Atatürk’ün son 100 günü - Sayfa 57

21 Ekim 1938 / "Ben kaç saat uyudum?"

57 90
 
Atatürk’ün son 100 günü - Sayfa 58

Nihayet 21 ekim sabahı kız kardeşi Makbule Hanım başucunda Kuran okurken Atatürk, bir pencerenin rüzgârdan gürültüyle kapanması sonucu gözlerini açtı. Karsısında başsofracısı İbrahim Ergüven'i gördü:

"İbrahim sen burada mısın? Bu yatağı ne zaman değiştirdiniz?'' diye sordu.

Odada bir sevinç dalgası gezindi. Ergüven, bazı durumlardan dolayı yatağı sık sık değiştirdiklerini söyledi. Bu değiştirme sırasında battaniyeyle taşınırken, yatağın üzerine çıkılması sonucu karyolanın kırıldığını ve bunun üzerine bu küçük karyolayla değiştirildiğini anlattı.

Atatürk bunları dinledikten sonra:

"Ben kaç saat uyudum? Saat kaç? Gazeteler geldi mi" diye sordu.

Doktoru Neşet Ömer Bey, bir gün kadar uyuduğunu söyledi. Bu da doktorlar arasında tartışma konusu olmuştu. Kimi doktorlar hastanın moralinin bozulmaması için yalan söylemeyi savunurlarken, kimileri de her ne olursa olsun işin aslının saklanmaması gerektiği görüşündeydiler. Sonunda "yalan"cılar baskın çıktı ve Atatürk'ten bir haftaya yakın zamandır komada olduğu gizlendi.

58 90
 
Atatürk’ün son 100 günü - Sayfa 59

22 Ekim 1938 / "Her şeyi, bu küçük gözyaşları anlatmış oldu"

59 90
 
Atatürk’ün son 100 günü - Sayfa 60

Ertesi sabah normal vaktinde ve hiçbir şey olmamış gibi uyandı. Yanına ilk giren, Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak oldu. Atatürk:

"Gel bakalım" dedi. "Biz gittik geldik. Bu doktorlar adeta insana can veriyorlar."

Sonra da sorguya başladı:

"Bana ne oldu?" Önceden bu soruya karsı standart bir yanıt, daha doğrusu tek tip bir yalan hazırlanmıştı:"Biraz fazlaca ve derince uyudunuz efendim."

"Ya bu karyola niye değiştirilmiş?"

"Temizlik yapmak lazımdı, aynı zamanda bir değişiklik olur diye de düşündük."

Atatürk bu kısa ve kaçamak yanıtlardan neler olup bittiğini tahmin etmişti. Genel sekreterini bu sıkıntıdan kurtarmak için:

"Ne ise..." dedi, " gerisini sormayacağım."

Gerisini herkes gizledi, ama ''büyük sırrı'', küçük Ülkü ele verdi. Ata'nın yanına girince, bütün tembihlere rağmen gözyaşlarını koyuverdi. Her şeyi, bu küçük gözyaşları anlatmış oldu.

60 90