM operatörlerinin çökmesi oldu, şaka gibiydiler
Son Güncelleme: 27 Eylül 2019 Cuma 09:00
27 Eylül 2019 Cuma 08:54

İstanbul’da dün meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremin artçıları sabaha kadar sürdü. Deprem sonrasında ise GSM operatörleri iletişimi sağlayamadı. Yeni Şafak yazarı Yusuf kaplan konuyu köşesine taşıdı.

Kaplan’ın yazısı şöyle;

“İstanbul’da hafta boyunca art arda depremler oldu. Üç gün önce 4.6 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi.

O depremi hissettim ben de. Küçük bir deprem olduğu belliydi.

Ama o depremin enerji biriktirdiği ve daha büyük bir depremi tetikleyeceği tahmininde bulundu uzmanlar. Olan oldu, yine Silivri merkez üssü olan 5.8 şiddetinde yaklaşık 10 saniye süren bir deprem meydana geldi dün 13.59’da İstanbul’da.

Asıl deprem, GSM şirketlerinin çökmesi oldu!

Uzmanlar, bu depremden sonra daha büyük bir deprem olabileceği uyarısında bulunuyorlar. Ve gerek resmî yetkilileri, gerekse bütün halkımızı tedbiri elden bırakmamaya davet ediyorlar.

Dünkü depremde can kaybı olmadı Allah’a şükür; hafif yaralanan bir kaç vatandaşımız var sadece. O kadar. Bina konusunda da çok büyük hasar olmadı bu kez. Bu durum nefes aldırdı İstanbullulara.

Fakat dünkü depremde asıl “deprem” GSM operatörlerinin resmen çökmesi oldu! Deprem’in şakası yok ama GSM şirketleri şaka gibiydiler! En fazla ihtiyacımız olduğu anda bir işe yaramayan telefon şirketleri ne işe yarar gerçekten, diye sormadan edemiyor insan!

 

Burada yeri geldi, mutlaka vurgulamak boynumuzun borcu: GSM şirketleri, vahşî kapitalizmin bütün özelliklerini gösteriyorlar: Fena halde semirdiler; hem çok iyi hizmet verip vermedikleri tartışabilir hem de özellikle bakım işlerinde tam anlamıyla vurdumduymazlar!

Ama reklamlara inanılmaz masraf yapıyorlar: Asıl israfı bunlar yapıyorlar!

GSM şirketleri her bakımdan sıkı denetime tabi tutulmalı, kabiliyetleri, hizmetleri, girdileri-çıktıları özenle kontrol edilmeli!

Resmî makamlar ve vatandaşlara düşen sorumluluklar

Yazının başında dikkat çektiğim konunun altını özenle çizmekte yarar görüyorum: Uzmanların, daha büyük ölçekli bir deprem beklentisinin arttığı yönündeki uyarıları hem ilgili resmî makamlar hem de elbette ki vatandaşlar dikkate almalı, ona göre önlem alma konusunda keyfî hareket edilmemeli.

Marmara Depremi’nin üzerinden 20 yıl geçti ama geçen ay depremin yıldönümü dolayısıyla yapılan açıklamaların çoğu, depremden gerekli dersi yeterince almadığımız ve büyük bir İstanbul depremine yeterince hazırlıklı olmadığımız uyarısında bulunan açıklamalardı.

Bu konu parti meselelerini aşan bütün ülkeyi, hepimizin geleceğini ilgilendiren bir meseledir. O yüzden deprem konusu ihmale gelecek bir konu değildir.

Müstakbel büyük İstanbul depremi konusunda İstanbul Belediyesi ile hükümetin ilgili bakanlıkları bazı önemli çalışmalar yaptılar, yapıyorlar. Ama büyük ölçekli bir deprem için yapılan çalışmaların yeterli olmadığı yetkililer tarafından itiraf edilmişti geçen ay.

Rant ekonomisine ve beton mimarisine dayalı bir anlayış hâkim İstanbul’da hâlâ. Erdoğan da dikkat çekti kaç kere son İstanbul seçimleri dolayısıyla, “yatay mimariye hız verilecek” diye.

Yatay mimari, daha fazla yeşil alan demek; depreme dayanıklı daha güvenilir ve insanî yapılar demek; rant ekonomisinin belini kırmak demek...

Deprem öldürmez; öldüren rant ekonomisi, kapitalist ruhsuz yapılaşma cinayetidir!

Geçmiş olsun İstanbul!

Allah, gözbebeğimiz, Türkiye’nin ruhu İstanbul’umuzu, ülkemizi, bölgemizi her tür âfetten, görünür görünmez belâ ve felâketlerden korusun.”

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar