Huber Yalısı
1985’den bu yana Cumhurbaşkanlığı Yazlık Köşkü olarak hizmet veren Huber Yalısı’nın ilk sahipleri ya da mimarı bilinmiyor. Yalının ilk bilinen sahibi Alman silah şirketi Mauser’in (kurşun gibi mavzer gibi dağ gibi patlar giderim’deki mavzer evet) Osmanlı temsilcisi August Huber. Binayı satın alan Huber, dönemin ünlü mimarı İtalyan Raimonda D’Aronco’dan ana binaya ek binaların tasarlanmasını istiyor ve yalı bugünkü şekline ulaşıyor. 34 hektarlık korusuyla Boğaz’ın aynı zamanda en yeşil alanlarından biri olan Huber Yalısı’nın bahçesi birçok heykelle dekore edilmiş. Son eklemelerle birlikte Çin, İngiliz, Fransız, İtalyan, Acem, Arap ve Osmanlı mimari izlerini taşıyan yapı, Boğaz’ın en ilginç yapılarından biri haline dönüşmüş. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla beraber İstanbul’u terk eden Huber ailesinden sonra yalı birkaç kez sahip değiştirse de 1985’de kamulaştırılarak Cumhurbaşkanlığı Yazlık Köşkü haline getirilmiş. Bu yalının aynı zamanda popüler kültürde çok rağbet gören bir hikayesi var. Rivayete göre Huber Yalısı, Osmanlı döneminde, Sultan Abdülaziz ile gizli bir birlikteliği olan Fransız İmparatoriçesi Eugénie’nin hizmetçisine sus payı olarak hediye edilmiş.
Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı
Kırmızı renkteki bu ikonik yapının bilinen ilk sahibi, Osmanlı’nın ilk tıp okulu olan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin ilk mezunlarından Hekimbaşı Salih Efendi. Yalıya da ismini veren Hekimbaşı Salih Efendi 3 Osmanlı sultanının doktorluğunu yapmanın yanı sıra botanik hocalığı, maarif müsteşarlığı ve Maarif Meclisi başkanlığı gibi görevlerde de bulunmuş, ünü Osmanlı sınırlarını aşmış biri. İstanbul Boğazı’nda fotoğrafı en çok çekilen yapılar arasında yer alan Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı, “Binbir Gece” gibi popüler dizilere de ev sahipliği yapmış. Yalı şimdilerde düğün, konser ve benzeri etkinliklere ev sahipliği yapıyor.
7 Nisan'da yaşanan gemi kazasının ardından bu görkemini kaybetmiştir.
Yılanlı Yalı
Yılanlı Yalı Boğaz’daki en ilginç hikayelerden birine sahip. III. Selim zamanında devlet adamı Mustafa Efendi tarafından yaptırılan yalı aslında bir dedikodunun kurbanı. Hikayeye göre II. Mahmut kayıkla Boğaz’dan geçerken yalıyı görmüş ve çok beğenmiş. Padişah yalıyı satın almaya karar verip niyetini açıklayınca yine yalıda gözü olan Musahip Said Efendi padişaha yalının yılanlı olduğunu söyleyerek yalıyı almaktan vazgeçirmiş. Ama dedikodu zamanla kontrolden çıkarak tüm İstanbul’a yayılmış ve burayı herkes “Yılanlı Yalı” olarak anmaya başlamış.