Cumhurbaşkanı Erdoğan: Milletimiz diyor ki; 'bu İstanbul benim içime sinmedi'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti 28. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu. 31 Mart seçimlerine değinen Erdoğan, "Milletimiz diyor ki; 'bu İstanbul benim içime sinmedi, burada bir şaibe olduğu kesin'. Ve bu şaibenin giderilmesi şart ki, rahatlayalım'" dedi

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Milletimiz diyor ki; 'bu İstanbul benim içime sinmedi'
Son Güncelleme: 23 Ağustos 2019 Cuma 12:03
27 Nisan 2019 Cumartesi 11:16

Her seçimin bir imtihan olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her seçim bir imtihan, mücadele, muhasebe vesilesidir. 31 Mart seçimlerinde bu imtihanı büyük oranda başarıyla verdik." dedi

Türkiye genelinde AK Parti olarak yüzde 44,4'lük oy oranına ulaştıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sonuç, AK Parti olarak girdiğimiz mahalli idareler seçimlerinde elde ettiğimiz en yüksek ikinci oy oranıdır" açıklamasını yaptı

Cumhur ittifakı olarak toplamda yüzde 51.7 gibi bir sonuç elde ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karşımızdaki 4'lü ittifakın toplamı ise yüzde 44.5'ta kaldı. Oy oranları olarak baktığımızda AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın tartışmasız bir başarısı vardır. Bu vesileyle birlikte mücadele verdiğimiz Bahçeli'ye ve tüm MHP'li kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Milletimiz AK Parti olarak bize 15 büyükşehir, 24 il, 516 ilçe, 203 belde belediyesini yönetme sorumluluğunu vermiştir” diye konuştu

Erdoğan’ın açıklamaları şöyle;

"İstanbul ve Ankara önemle üzerinde durulması gereken yerler olarak duruluyor. İstanbul ve Ankara'da aslında kaybetmedik, tam tersine kazandık. Kazanmak kaybetmek nedir ona bakmak lazım. İstanbul'da 24 ilçede AK Parti, birinde MHP olarak almış bulunuyoruz. Kalan 14 ilçede Diğer ittifak ipi göğüslemiş

 "Banka çalışanlarını sandık memuru gibi göstermişler"

Seçimde son yaptığımız itirazlarla oy farkı düşmeye devam ediyor. Burada örgütlü bir organizasyon söz konusu. Kamu yöneticisi olmadığı bankada işçi statüsündeki banka çalışanlarını sandık kurullarına memur yapmışlar. İş Bankası, Şeker Bank, Garanti Bankası gibi bu bankaların yüzlerce binlerce mensubu buralarda memur statüsünde görev almıştır.

Şimdi dün İş Bankası bir açıklama yapmıştır. "Bunlar bilgimizde değildir vesaire... Biz sizin görevlilerinizin buralarda görev aldığını söylüyoruz. Partimize verilen oyların takibini elbette yapacağız.

"YSK'nın kararına saygı duyacağız"

İçimize sinse de sinmese de YSK'nın kararına saygı duyacağız. Şöyle bir şey konuşuluyor. "AK Parti umudunu kesti" Şunu çok açık net söyleyeyim. Son ana kadar biz hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu bir normal yargı mücadelesi olmaktan aslında seçim hukuna yönelik bir mücadeledir. Bunu da sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız. Zira öyle bir şey burada var ki, milletimiz diyor ki; 'bu İstanbul benim içime sinmedi, burada bir şaibe olduğu kesin'. Ve bu şaibenin giderilmesi şart ki, rahatlayalım'.

Daha ilk andan itibaren belediye başkan vekillerinin odalarındaki kilitlerinin göbeğini sökecek kadar bir hırs... Yahu zaten kazandıysan buralar size teslim edilecek. Ama dur bakalım, daha Meclis'te yapılacak seçimler var. E ne oldu? Meclis'teki seçimlerde İstanbul'da tüm belediye başkan vekilliklerini bizim arkadaşlarımız kazandı.

'AK Parti umudunu kesti’ diyorlar. Son ana kadar hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz. ‘Bu iş bitti, kaybettik’ noktasında değiliz.

“İçimizde belli noktalara gelenlerin yaptıkları yenilir yutulur cinsten değil”

İçimizde de bize yanlış yapanların olduğunu ifade etmeden geçemeyeceğim. Bu yeni bir şey değil, ilk insandan başlayan bir süreç... Maalesef içimizde belli seviyeye, noktalara gelenlerin yaptığı çalışmalar yenilir yutulur cinsten değil.

Bu davanın adamı olduğunu söyleyenler, bütün kampanya boyunca bu adamlar neredeler ya? Bunlar nereye gittiler? 'Efendim ben beğenmedim' sen beğenmeyebilirsin. Yani biz herkesin beğeneceği isimleri bulma başarısını ne zaman gösterdik ki bugün göstereceğiz? Böyle bir şey olabilir mi?

"Bu teşkilat sadece Ankara'da kabuğuna çekilmiş bir teşkilat değildir"

Burada bir yönetim varsa bu yönetim çalışmalarını, istişarelerini yapar ve bir karar verir. Bu karara da hep birlikte uyarız. Ve bu işte bir teşkilatın ahlakıdır. Ama bu teşkilatın ahlakından mahrum olanlar kendilerini hiçbir zaman anlatamayacaklar. Ve şunu açık, net ifade ediyorum. Bilesiniz ki, bu teşkilat sadece Ankara'da kabuğuna çekilmiş bir teşkilat değildir. Hangi ilde neler oluyor, ilçelerde neler oluyor bunların hepsi bize geliyor. Nerede neler olduğunu, döndüğünü bunların hepsini biliyoruz. Gün ola harman ola, zamanı geldiğinde tabi ki bizler bu teşkilatın geleceği için de bunların hesabını sormasını biliriz.

 Sırtını terör örgütüne dayayanlar ikbalini siyasi mühendislik oyunlarında anlayanlar bizi anlayamaz. Seçim döneminde siyasi rekabet kızışır normal bu. Kültürümüzde oyların sayımı ile seçim dönemi geride bırakılır. Biz önce, yatırım, istihdam diyen bir parti olduk. Milli meselelerde bir araya gelmenin önemini biz biliyoruz. 

82 milyon olarak birbirimize kenetlenme günüdür. Zihninin ve gönlünü terör örgütüne vermeyen dış güçlere vermeyenleri bu ittifaka davet ediyoruz.

"Siyasi istismar için oraya gidiyorsun şehit için değil"

 CHP zihniyeti hep yaptığı gibi şehit cenazesinde yaşanan bir hadiseyi çığrından çıkarmaya çalıştı. İşi hem şehit yakınlarına hem milletimize hakarete vardırdılar. Şehit cenazesine katılmak herkesin hakkı ancak seçim sürecinde kendin PKK’nın güdümünde kurtaramamış, PKK ile iş birliği yapmışsın. Atması gereken adımda dikkat etmeleri gerekir. ‘Buraya gitmek ne getirir ne götürür’ diye. Bu şehit senin iş birliği yaptığın canavarların siyasi örgü olan HDP ile iş birliği yapmışsın. Benim Mehmet’imi şehit edenlerle iş birliği yapacaksın bunları yutmayacağız, söyleyeceğiz. Dağ ile iş yapacaksın, bunları televizyonda izledik. Bunlarla iş birliği yapacaksın, son şehit cenazesine gideceksin, hiç düşünmedin mi ‘bunlar benim gelişimi nasıl karşılayacak’ diye. Sen siyasi istismar için oraya gidiyorsun şehit için değil.

Şehit ailesi de senin oraya gitmeni istemiyor. Bay Kemal Hacı Bektaş’ta bizim bakanımız Bekir Bey’e senin gözlerinin önünde nasıl saldırıldığını biliyoruz. Kalkıp da bir geçmiş olsun temennisinde bulunmadın. Bunlar da bizim kayıtlarımız da var.

CHP, eline geçirdiği belediyelerde işçi kıyımına başlamıştır. Şu anda kapıya konuyorlar. Asgari ücret ilan ediyorsun. Biz bunları söyledik zaten.

CHP’nin kutuplaştırma siyasetine karşı birlik için durmayı sürdüreceğiz. Şahsımdan başlayarak her alanda 2023’e ulaşmak için gayret göstereceğiz. Sınırlarımızın dibinde yapılan tuzakları bozacağız.

"Ben elimi öptürmem, çünkü temiz elimi kirletmem"

 Bizi CHP ve HDP’ni yaptıklarında ziyade 2002 yılına kadar yanımız yürüyenlerin söyledikleri üzüyor. Mesela çıkıp Ardahan'da Iğdır'da Şırnak'ta üniversite kurmanın hangi mantığı var? Hocası var, talebesi yok diyor. Adama sormazlar mı, tabelası var, binası yok...

 Mesela çıkıp 'Hangi akıllının başına İstanbul'da Çamlıca'nın tepesine 60 bin kişilik bir cami yapmak gelir? Bir kere doldursunlar ellerini öperim' gibi bir hezeyanı dile getiriyor. Ben öptürmem, çünkü temiz elimi kirletmem.

 Şu hale bak... Bu ne tarih bilmezliktir? O zaman ki nüfusa göre; Sen Sultanahmet Camii'ni, Süleymaniye Camii'ni, Fatih CAmii'ni, acaba nasıl değerlendireceksin?

 Ey zavallı ya. Bunlar mühürdür, müdür. O boğaza girip çıktığın zaman işte Büyük Çamlıca Camii'ni göreceksin. Ben inanıyorum ki bunlara oy verenler de herhalde hesaba çekeceklerdir. Iğdır, Ardahan, Şırnak gibi yerlere biz üniversiteyi götürüyoruz. Bizim ecdadımız ta buralara medreseler kurmadı mı?

 Öyle bir tarih bilmezlik var ki, rahmetli Erbakan Hoca'mız kalksa herhalde bunu karşılıksız bırakmazdı. Yahu bunları söyleyecek kadar maalesef siyasetten de nasibini almamış, maalesef kalkıp kalkıp ileri teknolojiden benim oradaki vatandaşlarımı mahrum etmenin hesabı içine girmiş.

 Mevlana'nın şu ifadeleri tam anlatıyor. "Cahil insan gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır" İşte tam da bu kafayı tarif eden veciz bir söz. AK Parti Türkiye'yi hızlı trenle tanıştırmıştır. Ankara, İstanbul, Sakarya, Bilecik, Konya hatları birfiil çalışıyor. Yüzde 90 doluluk oranıyla hizmet veriyoruz.

“Ermeni meselesi konusunda arşivimizi açıyoruz”

Ermeni tehciri işte bu büyük acıların önünü kesmek için başvurulan bir yöntemdir. Yani bir hicrettir. Ermenilerin iddia ettiği gibi bir yola başvurmuş olsaydık, dünyanın dört bir yanında yaşayan milyonlarca Ermeni'den söz edilemezdi. Tehcir, bir mecburiyet olarak uygulandığı için elbette ciddi acılar yaşanmıştır. Ama tüm bunların konuşulacağı yer ülkelerin yönetim binaları, parlamentolar değildir.

Bu hakikatlerin aranacağı yer arşivlerdir. Bunu yapacak olanlar da tarihçilerdir. Bizim arşivlerimiz her konuda olduğu gibi Ermeni meselesi hususunda da tüm araştırmacılara açıktır. Hodri meydan; üçüncü ülkelerde varsa onlar da açsınlar. Ama gelmiyorlar. Biz yıllardır bunları ta Başbakan olduğum andan itibaren hep söyledik gelmiyorlar. İşlerine gelmiyor, arşivde nelerin olduğunu biliyorlar. Onun için gelmiyorlar.

 “Golan Tepeleri Suriye’nindir, İsrail’in değil”

Filistin topraklarını işgal eden, Golan tepelerini ihlak eden İsrail yönetimi bu tehlikeli politikalarından vazgeçmelidir. Golan tepeleri Suriye'nindir, İsrail'in değil.

Filistinlilerin haklarını teminat altına alan, Doğu Kudüs'ü de bu ülkenin başkenti olarak tanıyan kapsamlı bir anlaşmaya kadar bu sorunlar çözülmeyecektir."

 

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar