7 Nisan'da yaşanan gemi kazasının ardından bu görkemini kaybetmiştir.
Yılanlı Yalı
Yılanlı Yalı Boğaz’daki en ilginç hikayelerden birine sahip. III. Selim zamanında devlet adamı Mustafa Efendi tarafından yaptırılan yalı aslında bir dedikodunun kurbanı. Hikayeye göre II. Mahmut kayıkla Boğaz’dan geçerken yalıyı görmüş ve çok beğenmiş. Padişah yalıyı satın almaya karar verip niyetini açıklayınca yine yalıda gözü olan Musahip Said Efendi padişaha yalının yılanlı olduğunu söyleyerek yalıyı almaktan vazgeçirmiş. Ama dedikodu zamanla kontrolden çıkarak tüm İstanbul’a yayılmış ve burayı herkes “Yılanlı Yalı” olarak anmaya başlamış.
Kont Ostrorog Yalısı
Kandilli’deki Kont Ostrorog Yalısı, ismini Osmanlı İmparatorluğu’na uzun yıllar danışmanlık yapmış olan Polonya doğumlu Leon Ostrorog’dan alıyor. 1904’te Kont Ostrorog’un yalıyı satın alması ile beraber Kont Ostrorog Yalısı olarak anılmaya başlanmış. Ostrorog, Galata Bankerlerinden Lorando ailesinin kızı Jeanne ile evlenince, yalıları da İstanbul’un en sosyetik mekanlarından biri haline gelmiş. Yalının ünlü misafirleri arasında Pierre Loti de bulunuyor. 200o yılında Rahmi Koç tarafından satın alınan yalının çalışma odasında Kont’un kişisel eşyalarının yanı sıra Rahmi Koç’un özel koleksiyonlarından oluşan bir bölüm bulunuyor. Yalının değeri 105 milyon dolar…..
Yusuf Ziya Paşa Yalısı (Perili Köşk)
Belki de Boğaz’ın en ilginç hikayesine sahip yalı Yusuf Ziya Paşa Yalısı, nam-ı diğer “Perili Köşk”. Yalının yapımı Osmanlı’nın en karışık dönemi olan 1910’lu yıllarda başlamış. O dönemin Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa’nın Başyaveri olarak görev yapan Yusuf Ziya Paşa, her şeye rağmen kendisi ve çok sevdiği eşi için boğazda bir yalı yaptırmaya karar vermiş. 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla beraber yalının yapımında görev alan işçiler asker olarak savaşa çağırılınca yapım çalışmaları durmuş. Bunun üzerine aynı zamanda bir tüccar olan Yusuf Ziya Paşa’nın gemileri de üst üste batınca, aile iflasın eşiğine gelmiş. Burada hikaye ikiye ayrılıyor:
1. Versiyon: Maddi sıkıntılar nedeniyle Paşa Mısır’a geri dönmek zorunda kalmış fakat ailesi yalıya taşınmış. Aile yalının tamamlanan son katında yaşamış. Issız ve yarım kalan köşk perili köşk olarak anılmaya başlanmış. Paşa’nın ailesi de zamanla katları kiralayarak geçimini sağlamış. Yusuf Ziya Paşa da Mısır’a gittikten sonra vefat etmiş. Vasiyeti gereği yalının kulesinin en üst katının taşları sökülerek Mısır’a götürülmüş ve bu taşlardan Yusuf Ziya Paşa’nın mezarı yapılmış.
2. Versiyon: Maddi sıkıntılar içindeki Paşa, yarım kalmış da olsa ailesiyle beraber Yalı’ya taşınmış. İkinci eşi Nebiye Hanım ve Nebiye Hanım’ın ilk eşinden olan 3 kızı ile birlikte, vefat ettiği tarih olan 1926 yılına kadar köşkte yaşamış. Paşanın ölümünden sonra aile 1993 yılına kadar köşkte oturmuş, birinci katında ise kiracıları yaşamış. Yarım kalan inşaat nedeniyle tamamlanamayan ve boş kalan ikinci ve üçüncü katlar yüzünden bina çevrede “Perili Köşk” diye anılmaya başlanmış.
Hikayeler 1993 yılında birleşiyor. 1993 yılında Yalı, müteahhit Basri Erdoğan’a satılıyor. Binanın restorasyon çalışmaları sırasında da çılgın olaylar patlak veriyor. İşçilerin rivayetine göre evde sürekli piyano sesleri yankılanıyor ve bazıları aynalarda Nebiye Hanım’ı gördüklerini iddia ediyor. Yalıyı son olarak Borusan Holding 2007 yılında kiralanmış ve şu an hafta içi ofis, hafta sonları ise müze (Borusan Contemporary) olarak kullanılıyor.