Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Kıymetli çalışmalarınız dolayısıyla zatı alilerine Cumhuriyet nişanını takdimn etmekten şeref duyuyorum. Bu nişanı dost ve kardeş ülkenin başbakanına veriyor olmak benim için ayrı bir onurdur. Bu vesile ile hem zatı alilerinin hem de dost ve kardeş Malezya halkının mutluluk ve refahı için en iyi dileklerimi şahsım ve milletim adına burada ifade etmek istiyorum.
Malezya Başkanı kıymetli dostum Başbakan Muhammed ve değerli heyetini ülkemizde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Muhammed duayen bir devlet adamı olmasının yanısıra Malezya'nın kalkınmasında önde gelen mimarlardandır. Kendisini 25 yıl sonra yeniden Türkiye'de misafir etmek bizim için ayrıcalıktır. Aslında D-8 üyesi iki stratejik ortak olarak işbirliğimize yönelik ne gibi adımlar atabileceğimizi görüşmelerimizde müzakere ettik. İlişkilerimiz ortak anlayış, karşılıklı güven ve saygı çerçevesinde sorunsuz bir biçimde devam ediyor. Malezya İstanbul'da muvazzaf başkonsolosluk açma kararını da almıştır. Bu adımın ik ili ilişkilerimize kayda değer katkı sağlayacağı şüphesizdir.
"Türkiye-Malezya-Pakistan üçlü işbirliği destek vermeye devam edeceğiz"
Uluslararası ortam istişarelerin bakan seviyesinde mecbur kılıyor. Aziz kardeşimle bu çerçevede mutabık kaldık. Filistin davası başta olmak üzere, İslam düşmanlığı gibi meseleler karşısında ortak tutum sergiliyoruz. Malezya ile işbirliğimizi daha da güçlendireceğiz. Dışişleri Bakanları düzeyinde başlatılan Türkiye-Malezya-Pakistan üçlü işbirliği sürecinin ilerletilmesine destek vermeye devam edeceğiz. Türkiye ile Malezya arasında değerlendirmeyi bekleyin büyük bir ticari potansiyel var. Savunma sanayi alanında işbirliğimizin ilerletilmesi gündemimizin ön sıralarında yer almıştır. Ortaya koyduğumuz ticaret hacmi hedefi iki ülke arasında 5 milyar dolardır. 5 milyar dolar hedefine süratle ulaşmamış gerekiyor.
"Türkiye-Malezya arasındaki iş birliğinin her alanda ilerlediğine şahit olacağız"
Malezyalı firmaların ülkemize yatırımların artarak devam etmesini düşünüyoruz. Savunma sanayi alanında işbirliğimizi geliştirmeyi öncelikle hedef olarak belirledik. Malezya'nın birikim sahibi olduğu otomotiv alanında birlikte neler yapabileceğimizi inceleme konusunda mutabık kaldık. Beşeri temasları güçlendirmek amacıyla kültür, sanat, turizm, eğitim alanında atılabilecek adımları da önemsiyoruz. Önümüzdeki dönemde Türkiye-Malezya arasındaki iş birliğinin her alanda ilerlediğine şahit olacağız.
Soru cevap
Hakan Atilla dün tahliye oldu. Türkiye'ye geldi. İlk değerlendirmeniz ne olur? Kendisini yeniden değerlendirme noktasında bir görüşünüz var mı? Rusya vizeleri hayata geçecek mi hemen?
Sayın Putin daha önceden bu müjdeyi bize vermişti. Bugün de görüldüğü gibi bunlar kaldırıldı. Artık Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ilan edildiği gibi Rusya'ya ziyaretlerini yapabilecek. Herhangi bir sıkıntı sözkonusu değil. Uzun zamandır aramızdaki diyaloğun, sıcak ilişklirin bir neticesidir. Bu konuda adım atılmıştır. Hakan Atilla konusuna gelince, uzun bir süredir Halk Bankamızın genel müdür yardımcısının yaşamış olduğu süreç, başta şahsım olmak üzere tüm mesai arkadaşlarımızı üzmüştür, kırmıştır. Her türlü girişimleri yaptık ve verilen kendisiyle alakalı verilen mahkumiyet cezası bitmiş oldu. Borcumuz kalmadan Hakan Atilla evladımız ülkesine dönmüş oldu.Bundan sonraki sürece yönelik kendisiyle yaptığım telefon görüşmesinde 'Sen şimdi önce ailenle, çocuklarınla bu arada dinlen, şöyle bir tatilini yap, ondan sonra da seni Ankara'da Külliye'de bekliyorum, ziyaretimize gel ve orada oturur, konuşur, ne yapacağımızın kararını da veririz' dedik. Bizim için Hakan Atilla'ya herhangi bir bariyer sözkonusu değildir, o bizim evladımızdır, onu sahiplenmeyeceğiz de kimi sahipleneceğiz.
Malezya Başbakanı'nın konuşmasının satır başlıkları:
"Herşeyi kendimiz yapabilir olmalıyız"
Bu Cumhuriyet nişanını almaktan dolayı büyük bir onur duyuyorum. Yaptığım çalışmalar bana tevcih edildi. Malezya Başbakanı olmayı düşünmemiştim ama 22 yıl boyunca Başbakanlık yaptım ve diğer başbakanlarının yaptıklarının aynısını yaptığını düşünüyordum. Ama yaptıklarımın alışılagelmişin dışında olduğunu bilmiyordum. Dolayısıyla nereye gidersem gideyim tanınıyorum, bu yükü taşımak zorundayım, hiç özel hayatım kalmadı. Ama Malezya Türkiye'ye her zaman dost bir ülke. Benim kendi partim Türk kökenli bir kişi tarafından kurulmuştu. Benden önceki Başbakan ve beni atayan Başbakandı, Türk kökenliydi. İki ülke arasında gerçekten çok yakın bir ilişki var. Böyle bir ilişkinin olması da normal. Bu ilişkilerimizi daha da geliştirmeliyiz. Malezya ve Türkiye arasındaki yakın ilişki Müslüman ümmetin faydasına olacaktır. Biliyoruz ki ümmet birçok sorun yaşıyor, sıkıntılarla baş etmek zorunda kalıyor. Dünyadaki İslam ülkelerininde oluşturulan zayıflık sebebiyle bu zorluklar yaşanıyor. Bu ülkelerin hepsi kalkınmış ve gelişmiş ülke olmalı. Birisi bunu sağlamalı ve Türkiye buna aday diyebiliriz. Türkiye geçmişte ümmetin kurtarıcısı olmuştur. Artık herhangi bir müslüman ülke yok, ayağa kalkıp bizi koruyacak. Ebediyen bu böyle olacak diye bir şey yok. Bugün bir şeyler yapmalıyız, tamamen bağımsız olmalıyız. Herşeyi kendimiz yapabilir olmalıyız.
"Terörün sebepleri kabul edilip çözümlenmedikçe bugün karşılaştığımız türden terörizmin sonu gelmeyecektir"
Toplantımız gerçekten çok faydalı oldu. Aynı bakış açısından yaklaşıyoruz birçok konuya. Özellikle de Filistin sorununa. Aynı duruşu biz de benimsemiz durumdayız. Bizim için tüm dünyaya Malezya ve Türkiye'nin Filistinliler'in yaşadığı soruna aynı yerden baktığını göstermek. Terörün sebepleri kabul edilip çözümlenmedikçe bugün karşılaştığımız türden terörizmin sonu gelmeyecektir. Terörizm memnuniyetsizlikten, insanların ya da ülkelerin baskı görmesi sonucu ortaya çıkan memnuniyetsizlikten kaynaklanır. Bu tür sebepleri ortadan kaldırılmadan sonlandırılması mümkün değildir. Sadece askeri yöntemlerle ortadan kaldırılmaz. Malezya da bu dönemi yaşadı. Hükümete karşı mücadele etmenin gereksiz olduğuna ve hükümetle birlikte çalışmanın daha faydalı olduğuna ikna oldular. İslam ülkeleri bugün bir karmaşa, çatışma süreci içerisindeng eçiyor. Kesinlikle sorunun çözümlenmesi önceliklidir. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaptığımız görüşme sonunda birlikte çalışabileceğimize, bu sorunu çözebileceğimize emin olduk. Bir zamanlar çok büyük bir Müslüman medeniyeti vardı. Bugün aynı şeyi iddia edemeyiz. Hepimiz baskılanmış durumdayız. Bir geriye gidiş var. İslam medeniyetinin neden böyle bir düşüş içinde olduğuna bakmalıyız. Sebebi ortadan kaldırmak için doğru reçeteyi bulabilir ve İslam medeniyetini bir zamanlar olduğu gibi yine tüm dünyayı hayran bırakacak bir medeniyet haline getirebiliriz.
Yorumlar