CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Haziran seçimlerinden sonra genel başkanlığı Muharrem İnce'ye bırakmayı düşündüğünü ancak yaşanan olaylardan dolayı bırakmadığını söylediği ifade edildi.
Boykot Demek AK Parti'ye Oy Vermektir
Öte yandan Kılıçdaroğlu’nun, “küskünlerin” seçimi boykot edeceğine yönelik eleştirilere, “Boykot etmek demek, AK Parti’ye oy vermek demektir. Böyle düşünenler doğrudan AK Parti’ye oy versin” cevabını verdiği söylendi.
Kılıçdaroğlu’nun PM üyelerinden gelen “Ön seçim” talepleri üzerine ise, “Ön seçim sağlıklı bir ortamda yapılmıyor ki. Sanki ön seçimle aday belirledik de yüzde 30 oy mu aldık?” dediği öğrenildi.
''24 Haziran'dan Sonra Genel Başkan Olmayacaktım, İnce'ye Bırakacaktım''
Şevket Yaman'ın Milliyet'teki haberine göre, yaşanan tartışmaların ardından Kılıçdaroğlu’nun, olağanüstü kurultay tartışmaları ile Muharrem İnce’nin genel başkanlık iddiasına yönelik değerlendirmelerde bulunduğu öğrenildi. Kılıçdaroğlu’nun, “Elbette ki ben sürekli genel başkan olmayacağım. Bir yerde bıracağım. 24 Haziran seçimlerinden sonra bırakmayı düşünüyordum. Sayın İnce’yi Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterirken de benden sonra o genel başkan olur diye düşündüm. Bunun için aday gösterdim. Aklımızda bu vardı. Ancak sonrasında yapılanlar maalesef güven verecek şeyler değil. Süreç çok farklı bir noktaya gitti” dediği öğrenildi. Kılıçdaroğlu’nun bunları İnce’nin ekibinden, Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’e de söylediğini belirttiği öğrenildi.
Muharrem İnce: Partili Olduğum Halde Davet Edilmedim
Muharrem İnce, Parti Meclisi toplantısının ardından Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, isim vermeden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi. Muharrem İnce, “Seçimden 66 gün sonra seçim sonuçlarını değerlendirmek amacıyla Parti Meclisi toplantısı yapıldı. Bu toplantıya Cumhurbaşkanı adayını davet etmemek sorun, toplantıda yalan söylemek ayrı bir sorun. Seçimden sonra beni davet etmiş ama ben gitmemişim. Benim olmadığım yerde zor durumdan kurtulmak için yalana başvurmak koltuk sevdası değil de nedir? Ben partiliyim davet gelseydi iki elim kanda olsa giderdim. Yediğimiz yemeğin saatini televizyonda geçen alt yazıdan öğrendim, yemeğin saatini ve yerini basına ben söylemedim, basını oraya ben davet etmedim, yemekte konuşulanları basına söylemekle suçluyorsunuz. O yemeğe basın ilgisini çeken sizsiniz. O yemek sayenizde herkesin bildiği, herkesin merak ettiği bir yemek haline geldi. Konuşulanları niye açıklamışım? Ne açıklayacaktım menüyü mü? Bana oy veren 15 milyona karşı sorumluluğum var benim. Bu toplantı seçim sonuçlarını değerlendirmek amacıyla yapılmış ise Cumhurbaşkanı Adayı davet edilmeliydi. Cumhurbaşkanı Adayı hakkında yalan konuşmak için düzenlenmişse vah partimizin ve ülkemizin haline.” cümlelerini belirtti.
Yorumlar