Cumhurbaşkanı Erdoğan İngiltere ziyareti sonrası uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan ‘İngiltere ile ticaret anlaşması olacak mı?’ sorusuna, “Evet, serbest ticaret anlaşması ufukta gözüküyor ama bir takvim vermem doğru olmaz. Özellikle 24 Haziran’dan sonra sanırım bu konuyla ilgili adım atmaya hazırlar” yanıtını verdi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kraliçe 2. Elizabeth ile yaptığınız görüşmedeki izlenimlerini de anlattı
Erdoğan, “Kraliçe 92 yaşında olmakla birlikte dehşet derecede bir hafızası var. Hafızası o yaşa göre son derece iyi. Abdullah Bey’in Cumhurbaşkanı, benim Başbakan olduğum dönemde, Türkiye’yi ziyaretini, yaptığımız görüşmeyi tüm ayrıntılarıyla hatırlıyor. Ayrıca temaslarım hakkında da tafsilatlı biçimde bilgi sahibi olduğunu gördüm. Konulara çok iyi hâkim olduğunu, her şeyi dingin biçimde anlattığını müşahede ettim” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın sorulara yanıtları şöyle:
“İsrail meselesinde, öteden beri zulme maruz kalan Filistinliler şimdi de Gazze’de gösteri yaptıkları için kıyıma uğradı. Bütün bunlar, İsrail’in ne yaptığının artık herkes tarafından bilindiği bir aşamayı beraberinde getirebilir mi? Türkiye’nin aldığı tedbirlerden başka yeni adımlar olacak mı?
Ne gibi adımlar atılabileceği elbette değerlendirilecektir. Netanyahu’nun attığı tweet’e verdiğim cevap, sinir uçlarına dokunmuş olmalı. Filistinlilerin direnişine destek çıkmamız bunları rahatsız ediyor. Ben bu çerçevede HAMAS’ı bir terör örgütü olarak görmedim, görmüyorum. HAMAS, Filistinlilerin işgal altındaki topraklarını kurtarmanın gayreti içindeki direniş hareketlerinden biridir. İsrail orada işgalci durumundadır. Burada, antisiyonist hahamlarla da görüştüm. İsrail’in Siyonist olduğunu söylüyorlar. Biz bunu söylediğimizde bazıları çıldırıyor. Görüştüğümüz hahamlar, “Siz Yahudiler ile Siyonistler arasındaki ayrımı iyi yapan bir lidersiniz” diyorlar. Kendilerine haksızlığa karşı çıkma konusunda seslerini yükseltmelerini söyledim.
Filistin’deki son gelişmeler, İsrail’in BM Güvenlik Konseyi kararlarını kabul etmediğini, sürekli ihlal ettiğini bir kez daha gösterdi. Bu kanaatin birçok devlet tarafından paylaşılmasının İsrail’in BM üyeliği statüsünü kaybetmesine yol açabileceği iddialarına ne diyorsunuz?
O denli iddialı konuşmamak lazım. Önemli olan İsrail’in yaptığı adaletsizlikler ve haksızlıklar karşısında ortak tavır sergilemektir. Ama bu hususta uluslararası camianın, hatta Arap Ligi’nin, İslam dünyasının arzulanan düzeyde kararlı bir tavır sergilediğini söylemek zor. Yanlışlıklar karşısında açıkça sesini yükselten nadir ülkelerden biriyiz. İran ve Rusya’nın yaptıkları açıklamalar da önemli. İİT’nin İstanbul’daki zirvesine üye ülkelerin hangi seviyede katılacaklarını görmemiz, bu açıdan da önem taşıyor. O gün Yenikapı’da muhteşem bir miting de yapmak istiyoruz. AK Parti olarak, pazar günü Diyarbakır’da yapacağımız mitingi, ramazan boyunca Türkiye genelinde sürdürebiliriz. Bunları Cumhur İttifakı olarak yapmamız da gündeme gelebilir.
2001 krizinden sonra bir ekonomik program oluştu. Bugün gelinen noktada, “Faiz, enflasyonun sebebi” diyorsunuz, altına dayalı bir model öneriyorsunuz, “Milli para” diyorsunuz. Artık yeni bir ekonomik program yazma zamanı gelmedi mi?
Aslında yazılıyor yeni şeyler. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, ekonomide de işlerin daha sağlıklı yürümesini sağlayacak. Halihazırdaki sistemde bürokratik oligarşinin tümüyle yenildiğini söyleyemeyiz zira bürokratik oligarşi egemenliğini sürdürüyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin en önemli getirilerinden biri, bürokratik oligarşinin egemenliğinin son bulması olacak. Rusya, İran, Çin ve Güney Kore gibi ülkelerle ulusal paralar üzerinden alışveriş yapma çabalarının, altınla borçlanma gibi alternatiflerin kur baskısından kurtulma açısından önemli olduğuna inanıyorum. 24 Haziran’dan sonraki süreçte, sistem tüm kurumlarıyla her açıdan daha sağlıklı, hızlı işleyecek. İktidar, başarısızlık halinde bedel ödeyeceğinin bilinciyle, daha sorumlu davranmak durumunda olacaktır.
Seçimler yaklaşıyor. Sayın Başbakan’ın da gündeme getirdiği üzere, “Erdoğan’a oy verin ama partisine değil” şeklinde bir yaklaşımı gündeme sokmaya çalışanlar var. MHP ile AK Parti arasına nifak tohumu mu sokmak isteniyor?
O dediğiniz yaklaşımı bazı mahfiller işlemeye çalışsalar da başarılı olamazlar. Bizler Cumhur İttifakı olarak yola çıktık. Bu işin bozulmasına fırsat vermeyiz. Kimse aramıza nifak sokamaz. “Cumhurbaşkanlığında Erdoğan’a oy verin, aşağıda kime verirseniz verin” şeklinde bir mantık olamaz. İnanıyorum ki AK Parti tabanı kendi partisine, MHP tabanı da kendi partisine oy verecektir. Ayrışmaya gitmemizin anlamı yok. Teşkilatımıza “Tabanda partinize sahip çıkacaksınız” diyoruz. İttifak konusunda kararlılığımız son derece net. Cumhur İttifakı olarak seçeceğimiz cumhurbaşkanının güçlü olabilmesi için parlamentoda da güçlü olmak gerektiğini biliyoruz. “Bunun için gerekli desteği vermeniz lazım” diyoruz. Arkadaşlarımız da bunu işliyorlar. Ayrımcılığa fırsat vermek istemiyoruz. Biz BBP’yi de partimizden aday gösterme suretiyle Cumhur İttifakı bünyesine dahil ettik. BBP adayları bu seçimlere bizim partimizden girecekler.
Yorumlar