Kalın: Sınırımızdaki terör tehdidini bertaraf etmek istiyoruz

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, BBC World'ün sorularını yanıtladı.

Kalın: Sınırımızdaki terör tehdidini bertaraf etmek istiyoruz
Son Güncelleme: 23 Ağustos 2019 Cuma 11:48
23 Ocak 2018 Salı 08:53

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin, BBC World'ün sorularını yanıtladı.

Kalın, Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin, "Bu kesinlikle Kürtlere ya da Suriye'ye ya da Afrin'e karşı bir operasyon değildir. Bu, ABD'nin Menbiç'te ya da Suriye'nin başka noktalarında DEAŞ ile mücadele ediyor diye destek verdiği terör örgütüne karşı yapılan bir operasyondur. Biz sınırımızdaki bu tehdidi bertaraf etmek istiyoruz." dedi.

Terör örgütü PKK'nın Suriye ayağı olan PYD/YPG'nin son bir yılda Türkiye'yi hedef alan 700'ün üzerinde saldırı gerçekleştirdiğini belirten Kalın, "Hatay'ı, Kilis'i vurdu, birçok kayıp verdik. Biz onları defalarca uyardık. Cumhurbaşkanımız bu konuyu uluslararası liderlerle yaptığı toplantılarda, ABD, Rus, İran, Avrupa liderleriyle toplantılarında dile getirdi. Biz bu terörist şebekenin sınırımızda faaliyet göstermesine izin veremeyiz. Ayrıca Afrin halkı da bu insanların bölgeden uzaklaştırılmasını istiyor." ifadesini kullandı.

“AFRİN'DE TERÖRİSTLER TEMİZLENECEK” Türkiye'nin Fırat Kalkanı operasyonunda 2 bin kilometrekarelik alanı DEAŞ'tan temizlediğini anımsatan Kalın, şöyle konuştu:

"O operasyon başladığında da birçok soru ortaya atılmıştı. Ne kadar sürecek? Kapsamı ne olacak? Sivil kayıpları nasıl önlenecek? Fırat Kalkanı operasyonuna baktığınızda çok başarılı bir sicil görürsünüz. Tüm DEAŞ unsurlarını oradan temizledik. Cerablus ile El Bab arasındaki alana 100 bin insanın dönüşünü sağladık. Afrin'de de aynı tabloyu görmek istiyoruz. Buradan da teröristler temizlenecek. Burayı da yerel halk yönetecek. İnsani yardım göndereceğiz. Sınırımızda güvenliği sağlayacağız. Bu, Suriye'nin toprak bütünlüğü açısından da çok önemli. YPG gibi ayrılıkçı bir örgütün daha fazla toprak kazanmasına izin vermeyeceğiz. Asıl amaç da bunlardır. Bu kesinlikle Kürtlere ya da Suriye'ye ya da Afrin'e karşı bir operasyon değildir. Bu, ABD'nin Menbiç'te ya da Suriye'nin başka noktalarında DEAŞ ile mücadele ediyor diye destek verdiği terör örgütüne karşı yapılan bir operasyondur. Biz sınırımızdaki bu tehdidi bertaraf etmek istiyoruz."

Bir terör örgütünün diğer bir terör örgütüyle yenilgiye uğratılamayacağına işaret eden Kalın, şunları söyledi:

"Herkes PYD/YPG'nin PKK'nın Suriye'deki uzantısı olduğunu biliyor. PKK, AB ve ABD tarafından terör örgütü olarak kabul edilmiş durumda. PYD/YPG'nin merkez komutası doğrudan PKK'ya bağlı. Kendi başlarına karar veremezler. PKK şemsiyesi altındalar. Herkes de bunu biliyor. Ama ABD DEAŞ'ı Suriye'de yenilgiye uğratmak uğruna YPG'ye destek verdi. Şimdi de onlara mecbur kaldılar. Çünkü askeri açıdan bu örgüte çok yatırım yaptılar. Bu tabii ki bizi kaygılandıran bir unsur."

Kalın, PKK/YPG'nin Suriye sınırında devlete benzer bir yapı oluşturmasına müsamaha gösterilmeyeceğini belirterek, "Silahları, cephaneleri, eğitimleri, destekleri ABD ordusundan aldılar. Bu noktada bir kez daha Washington yönetimine çağrı yapıyoruz. Bize daha önceden de söz verdikleri gibi PYD/YPG'ye destek vermeyi kessinler. Çünkü bize hep DEAŞ ile savaş sona erdiğinde, Suriye DEAŞ'tan temizlendiğinde PYD/YPG'yi desteklemek için bir neden kalmayacağını söylüyorlardı. ABD Başkanı Trump bu sözü Cumhurbaşkanımıza 24 Kasım'da yaptıkları telefon görüşmesinde vermişti. Üzerinden neredeyse iki ay geçti. Ama hala PYD/YPG'ye destek vermeyi sürdürüyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

Afrin'e yönelik harekatın kesinlikle gerekli olduğunu bildiren İbrahim Kalın, "Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin 51. maddesi ve BM Güvenlik Kurulu kararları gereği Türkiye'nin kendini terör tehdidine karşı savunma hakkı vardır. Türkiye bir NATO üyesi. NATO'daki müttefiklerimizin ve diğer müttefiklerimizin bizi teröre karşı verdiğimiz mücadelede desteklemesini bekliyoruz." dedi.

Harekattan önce Türkiye'nin müttefiklerini planları hakkında bilgilendirdiğini aktaran Kalın, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Ama bu operasyonu tek taraflı başlatmak zorundaydık. Çünkü sınırlarımızın korunması ve güvenliğinden biz sorumluyuz. Uluslararası toplumun bir numaralı düşmanı DEAŞ. Bu da anlaşılabilir bir şey. Ama bizim bir düşmanımız daha var: PKK. Uluslararası toplum bunun Türkiye için ne kadar aciliyet taşıyan bir mesele olduğunu görmek istemiyor. Çünkü PKK onlara saldırmıyor, ama bize saldırıyor."

“YPG İLE DEAŞ ANLAŞMAYA VARMIŞLAR GİBİ” Kalın, YPG ile DEAŞ'ın bölgede bir anlaşmaya varmışlar gibi göründüğünü ifade ederek, "Belki askerlerimize saldıracaklar, belki ÖSO'ya. Ne olacak bilmiyoruz. Daha çok yeni bir bilgi bu. Ama önemli olan nokta şu, YPG de olsa DEAŞ da olsa Afrin'den ülkemize, sınırımıza, kentlerimize, milletimize yönelen bir terör tehdidi var. Bunu defalarca gündeme getirdik. Ama kimse kılını kıpırdatmadı. Dolayısıyla sınırlarımızı korumak bizim vatandaşlarımıza karşı bir sorumluluğumuzdur." diye konuştu.

ABD Savunma Bakanı Mattis'in "Bir yol bulacağız," açıklamalarına da değinen Kalın, şunları kaydetti:

"Operasyon sona erince ve YPG ve PYD'den temizlendiğinde, bu bölge -aynen Fırat Kalkanı'nda yaptığımız gibi- bölge halkına devredilecek. Bizim Suriye'nin toprağında gözümüz yok. Bizim amaçlarımızdan biri zaten Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak. Ayrıca biz tutarlılıktan yanayız. Teröre karşıysanız, bir terör örgütüne karşı çıkıp diğerini destekleyemezsiniz. DEAŞ kötüyse PKK da kötü. DEAŞ terör örgütüyse, PKK da terör örgütü."

Türkiye'nin harekatı düzenleme konusunda köşeye sıkıştırıldığı yönündeki iddiaların doğru olmadığını vurgulayan Kalın, "Fırat Kalkanı'nda hedeflerimiz çok netti ve bu operasyonu başarıyla tamamladık. Bölgeye barış ve istikrar getirdik. Cerablus'ta, El Bab'da, Dabbık'ta diğer noktalarda insanların hayatlarına bir bakarsanız hayatların normale döndüğünü görürsünüz. İnsanlar çocuklarını okula gönderiyor, hastaneler çalışıyor, insanlar işinde gücünde. Afrin'de de benzeri bir durum görmek isteriz. Sadece bizim ulusal güvenliğimiz için değil Afrin halkı için de istiyoruz bunu." dedi.

Türkiye'nin Suriye'yi işgal değil, bir terör tehdidini bertaraf ettiğini anlatan Kalın, "Suriye toprağında kesinlikle gözümüz yok. Eğer böyle bir niyetimiz olsaydı o zaman Cerablus, El Bab ve diğer noktalarda kalırdık. Böyle bir niyetimiz yok. Hiçbir komşu ülkenin bir başka ülke tarafından işgal edildiğini görmek istemiyoruz." ifadelerini kullandı.

Fırat Kalkanı Operasyonu'nun az sivil kaybına karşın çok sayıda DEAŞ mensubu teröristin tasfiyesiyle sonuçlandığını anımsatan Kalın, "Bu alanları Suriye halkına geri verdik. Afrin'de de aynı durum söz konusu olacak. Afrin halkının Afrin'i yönettiğini görmek istiyoruz." dedi.

ABD'nin Türkiye'ye PYD/YPG'nin DEAŞ'a karşı operasyon bittiğinde Menbiç'te kalmayacağını söylediğini aktaran Kalın, açıklamalarına şöyle devam etti:

"Ama hala Menbiç'teler. Ayrıca Menbiç bir Kürt kenti değil. Bir Arap kenti. Neden YPG hala orada? Bu çok meşru bir soru. Bu nedenle Cumhurbaşkanımız bu konuyu gündeme getiriyor. YPG'yi Menbiç'te tutmaya devam etmek bu bölgelerin barış ve güvenliğine hizmet etmeyecek. Aksine etnik gerilimlere neden olacak. Menbiç'e operasyon olursa, Türk askeriyle ABD askerinin karşı karşıya gelmemesi için ABD ile koordinasyon içerisindeyiz. Ama ABD'nin artık PYD/YPG'ye gerek Menbiç'te gerekse Suriye'nin başka noktalarında verdiği desteği kesmesini istiyoruz."

Türkiye'de vatandaşların NATO'nun Türkiye'nin meşru güvenlik kaygılarına yeterli ilgiyi göstermediğini düşündüğüne işaret eden Kalın, "Suriye savaşı yedinci yılına girdi. Çok kayıp verdik sınırımızda. DEAŞ'a, PKK'ya, birçok terör örgütüne karşı mücadele verdik. NATO'dan çok az destek gördük. Milletimiz 'NATO nerede?' diye soruyor. Ama tabii bu biz NATO'dan uzaklaşıyoruz ya da NATO bizden uzaklaşıyor anlamına gelmiyor." diye konuştu.

Kalın, Afrin operasyonunun gerek Cenevre gerekse Sochi'deki görüşmelere olumlu katkı yapacağını düşündüklerini belirterek, "Çünkü bunun sonucunda Suriye halkını kimin temsil ettiği konusunda bir açıklık getirilmiş olacak. Bu görüşmelere YPG'nin katılmasına kesinlikle karşı çıkıyoruz. Çünkü bir terör şebekesi bu ve Suriye halkının temsil edileceği bir masada oturamazlar." değerlendirmesini yaptı.

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar