Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sıralar ilginç görüşmeler yaptığını belirten Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile yaptığı görüşmenin perde arkasını yazdı.
Selvi’nin yazısı şöyle;
“Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesinin hak ettiği şekilde değerlendirilmediği kanaatindeyim. O nedenle görüşmenin perde arkasını paylaşmak istedim. Çünkü o görüşmede düşünce suçları ve FETÖ’den yargı kararıyla geri dönenlere ilişkin ileriye dönük bazı sinyaller edindim.
Erdoğan şu günlerde ilginç görüşmeler yapıyor. Karamollaoğlu ile ucu açık bir şekilde görüştüğü gibi. Elbette ki CHP’lilerin de aralarında yer aldığı büyükşehir belediye başkanlarıyla toplantısı canlı yayınlandığı için onu ayrı tutuyorum. Belli ki Erdoğan bir süredir farklı görüştekileri dinliyor ve “Cumhurbaşkanı” şapkasıyla önplana çıkmak istiyor.
Belediye başkanlarıyla toplantıya katılan bir bakan, “Cumhurbaşkanımız CHP’li belediye başkanlarıyla toplantı öncesinde bize ‘Yardımcı olacaksınız, sorunlarını çözeceksiniz’ diye talimat verdi. AK Partili başkanlara ne yapıldıysa CHP’li başkanlarla da öyle ilgilenildi” dedi.
CHP’li başkanlarla toplantıyı yazıp da Ekrem İmamoğlu’nun sandalyesinin kırılması olayına girmesem olur mu? Ekrem İmamoğlu’nun oturduğu yerden “Çat” diye bir ses duyulmuş. İmamoğlu’nun başı hafif geriye doğru düşmüş. Tam o sırada Yılmaz Büyükerşen ile Tunç Soyer kollarından yakalayıp yere düşmesini önlemişler. Toplantıda önce şaşkınlık olmuş, sonra herkes gülmeye başlamış. Erdoğan, “Bak israf bu, kamu malı, ödeyeceksin” demiş. “Yenikapı’da sergilediğin araçlar israf değil” anlamında. İmamoğlu da az değil. O da “Efendim, illa ikinci sandalyede işi sağlama alacağız” diye karşılık vermiş.
Bir tartışma yürüyor ya, İmamoğlu’na özellikle kırık sandalye mi verildi diye. Kırılan sandalye dahil, toplantıda kullanılan sandalyeler Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde alınmış, Çankaya Köşkü’nden Külliye’ye taşınmış. Yakında su bardaklarıyla ilgili bir şey olursa da peşinen söyleyeyim, su bardakları başta olmak üzere yemek takımları da Gül döneminden kalmaymış.
Karamollaoğlu’na teklifi
Bu kadar dedikodu yeter. Şimdi gelelim Karamollaoğlu ile Erdoğan görüşmesine. Ben ne yazarsam yazayım, Erdoğan’ın Karamollaoğlu’na “Birlikte siyaset yapalım” teklifinde bulunup bulunmadığını merak ediyorsunuz değil mi? Karamollaoğlu sözlerine “Size endişelerimi aktarmak için geldim” diye başlamış. Millet ittifakı, Cumhurbaşkanı adaylığı gibi konulara girmemeye özen göstermiş ama sohbetin en koyu anında Erdoğan, “Aslında bizim beraber çalışmamız lazım” demiş. Karamollaoğlu ise “Ben o konulara girmek istemiyorum. Sadece endişelerimi paylaşmak istiyorum” karşılığını vermekle yetinmiş.
O hazırlık neydi?
İlk başlık, FETÖ’yle mücadele konusu olmuş. Karamollaoğlu, FETÖ’yle mücadele adı altında yaşanan mağduriyetleri gündeme getirmiş. “15 Temmuz’dan sonra mağdurlar türedi. FETÖ’yle mücadele kapsamında kamuda görevden almalar oldu. Ancak bunların bir kısmı yargı kararıyla geri döndü. Fakat bunlar göreve başlatılmıyor. Bunlarla ilgili bir çözüm bulmak lazım. Belki aynı kurumda olmayabilir ama başka bir yerde çalışmalarını sağlamak lazım. Bunlara belki bir af çıkarılabilir ya da en azından bir çözüm geliştirilebilir” demiş. Erdoğan ise ayrıntılı bir şekilde FETÖ’yle mücadelenin zorluklarını anlatmış. Ama çok daha önemli bir şey söylemiş. “Bazı hazırlıklar yapıldı ama beni tatmin etmedi” demiş. Karamollaoğlu, Erdoğan’ın yeni bir çalışma yaptıracağı izlenimi edinmiş.
“Siz de hapse girdiniz”
İkinci başlığı ise cezaevindeki gazeteciler ve sanatçılar başta olmak üzere düşünce suçluları oluşturmuş. Karamollaoğlu, “Gazeteciler, siyasetçiler, düşünce adamları ceza alıyor. Siz de bir şiir okuduğunuz için hapse girmiş birisiniz. Siz de bir düşünce mağdurusunuz” demiş. Erdoğan bunun üzerine şahsına yönelik hakaret edenlere ilişkin iki-üç örnek paylaşmış. “Peki ben bunlara ne yapayım?” diye sormuş. Karamollaoğlu bunun üzerine, “Bana da hakaret edenler oluyor. İlk önceleri hemen avukatlara talimat veriyor, dava açmalarını istiyordum. 10-15 oldu. Pişmanlıklar gelmeye başladı. Pişman oldular. Bunun üzerine avukatlara ‘Davaları geri çekin’ dedim. Siyasi olarak bu sizin için de iyi olur” karşılığını vermiş. Canan Kaftancıoğlu ya da Nazlı Ilıcak’ın ismi geçmemiş ama sanki ruhları dolaşmış o görüşmede.
Esad’la görüşün deyince
Üçüncü olarak çok netameli bir konuyu gündeme getirmiş Temel Karamollaoğlu. “Esad’la görüşün” demiş. Sözleri aynen şöyle: “Siz doğrudan Esad’la görüşmeyebilirsiniz ama Esad’la doğrudan bir temas kurulması lazım. Suriye’deki gelişmeler bizi endişelendiriyor. ABD, PKK’ya on binlerce TIR silah yardımı yapıyor. Amerikalılar bir ordunun kurulması için gerekli olan her silahı verdiler. Bu bizi endişelendiriyor. Bu ancak Esad’la görüşerek çözülebilecek bir konu. Siz olmasanız da sizin adınıza birilerinin doğrudan Esad’la görüşmesi lazım.”
Erdoğan’ın ne cevap verdiğini öğrenebilmiş değilim. Ama sohbetin dostane sonuçlandığını öğrendiğimde en azından şiddetle itiraz etmediği sonucunu çıkardım."
Yorumlar