Herkesin kabul etmesi husus şudur; MHP, Türkiye'nin lehine ve yararına olmadığı her teşebbüs karşısında tek başına da kalsa sonuna kadar direnmiştir. Bundan sonra da devam edecektir. Türkiye üzerinde plan yapanlar, milletin vermediği yetkiyi almak için kuyrukta bekleyenler, dış güçlerden namertçe medet umanlar; alayınız uyarıyorum. Girdiğiniz yolun sonu uçurumdur.
Türk milletinin hassasiyetleriyle oynamak hiç kimseye bir fayda sağlamayacaktır. Türkiye düşmanlarının dolduruşuna gelip, maşalık görevine talip olanlar mahşeri vicdan önünde sonuna kadar hesap verecektir. 21. yüzyılın rotasını çizmek, geçmiş yüzyıldan sonuçlar çıkarmak sorumlu, ahlaklı fikir ve siyaset adamlarının marifetidir. Bu marifet MHP'de vardır, Cumhur İttifakı'nda mahfuzdur.
MHP ve AK Parti dışındaki partiler, Türk siyasetindeki çürümenin yegane failleridir. Ne dedikleri bellidir ne duruşları berraktır. Türkiye gittikçe ağırlaşan bir siyaset sorununun tüm emarelerine muhataptır. Sorumsuz beyanlar, hazırlıksız teklifler, ani kopuşlar, kısır kavgalar, derin çatlaklar, gayrimeşru emeller demokrasi kültürümüz açısından kaygı vericidir. Paçaları tutuşmuş gibi kapı kapı dolaşmaları, birbirlerine gidip gelmeleri bugünlerde oldukça sıklaştı. Merak ediyoruz, bayram değil seyran değil bunların kulağına ne fısıldandı da yollara düştüler. Siyasetin zillet ayağı toz duman içindedir.
CHP ile HDP arasındaki görüşme trafiği gözümüzden kaçmamıştır. Basın toplantısı CHP kurnazlığı nedeniyle yapılmamıştır. CHP Genel Başkanı, HDP'ye karşı siyasi koronadan dolayı sosyal mesafe koymuştur. Bu ne yaman çelişkidir. İçeride can ciğer, dışarıda ne sen tanı beni ne ben seni. CHP ile HDP kimi kandıracaklarını zannediyorlar? Birbirlerine kefil olmayanlara Türkiye emanet edilir mi?