Kudüs ve Mescid-i Aksa neden bu kadar önemli?

ABD Başkanı Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması üzerine tekrar gündeme gelen Kudüs'ün önemi nedir? Kudüs nerede? Mescid-i Aksa nerede?

Kudüs ve Mescid-i Aksa neden bu kadar önemli?
Son Güncelleme: 23 Ağustos 2019 Cuma 11:46
6 Aralık 2017 Çarşamba 14:47

ABD Başkanı Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması üzerine Kudüs'ü bir kez daha dünya gündemine getirdi. Peki Kudüs’ü bu kadar önemli yapan nedir? Tarihi önemi nedir? Kudüs nerede? Mescid-i Aksa nerede? Mescid-i Aksa'nın tarihi önemi nedir?

Kudüs 3 büyük dinin merkezi konumunda yer almaktadır. Bu yönüyle de Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlar için önemli ve kutsal sayılmaktadır.

Aralık 2007 yılındaki nüfus sayımının sonuçlarına göre Kudüs’teki nüfus 747,600 olduğu tespit edildi.  

Nüfusun dağılımı ise şu şeklide;

Yüzde 64'ü Yahudi

Yüzde 32'si Müslüman

Yüzde 2'si Hristiyan’lardan oluşmaktadır.

Kudüs tarihi boyunca 2 defa yok edildi, 23 defa işgal edildi, 52 defa saldırıya uğradı ve 44 defa ele geçirilip tekrar kurtarıldı. İsrail Kralı Davud, Milattan önce Kudüs’ü Birleşik İsrail Krallığı’nın başkenti olarak inşa etti ve oğlu Kral Süleyman, İlk Tapınağı şehrin içinde kurdu.

Konumu itibariyle küçük bir alanı kaplamasına rağmen eski Kudüs, birçok dinin önemli değerlerini bünyesinde barındırmaktadır. Bunların arasında, Tapınak Dağı, Ağlama Duvarı, Kutsal Mezar Kilisesi, Kubbet-ül Sahra ve Mescid-i Aksa vardır.

Tapınak Dağı nerede ve önemi nedir?

Tapınak Şövalyeleri (Knights Templar) tarikatının garnizon/yönetim merkezidir. Ayrıca dini açıdan, Yahudiliğin dünya üzerindeki en kutsal yeri, Tevrat tarafından ifade edildiği üzere, İbrahim’in Tanrı’ya oğlunu kurban vermek için çıktığı ve daha sonra Kral Süleyman tarafından Bet-Amikdaş’ın inşa edildiği Mont Moria – Tapınak Tepesi'dir. Bu tapınakta, yalnızca Başrahibin ulaşabildiği ‘Kutsalların Kutsalı’ vardır. Romalılar tarafından MS 70'te yeniden ve kalıcı olarak yıkılmış olması, Maimonides zamanına dayanan bir geleneğe göre, bu yerlerin kutsiyetini tartışmaya açmaz. 

Ağlama Duvarı nerede ve önemi nedir?

Kudüs'te bulunan ve Yahudilerce kutsal sayılan, büyük tapınağın ayakta kalan batı duvarıdır. Bu sebepten dolayı Batı Duvarı adıyla da bilinmektedir. Yahudilerin, Hz. Süleyman'ın Kudüs’te yaptırdığı Beyt-ül-Makdis'ten kaldığına inandıkları ve kutsal kabul ettikleri duvar.

Yahudilerin ha-Kotel ha-Ma’aravi (Batı Duvarı) dedikleri bu duvar zamanla Hristiyanlığın tesiriyle "Ağlama Duvarı" olarak adlandırılmıştır. Yaklaşık 485 m uzunluğunda olan Ağlama Duvarı, toprak seviyesinin üstünde yirmi dört büyük taş sırası ile yer altında kalan on dokuz taş sırasından meydana gelir. Yüksekliği toprak seviyesinden itibaren 18 m olup 6 metresi mabed alanının seviyesini aşmaktadır. Taşlardan bazılarının uzunluğu 12 m, yüksekliği 1 m, ağırlığı ise 100 tondan fazladır.

Kutsal Kabir Kilese’si nerede ve önemi nedir?

Ortodoks Kilisesi tarafından Yeniden Diriliş Kilisesi olarak adlandırılır, Kudüs'ün eski şehir duvarları içerisinde yer alan bir Hristiyan kilisesidir. Eski şehrin Hristiyan bölgesinden ("Muristan") birkaç adım ötededir.

Kilise'ye birçok Hristiyan "Golgotha" (Yeni Ahitte geçen, Hz. İsa'nın çarmıha gerildiği tepe]) olması nedeniyle hürmet göstermektedir. Ayrıca kabrine gömüldüğü yer olduğu söylenir. En az 4. yüzyıldan beri, İsa'nın yeniden dirileceği yer olmasına inanılması nedeniyle, bu kilise Hristiyanlar için önemli hac noktalarından biridir.

Bugün, Kilise, Kudüs Rum Ortodoks Patrikliğinin merkezi olarak hizmet etmesinin yanında başka birçok kilise tarafından ortak kullanılmaktadır.

Kubbet-ül Sahra nerede ve önemi nedir?

Kudüs'te Müslümanlar ve Yahudiler tarafından kutsal kabul edilen kaya üzerine Emevîler devrinde inşa edilen, ortası kubbeli sekizgen bina. Mescid-i Aksâ'nın yanında aynı tepededir.

Kudüs'ün Müslümanlar tarafından fethine kadar Harem-i Şerif tepesi yıkıntılarla dolu bir mevki olarak kaldı. Hatta Hristiyanlar zamanında taş ocağı ve çöplük olarak kullanılmıştı. Roma İmparatorluğu Hristiyanlığı resmi din olarak kabul ettikten sonra ve Bizans İmparatorluğu döneminde Filistin ve Kudüs, Hristiyanlığın haç merkezi olarak kabul edilmiştir. Kudüs ve "Tapınak Tepesi" adı verilen Harem-i Şerif İsa'nın gezdiği yerlerden olan İkinci Tapınak yıkıntıları, Hristiyan hacılarının geldiği bir hac merkezi olmuştu. Bu yıkıntılar "Beyt-i Makdis" olarak da anılmaktaydı.

Tarih boyunca bölgeye hâkim olan Müslüman hükümdarlar Kubbet-üs Sahra'ya büyük saygı göstermiş, binanın bakımı ve tamiri ile yakından ilgilenmişlerdir. Kubbet-üs Sahra Eyyûbî ve Memluk Sultanları tarafından çeşitli tarihlerde tamir ettirildi. Bölge, Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı topraklarına katıldı. Kanuni Sultan Süleyman, Kubbet-üs Sahra'yı köklü biçimde tamir ettirdi. Binanın dış cephesini çinilerle kaplattı. Kubbet-üs Sahra, Osmanlı padişahlarından III. Murat, I. Abdülhamid, II. Mahmud, Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid devirlerinde de tamir edildi. II. Abdülhamid, binanın zeminini İran halıları ile döşetti. Binanın ortasına büyük bir avize astırdı ve eskiyen çinilerini yeniletti.

Günümüzde İsrail'deki radikal bir grup Kubbet-üs Sahrâ'nın ve çok kutsal olan Mescid-i Aksâ'nın başka bir yere taşınmasını ve burada Yahudilerin üçüncü tapınağının inşa edilmesini istemektedir.

Müslümanlar ise en kutsal ibâdet yerlerinden biri kabul edilen tarihî Kubbet-üs Sahra ve Mescid-i Aksa’da ibâdet ediyor ve İslâm’ın kutsal mekânlarını korumak istiyorlar.

Mescid-i Aksa nerede ve önemi nedir?

Müslümanlarca kutsal kabul edilen mekânlardan biridir ve Müslümanların ilk kıblesi olduğuna inanılır. Kudüs'ün doğusundaki Eski Şehir bölgesinde Mescid-i Aksa'nın adlandırması, surlarla çevrili eski şehrin güney doğu köşesinin en uzak noktasına kadar uzanan, surla çevrili bölge içerisindeki alanın tamamı için kullanılır. Bu alanın yüzölçümü yaklaşık 144 dönüm olup, Kubbet-üs-Sahra, Kıble Mescidi ve sayısı iki yüze ulaşan birçok esere sahiplik eder. "Morya Tepesi" adı verilen küçük bir tepe üzerine inşa edilmiş olup, Kubbet-üs-Sahra'nın üzerine kurulduğu kaya bu tepenin en yüksek noktası olarak kabul edilir.

Mescid-i Aksa Kur'ân-ı Kerîm'de şu şekilde geçer: "Kulunu (Hz. Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan (Mekke'den), kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya (Kudüs'e) götüren Allah'ın şânı ne yücedir. Doğrusu O, işitir ve görür." Peygamber Muhammed ise Mescid-i Aksa hakkında şöyle demiştir: "Yolculuk ancak şu üç Mescid'den birine olur: Benim şu mescidime (Mescid-i Nebevî), Mescid-i Haram'a ve Mescid-i Aksa'ya."[2] Bu hadis etrafında Mescid-i Aksa, Mescid-i Nebevî ve Kâbe ile birlikte üç harem bölgesinden biri olarak kabul edildiği için "Harem-i Şerîf" adını da alır.

Mescid-i Aksa'yı Yahudiler de kutsal kabul etmekte ve bu bölgeye Süleyman'ın inşa ettiği tapınağa nispetle Tapınak Tepesi adını vermektedirler. Burayı Tapınak bölgesi olarak gördükleri için, birçok radikal Yahudi grup aynı bölgede yeniden Süleyman Tapınağını inşa etmek üzere kurumsal çabalar içerisine girmiştir. Bu çabaların bir parçası olarak İsrail Devleti, Mescid-i Aksa''nın altında, tapınağın kalıntılarını bulmayı amaçlayan arkeolojik kazılara girişmiştir.

 

Bu içeriğimize de göz atabilirsiniz clear_all

Yorumlar