Recai Rize, ODTÜ'de okuyan bir öğrenciyken yaşadığı sanrıları kendi açıklamalarıyla anlattı.
Rize, kendisini üçgen sandığını ve etrafındaki herkesin kendisine kötülük yapacağını hissetmiş.
Beş ay süren bu sanrılardan sonra Rize, Fethiye'de bir koya yerleşme kararı aldı. Cebinde sadece otobüs parasıyla yola çıkan Rize, Fethiye'de gideceği yere kadar 28 km yürümüş. Üç gün sahilde ateş yakarak uyumaya çalışan Rize, ne yapacağına karar veremediği için Ankara'ya geri döndüğünü dile getirdi.
Ankara'ya döndükten sonra çevresinin psikiyatriye gitme teklifini reddederek Susurluk'un Tütünlük köyünde bir dağ evine yerleşerek doğayayla iç içe bir yaşama kavuştu. Yerleştiği evin sahibi de yıllarca benzer sanrılar yaşadığı için bu evi yaptırdığını ifade ederek Rize'nin kira ödeme teklifini kabul etmemiş.
Ağaçlardan kestiği odunlarla ısınma ihtiyacını karşılayan Rize, su ihtiyacını ise kuyudan su çekerek sağlamış. Ekmeğini ve yemeğini kendi üreten Rize, bu süreç boyunca birçok yabani ot keşfetmiş. Köyde temel ihtiyaçlarını karşılarken, kitap yazmaya ve Çince öğrenmeye başlamış. Köy hayatında paraya daha ihtiyacının olmadığını dile getiren Rize, gitar çalma yeteneğini geliştiren Rize, aynı zamanda yeni bir dil üretmek istiyormuş. Parayla ilgisinin azalınca psikolojisinin daha iyiye gittiğini dile getiren Rize, bütün psikolojik rahatsızlıklardan kurtulduğunu söyledi.
Yorumlar