CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuşuyor. Konuşmasına Ankara'nın başkent ilan edilişinin 97'nci yıldönümünü kutlayarak başlayan Kılıçdaroğlu, "Ankara’nın başkent oluşunun 97. yılı. Küçük bir Anadolu kasabası bugün Türkiye’nin 2. Büyük şehri ve Türkiye’nin başkenti. Ankara’yı Ankara yapan bizim dedelerimiz. Onlar etnik kimlik, yaşam tarzı ayrımı yapmadılar. Hep birlikte milli kurtuluş mücadelesi yaptılar. Ankara güzel bir kent" diye konuştu.
Ermenistan'ın saldırıları: Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik saldırılarına tepki gösteren CHP lideri, "Azerbaycan’dan güzel haberler gelmiyor. Toprakları işgal altında olan bir devlet mücadele veriyor. Sayın Aliyev 'Ben savaşacağım' demiyor. 'İşgal altında olan topraklardan çıkarlarsa sorun yok' diyor. Haklı mı, haklı. Evrensel hukuka ve insan haklarına da uygun. Daha fazla kan akmaması için Ermenistan'ın işgal altındaki topraklardan çıkması gerekiyor. Ama onlar ne yapıyor, Ermenistan sivillere saldırıyor. Bu bir savaş suçudur. Elbette Rusya’da masa kuruldu. Olaylar izleniyordu ama Türkiye masada yoktu. Bunu da Türkiye’deki bütün vatandaşlarımın hafızlarına yazmalarını istiyorum. Madem ki sorunun çözümüne katkıya hazırız neden Türkiye o masada yok?" dedi.
Ankara garı saldırısı: Ankara'da 10 Ekim 2015'te meydana gelen terör saldırısında ölenleri anan CHP lideri, "Ankara’da 5 yıl önce bir terör saldırısı oldu. 102 kişi hayatını kaybetti. Hala olay aydınlatılmış değil. Biz nereden gelirse gelsin terörü bir insanlık suçu olarak görüyoruz. Terörist eline silah alıp masum insanları öldürüyorsa teröristtir. İnsanların inançlarına saygı göstereceğiz ama terör, terördür. 10 Ekim’de yaşanan terörün kimlerden, nerelerden, nasıl kaynaklandığının ortaya çıkarılması devletin görevidir" ifadelerini kullandı.
Hatay'daki yangın: "Teröre karşıyız ama ağaçları, tabiatı seviyoruz" diyen CHP lideri, "Bütün canlıları, kainatı seviyoruz. Gelecek çocuklarımız, torunlarımız güzel bir ekosistem içinde doğma hakları var. Bizim 2. Yüzyıla çağrı beyannamemizin maddelerinden biride budur. Bu dünyanın hakkını bizden sonra gelecekler için de korumak zorundayız. Bu yüzden bir ağacı yakmak en büyük günahtır. Hele bir ormanı, hayvanları, kuşları yakmak… Efendi teröristler yaktı. Zaten onlar terörist. Ha bir insanı öldürmüşsün, ha bir ağacı yakmışsın. Yeşil ekonomi diyor dünya. Doğayı, insanları korumak için bunu yapıyoruz" dedi.
Emekli maaşı tepkisi: Kılıçdaroğlu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un açıklamalarına tepki göstererek, "Her mücadelenin mutlaka haklı yönleri vardır. Ve siz haklılığınızı kanıtlamak ve vatandaşları haklı eksende yönetmek için devleti adaletle yöneteceksiniz. Devleti yöneten alçak gönüllü olmak zorundadır. Milyonlarca insan işsiz, esnaf siftah yapamamış, çöp konteynerlerinden yüz binlerce kişi besleniyor. Siz çıkmış yoksulluk için 'sabredin' diyorsunuz. Pek sen niye sabretmiyorsun? Sen nerede sabır gösteriyorsun? Senin bir elin yağda bir elin balda. Yazlık sarayların, kışlık sarayların, uçan sarayların var. Allah kimseyi kibirle doldurulmasın. Baştaki kibirli olunca yöneten kadroların da tamamı kibirli oluyor. Çalışma Bakanı çıkıp emeklilere 674 lira emekli maaşı ödendiğini söylüyor. 'Ben sana iki yılda bu kadar para verdim öp de başını koy' diyor. Sen o kişinin ne kadar çalıştığını ne kadar prim ödediğini biliyor musun? Şu kepazeliğe bak! Bunlar devleti yönetiyor" diye konuştu.
Esnaf Bakanlığı: Geçtiğimiz hafta açıkladığı 17 maddelik paketini tekrarlayan Kılıçdaroğlu, "Hiç kimse kendini sahipsiz sanmasın. Coğrafyamızın neresinde yaşarsa yaşasın hiç kimse kendini sahipsiz sanmasın. Bu vatanın, bu bayrağın sahibi var, onun adı da Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Esnaf Bakanlığı kurulsun, sicil affı kurulsun, esnaf kredilerinde faizler kalksın, kiralarda stopaj kalksın. Bir daha söyleyeceğiz. AVM’leri haftanın bir günü kapatın. Esnafın sosyal güvenlik primlerini eğer dükkanı kapatıyorsan devlet olarak sen ödeyeceksin kardeşim. Devletin esnafa borcu var ödemiyor. Devlet alışverişi yapmış, milyarlarca para, ama ödemiyor. Vergisini aldın, KDV’sini aldın ama parasını ödemiyorsun.Bunun gibi 17 maddemizi saydık. Bütün bunlar olurken 17 maddenin hiçbiri hayata geçmedi. Esnaf zaten bitti diyorlar. Çünkü devletin orta direği kalmadı. Ama yandaşa sonuna kadar yardım ediyorlar. Büyük bir ihale yapıyorlar. İhalenin bedeli 9 milyar 800 milyon liraya. O 5’li çeteden birine veriyorlar. Kim bu adam? Hani var ya havuz medyasının sözde amiral gemisi Sabah ATV’nin sahibi. Gazeteler satmıyor televizyon izlenmiyor ya ondan verdiler. Resmi Gazete’de 9 Ekim 2020’de bir tablo yayınlandı. 81. sırada bu ihaleyi verdikleri firmaya 9 milyarlık vergi harç muafiyeti getiriyorlar. Hiçbir zaman masraf yapmasına gerek yok, devlete vergi vermeyecek. Böyle bir düzeni yaşadı mı Türkiye Cumhuriyeti?" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sıfır maliyetle iş yapıyor, devletten ayrıca para alacak. Bu düzen harami düzenidir. Haramilerin düzeninde devlet adam olmaz. Eğer bu düzeni istemiyorsanız, yeter artık düşün yakamızdan demeniz lazım. Sen sarayında oturuyorken benim çocuğum aç yatıyorsa düşün yakamdan demeniz lazım. Sadece yandaşlara değil, tefecilere de çalışıyorlar. Saray hükümeti tefeci hükümetidir. Keşke beni mahkemeye verseler de mahkemede hakime bütün rakamları göstersem. Faizler için dünyanın parasını verdiler. Almanya 10 yıl vadeli borçlanıyor. Aldığı borç karşılığında faiz 0. Parayı alıyor, yatırımını yapıyor, geri ödüyor, faiz ödemiyor. ABD 10 yıl borçlanıyor, faiz 0,7. Yunanistan 10 yıl borçlanıyor, faizi 0,9. Yunanistan’ın İstanbul’dan nüfusu daha az. Türkiye 2,5 milyar dolar borçlandı, 6,4 faiz. Hani Almanya bizi kıskanıyordu, hani Yunanistan mahvolmuştu, Hani Türkiye güçlü ülkeydi, dünya lideriydi? Evet, 83 milyonun parasını bir avuç tefeciye mahkum etmekte dünya lideriyiz. Kimin parasıyla sen bu borcu alıyorsun? Bu borcu Kalyon İnşaat mı ödeyecek? Hayır. Esnaf, çiftçi, işsiz önemli değil. Bunun üzerinde durmak lazım. Son 8 ayda bu memleketin Londra’da bir avuç tefeciye ödediği para 728 milyar dolar. Saray’da oturan zat, sabredin diyorsun. 728 milyar doları 8 ayda ödeyen bu millet ne zaman sabredecek ne zaman bu milletin yakasından düşeceksin? Eğer bu milletin yakasından düşmezsen, bu millet seni ilk seçimde yakasından düşürecek."
Baro seçimleri: Baro seçimlerinin ertelenmesini eleştiren CHP lideri, "Birisi bir adaletsizlikle karşılaştığında adalet yerini bulur, mahkemeye başvurursunuz adalet sizin hakkınızı verir. Genelgeyle kanun değiştiriyorlar. YSK’ya başvurdular ama onlar da Saray’dan emir aldıkları için yapamazsınız dediler. Siyasi partiler seçim yapabiliyor barolar niye yapamıyor? Bir kişi koltuğunda otursunlar diye. İstanbul’da zorla baro kurdular şimdi Ankara’da zorla kamu avukatlarının önüne imzalamaları için kağıt koyuyorlar. Kamu avukatlarına seslenmek istiyorum. Onu imzalamak ihanettir" dedi.
Eğitim konusunda eleştiriler
CHP lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasının büyük bölümünü eğitim sistemine ayırdı. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"30 milyon velimiz var. 30 milyon veli, çocuğunun eğitiminden ve sağlığından kaygı duyuyor. Her anne-babanın en büyük ideali çocuğunun eğitim almasıdır. Öğretmenle eğitimle ilgili konuları en iyi öğretmenler bilir. Eğitimle ilgili bir düzenleme yaparsanız bunu uzun uzun tartışırsınız. Eğitim, milli ve ulusal değerlerimizi evrensel değerleri buluşturmaktır. Eğitimde dünyadaki saygınlığı artınca her konuda söz sahibi olan bir ülke konumuna gelirsiniz. Bunlar ne yaptılar, 4+4+4 diye bir sistem getirdiler. Bu sistem gelirken anne baba olarak sana sordular mı, sormadılar. Peki bu kalkınma planlarında var mıydı, hayır yoktu. Bu eğitim şuralarında görüşüldü mü, hayır. Bu kanun teklifini parlamentoya getirenler eğitimci miydi, hayır, ilgisi yok. Biz zamanında gördük ve uyardık. Şimdi bu acı tablodan ders çıkarmak ve gereğini yapmak zorundayız. Bu çocukları neden kobay olarak kullandılar? Nedeni basit çocuğu yetiştirelim, ileride bize oy versin; tek amaçları bu. Ama onlar bu çocukların ellerindeki telefonla bütün dünyayı izleyebildiğini bilmiyorlar. Bu kadar cahil bu adamlar. Tek tip çocuk yetiştirmek istiyorlar. Eğitimi de bir rant alanı olarak görüyorlar. Büyük ihaleleri yandaşlara verdiler. 18 yıldır ülkeyi kesintisiz yönetiyorlar. 18 yıldır koalisyon yoksa, istediğiniz atamaları yapıyorsanız, eğitim sistemi 18 yıl sonunda nasıl bu hale geldi?
Örgün eğitimde 15 milyon çocuğumuz 571 bin derslikte eğitim geliyor. Pandemi geldi, 11 Mart’ta ilk vakayı açıkladılar. 12 Mart’ta okulların kapandığını Milli Eğitim Bakanı değil, İbrahim Kalın yaptı. Açıklamayı neden Milli Eğitim Bakanlığı değil de Cumhurbaşkanlığı yaptı? Milli Eğitim Bakanı bildiğimiz bakan değil, hiçbir yetkisi olmadan orada oturuyor. Şu çürümüşlüğe bakın? 19 Mart’ta Milli Eğitim Bakanlığı açıklama yaptı. 23 Mart’tan itibaren uzaktan eğitim başlayacak. Bu konuda en iyisi Çin, sonra biz geliyoruz. Açıklamaya bakın Allah aşkına! Kaç evde internet, televiyzon var ondan bile haberleri yok. EBA’ya geçildi, 7 milyon 695 bin öğrenci EBA’ya erişemedi. Gazetelerde görüyorsunuz. Tepelere çıkan öğrenciler acaba erişebilir miyiz diye. Erdoğan veriyor gazı dünyanın en gelişmiş devleti diye, bunlar da o gaza göre konuşuyorlar. 3 milyon 37 bin öğrencinin evinde interneti yok. Televizyonu olmayan evde EBA eğitimi yapmaya çalışıyorsun. Hiç düşündüler mi kaç çocuğun evinde televizyon var diye? Türkiye’nin her tarafı saray gibi değil. İstanbul’da bile sorunlar var. 16 Mart’tan bu yana bir tek derslik yapılmadı. Onlar için sadece bir şey var: Yurt dışındaki tefeciye o parayı nasıl denkleştirip vereceğim? 14 madde halinde iktidarı hiç eleştirmeden Milli Eğitim’de yapılabilecekleri saydım ama hiçbirini yapmadılar. Birinci sorum şu: Neden internet altyapımız yok, kim elinizden tutuyor?
Rahmetli Özal Türk Telekom’u kurdu. Türk Telekom Keban Barajı gibi çok önemli bir yatırım. Bunu aldılar paramız varken Hariri ailesine sattılar. Hariri ailesi gitti Türk bankalarından kredi aldı, bunları verdiler, 5 kuruş para ödemeden aldılar. Hariri ailesi krediyi ödemeyi reddetti. Hariri ailesinden büyük kazık yediler, bu kazığı yiyenler şu anda Saray’da oturuyor. Altyapıyı yapması gerekenler yapmadı, banka borcunu ödemeden gittiler. Bunlara Müslüman denir mi? Ben buna isyan ediyorum. Altyapıyı yapmadılar.
Evrensel Hizmet Fonu’nun bilgisayar alımında kullanılması lazım. Dünya Bankası’ndan 160 milyon dolar para alacaklar. Sosyo-ekonomik durumu düşük olanlar, engelliler ve mülteciler için kullanılacak. Bu paranın kullanımının takipçisi olacağız. 793 bin evde bilgisayar yok. Neden bunların hiçbiri olmadı. Bir ülkeyi geri bırakmak için yapacağınız tek şey eğitim sistemini bozmaktır, başka bir şeye gerek yok. Siz interneti bile bağlayamıyorsunuz. Bazı çocukların EBA’dan haberi bile yok. Bazı ilçelerin tamamında internet bile yok. Bu bilgisayarlardan alınan KDV’nin kalması lazım. Ne zaman kalkar? O havuz medyası patronlarından biri iş yapar öyle kalkar.
İhtiyaç sahibi olan ailelere ve öğretmenlere internetin ücretsiz olması lazım. Nereden karşılayacağız. Evrensel Hizmet Fonu var. Gerekirse mobil operatörlerle görüşülür. Devlet, ihtiyaç sahibi olan ailelere ve öğretmenlere ücretsiz bilgisayar vermek zorundadır. Sosyal devletin gereğidir. 21. Yüzyılda bilgisayarı olmayan çocuk mu olur? Biz her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız. Gerekirse bize 5 ay maaş vermeyin. Sen küsür milyarlık vergi muafiyetini 1 kişiye sağlıyorsun.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2010’da başlattığı FATİH projesi vardı. Bütün öğretmenlere ücretsiz bilgisayar verilecekti. Bir öğretmene bile verilmedi. Bütün öğretmenlere soruyorum. Hala bu saray iktidarına, bu şahsım devletine oy verecek misiniz? Bu siyasal iktidar sadece kendi çıkarlarını savunur."
Yorumlar