Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, 'Erdoğan'ın çantasında ne var?' başlıklı yazısında, iki liderin daha önce kriz anlarında bir araya geldiğini hatırlattı:
"İki lider kriz anlarında bir araya geldiler. Rus uçağının düşürülmesi, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarında krizden güçlü çözümler çıkarmayı başardılar. Astana sürecinin mimarı oldular."
İdlib sürecinde Putin'in tavrında değişiklik olduğunu savunan Selvi, Putin hakkında Ankara'da 'KGB başkanı gibi hareket ediyor' yorumlarının yapılmaya başlandığını öne sürdü.
'Görüşmede sadece İdlib yok'
Selvi, "'Dostum Putin' henüz “Bay Putin”e dönüşmedi ama Erdoğan’ın Putin’e olan güveni sarsıldı" görüşünü dile getirdi.
Moskova'daki görüşmenin en önemli konusunun İdlib olduğunu hatırlatan Selvi, yine de görüşmelerin bununla sınırlı kalmayacağını aktardı.
Selvi, yazısının devamında şu ifadelere yer verdi:
"Türk-Rus ilişkilerini masaya yatıracağı söyleniyor. Putin’le görüşmede, bir paket olarak Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerin de yer alacağı ifade ediliyor. Ekonomiyle ilgili pakette yer alan Türk gazı, nükleer santral ve S-400’ler sadece ekonomik değil, stratejik açıdan da büyük önem arz ediyor. Türk-Rus ilişkilerinin sadece İdlib’den ibaret olmadığı ama İdlib’den zarar görebileceği mesajı verilecek.
İdlib konusuna Türkiye bir milat olarak bakıyor. Eğer İdlib’den geri adım atarsak, sıra Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı bölgelerine gelir deniliyor.
Görüşmeye ilişkin beklentileri şöyle sıralamak mümkün.
1-Kalıcı ateşkes ilan edilmesi.
2-İdlib’in güvenli bölge ilan edilmesi.
Türkiye’nin İdlib hava sahasını kullanmasına izin verilmiyor. İdlib’de güvenli bölge ilan edilerek sadece Türkiye değil, rejim ve Rus uçaklarının da uçmaması sağlanmalı.
Putin görüşme sırasında İdlib şehir merkezinde kontrolün sağlanması konusunu gündeme getirirse, Erdoğan’ın bir B planı olduğu söyleniyor. Eğer Putin İdlib’in kontrolünü birlikte sağlamayı önerirse, Erdoğan’ın karşı bir öneri getirmesi sürpriz olmamalı.
Erdoğan-Putin görüşmesinden ne çıkacağı bilinmiyor. Ama hem Türkiye’nin hem de rejimin bölgeye yığınağı sürüyor. Rusya ile rejimin, İdlib’i Doğu Guta’da Halep’te yaptığı gibi “hayalet şehir”e dönüştürmek istediği düşünülüyor. Bu Türkiye’ye yönelecek 1.5-2 milyon yeni mülteci demek. O nedenle Türkiye, buna izin vermemekte kararlı. 27 Şubat bir dönüm noktası oldu. Sınırlarımıza sıfır noktada savaş uçaklarımızın 24 saatlik önleme uçuşları devam ediyor.
Türkiye, hiç olmadığı kadar kararlı.
Peki görüşmede ipler kopacak mı, yeni bir süreç başlayacak mı?
Tam bir bıçak sırtı durum söz konusu. Ateşkes ilan edilmesi başta olmak üzere bir ilerleme sağlanması bekleniyor. Yani masa devrilmeyecek."
Yorumlar