Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş koronavirüs salgının nedeniyle Cuma namazlarına ve vakit namazlarına ara verildiğini duyurmuştu. Bu kapsamda bazı camilerden camiye gelmemeleri hakkında duyurular yapıldı. Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, bugünkü köşesinde bu konuyu değerlendirdi.
Hakan’ın yazısı şöyle;
“Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş, kamuoyunun huzura çıktı ve şu iki şeyi söyledi:
BİR: Cuma namazı yerine evde öğle namazı kılınsın.
İKİ: Camilerde cemaatle namaza ara verilsin.
Çok doğru karar!
Süper! Bravo!
Bu kararla birlikte Diyanet İşleri Başkanı’nın cuma hutbesinde karşısındaki kalabalık cemaate...
“Kalabalık ortamlardan uzak durmaya gayret edelim” demesindeki mantıksızlık da aşılmış oldu.
Bazı tipler...
Daha düne kadar...
“Cuma namazına ara verilmeli, camilerde cemaatle namaz kılınmamalı” falan diye öneride bulunanları...
Neredeyse “İslam düşmanı” ilan edecek durumdaydılar.
Bugün alınan kararla birlikte acaba bir yüz kızarması yaşamışlar mıdır?
Sanmıyorum. Hiç sanmıyorum.
Bazı tipler ise...
“Barlara, gece kulüplerine falan gelince anında kapatma... Cami söz konusu olunca sıfır önlem” falan diye zehirlerini ortalığa saçıyorlardı.
Bunlar ne yaptılar peki? Ne yapacaklar?
Alınan kararı beğenmeyip...
“Ama camiler açık olacakmış... Ama bireysel namaz kılmak serbest olacakmış...” diye velveleye devam ederek iflah olmalarının imkânsız olduğunu kanıtlamış oldular.
Aklı başında olanlar ise...
Kararı olumlu karşıladı.
Eleştirdikleri tek yön ise kararın geç alınmasaydı.
Peki alınan bu karar, “dinde reform” olarak yorumlanabilir mi?
Hemen söyleyeyim:
Reform meform değildir bu!
Çünkü konunun uzmanları, günlerdir açıklıyorlar.
Ayet söylüyorlar, hadis söylüyorlar.
Diyorlar ki:
“İslam’a göre bu tür durumlarda bu tür kararlar alınabilir.”
Şu kadarını söyleyeyim:
Bu kadar tereddüde, bu kadar çekingenliğe, bu kadar gecikmeye falan hiç gerek yoktu.
Dinde var olduğu bilinen hüküm, hemen uygulamaya konulmalıydı.
Neyse...
Geç de olsa doğru bir karar verildi sonunda.
Buna da şükür."
Yorumlar