Lübnan’da halk vergi politikalarına tepki olarak protestolara başladı. 30 yılda yönetimi paylaşan siyasi isimlerin değişmesi talebiyle büyüyen protestolar sonrası Başbakan Saad el-Hariri'nin 29 Ekim'de istifa etti. İstifa sonrasında da halk gösterilere devam ediyor.
Lübnan tarihinde ilk defa 2 milyonu aşkın kişiyi aynı talep için ulusal bayrak altında toplayan gösterileri 7 soruda derledik.
Gösteriler neden başladı ve neler talep edildi?
Lübnan parlamentosundaki Hristiyan ve Müslüman siyasi grupların oluşturduğu ulusal birlik hükümeti, ülkede son yıllarda büyüyen ekonomik kriz, işsizlik ve hayat pahalılığının yanı sıra beraberinde birçok yeni vergi getiren 2019 bütçesini haftalarca süren gösterilere rağmen temmuzda onayladı.
Bu yılın bütçesiyle gelen vergilerin şokunu henüz atlatmayan Lübnanlılar, hükümetin 2020 bütçe görüşmelerini de aynı şekilde vergilere dayalı yürütmesine karşı sokağa döküldü.
Başkent Beyrut başta olmak üzere ülkenin tüm bölgelerine yayılarak büyüyen toplumsal isyan, siyasi partiler arasında paylaşılan 30 üyeli kabine yerine teknokratlardan oluşacak 12 üyeyi geçmeyecek bağımsız bir hükümetin kurulması, iç savaşın sona erdiği 1990'dan bu yana ülke yönetimini paylaşan mevcut siyasi yüzlerin değişmesi, hortumlanan devlet mallarının iadesi ve yolsuzlukla suçlanan yetkililerden hesap sorulması gibi taleplerle meydanları doldurdu.
Uluslararası basının ABD Hazine Bakanlığı verilerine dayandırarak verdiği haberlere göre, uzun yıllardan beri yüzlerce milyar doların hortumlandığı iddia ediliyor. Söz konusu paranın yüzde 90'ından, farklı dönemlerde yönetime gelen siyasi isimler sorumlu tutuluyor.
Lübnan'ın ekonomik durumu nedir?
Farklı din ve mezheplere dayalı siyasi bölünmeler açısından oldukça kırılgan yapıya sahip Lübnan'da 2011'de Suriye'deki krizin başlamasıyla maruz kalınan mülteci dalgaları ve siyasi sorunlar nedeniyle ekonomik sıkıntılar yaşanıyor.
Maliye Bakanlığının mayısta yayımlanan raporuna göre, 51 milyar dolar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYH) sahip Lübnan'da kamu borcu 2019'un ilk çeyreği itibarıyla 86,2 milyar dolara ulaştı.
Gösterilerin hacim ve çeşitliliği neydi?
Hristiyan, Dürzi, Şii ve Sünnilerin çoğunlukta olduğu her bölgenin katılım gösterdiği protestolar, ülkedeki tüm ezberleri bozarak siyasi partilere karşı Lübnan bayrağı altında tek ses oldu.
Meclis Başkanı Nebih Berri'nin partisi Emel Hareketi ve Hizbullah örgütüne bağlılıklarıyla bilinen Şiilerin yoğun yaşadığı güney kentlerinde de dikkat çekici gelişmeler oldu. Bu kentlerde de tıpkı Beyrut ve diğer bölgelerde olduğu gibi ellerinde sadece Lübnan bayraklarıyla meydanları dolduran halk, "Devrim" ve "Halk rejimin düşmesini istiyor" şeklinde sloganlar attı.
Hariri'nin partisi Müstakbel Hareketi'nin tabanını oluşturan Trablusşam, Akkar ve Sayda kentleri ile Hristiyan ve Dürzi partilerin desteklendiği diğer bölgelerde de siyasi liderleri halkı ihmal etmekle suçlayan göstericiler değişim talepleriyle sokağa döküldü.
Gösterilerde şiddete başvuruldu mu?
Protestoların başladığı ilk 2 günün gecesi sokağa inen eylemciler, özellikle başkent Beyrut'un şehir merkezinde bankaların olduğu bölgede ateşler yaktı, dükkan ve bankaların camlarını kırdı, bazı işletmeleri yağmadı ve güvenlik güçlerine taşlı saldırılarda bulundu.
Gösterilerden rahatsız olan Şii Hizbullah ve Emel Hareketi destekçileri ise Şiilerin çoğunlukta olduğu güney bölgelerinde ve daha sonra da başkent Beyrut'taki göstericilere birçok kez saldırdı.
Protestoların ilk günlerde meydana gelen şiddet eylemlerinde, onlarca kişi yaralandı. Güvenlik güçleri ise protestocuları dağıtmak için göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullandı.
İlerleyen günlerde emniyet birimlerine destek amaçlı sahaya inen ordu birlikleri ise eylemciler tarafından kapatılan yolları trafiğe açmak üzere göz yaşartıcı gaz ve plastik mermilerin yanı sıra havaya ateş açarak sınırlı müdahalelerde bulundu ve bazı eylemcilerin yaralanmasına sebep oldu.
Siyasi ve dini kesimlerin tepkileri ne oldu?
İran ve Suriye rejimine karşı Arap ülkelerinin desteklediği 14 Mart Bloku'nu oluşturan Hristiyan Lübnan Güçleri Partisi, Hristiyan Ketaib Partisi ve Dürzi İlerlemeci Sosyalist Partisi, göstericilerin talepleri doğrultusunda müttefikleri olan Başbakan Hariri'ye istifa çağrısında bulundu.
Hatta Lübnan Güçleri Partisi Genel Başkanı Semir Caca, Hariri'den yanıt gelmemesi üzerine 20 Ekim'de kabinede yer alan partisinden 4 bakanın istifasını duyurdu.
Şii Hizbullah örgütü ve müttefiki Hristiyan Özgür Yurtseverler Hareketi lideri Dışişleri Bakanı Cibran Basil, ülkedeki gelişmeleri "yıllardan beri biriken kriz" şeklinde niteleyerek, yeni hükümet arayışının ülkeyi tehlikeli sonuçlara götürebileceği gerekçesiyle hükümetin istifasına karşı durdu.
Ülkedeki Sünni Müslüman ve Maruni Hristiyan dini otoriteler ise göstericilere ve taleplerine destek çıkan açıklamalarda bulunurken, Yüksek Şii İslam Konseyi sessizliğini korudu.
Göstericilerin talepleri karşılık buldu mu?
Başbakan Hariri, gösterilerden birkaç gün sonra ekonomik krizi hafifletmek amacıyla bazı kararlar alındığını açıkladı ancak bu kararlar göstericiler tarafından tepkiyle karşılandı.
Kitlesel gösterilere karşı direnen Hariri, 29 Ekim'de istifasını Cumhurbaşkanı Mişel Avn'a sunmak zorunda kaldı.
Akşam saatlerinde gerçekleşen istifadan sonra meydanlarda sevinç gösterileri yapan protestocular, hükümetin düşmesinin nihai talepleri olmadığını ve teknokratlardan oluşacak yeni hükümetin kurulması için küçük çaplı eylemlerle baskıyı sürdüreceklerini dillendiriyor.
Bundan sonra ne olacak?
Cumhurbaşkanlığına yakın kaynaklar, yeni hükümetin kurulmasına ilişkin yaptığı açıklamada, parlamento üyelerinin ilerleyen günlerde istişarelere başlayacağını belirtti.
Yeni hükümetin yakın zamanda kurulmasının pek mümkün görülmediğine işaret eden kaynaklar, Cumhurbaşkanı Avn'ın, Lübnanlıların taleplerini dikkate alan ve içinden geçilen dönemin hassasiyeti doğrultusunda süreç yürüteceğini ifade etti.
İstifasını sunan Hariri, geçen yıl gerçekleştirilen genel seçimlerden sonra yaklaşık 9 ay süren uzun ve yorucu bir sürecin ardından 31 Ocak'ta hükümetini kurabilmişti.
Analistlere göre, Hizbullah ve müttefikleri, ABD'nin Hizbullah'a karşı yaptırımları bağlamında Lübnan'a yönelik uluslararası desteğin riske girmemesi için Washington ve Batı'ya yakın duran Müstakbel Hareketi lideri Saad el-Hariri'nin tekrar başbakan olmasını istiyor.
Ülkenin çok unsurlu dini ve etnik yapısında Müslüman kesimi Sünni, Şii, Alevi ve Dürziler oluştururken, Hristiyan kesim ise Maruni, Rum Katolik, Ermeni Ortodoks, Ermeni Katolik, Süryani Ortodoks, Süryani Katolik, Keldani, Aşuri, Kıpti Ortodoks ve Kıpti Katolik gibi mezheplerden oluşuyor.
Lübnan anayasasına göre Cumhurbaşkanı Maruni Hristiyan, Başbakan Sünni Müslüman ve Meclis Başkanı ise Şii Müslümanlardan seçiliyor.
Yorumlar