Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ, Habertürk TV’de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Dünyadaki en etkin irtifa ve uzun menzil hava savunma sisteminin S-400’ler olduğunu söyleyen Başbuğ, “Hiç tartışmasız S-400 sistemi, Patriot sisteminden çok çok üstündür. 600 kilometreden hedefi tespit ediyor. Uçak, balistik füze olabilir hedef. Seyir füzesi olabilir. 400 kilometreye geldiği zaman hedefi düşürüyor. S-400'ün etkisiz hale getiremediği hedef yok. S-400'lerin irtifası 30 km. yüksekliğe kadar çıkabiliyor. S-400'leri, Patriot'lara göre hakim kılan batarya olarak bakarsak bir batarya kendi kendine hem hedefi tespit ediyor, hem hedefe kilitleniyor hem de imha ediyor. Sistem, etkili bir sistem. Sinek uçmaz. S-300'ler kendi kendine hedef tespiti yapıyor hem etkisiz hale getiriyor.” dedi
“Bu bir beka sorunudur”
Suriye'nin kuzey bölgesindeki terör yapılanmasına dikkat çeken Başbuğ, “25 Eylül 2017'de Irak'ın kuzeyinde bağımsızlık referandumu yapıldı. Kazandılar ama uygulayamadılar. Niye Türkiye ve İran karşı çıktı, engelledik. Aynı olayı Suriye'nin kuzeyinde yaşayamayız. Irak'ın kuzeyindeki yapılanma Irak Anayasası artı Irak Kürtlerinin gerçekleştirdiği bir şey. Yasal olarak aykırı bir şey yok, Türkiye'nin menfaatlerine uygun değil ama engelleyemedik. Ama Suriye'nin kuzeyinde PKK terör örgütü devletleşiyor. Siz PKK terör örgütünün komşunuz olmasını nasıl kabul ederseniz? Bu bir beka sorunudur.” İfadelerini kullandı.
Suriye ile Irak’ın aynı olmadığını söyleyen Başbuğ, “Güvenli bölge olayını riskli görüyorum. Çünkü Irak'ta yaşadık. Uçuşa yasak bölge ve 36. paralel meselesi. ABD'nin kafasındaki projes PYD/YPG'yi PKK'dan ayırarak mı? Burada dikkatli olmanız lazım. Diyorlar ki, Suriye savunma güçleri olacak. Ana unsuru kim? SPG. Aslında YPG/PYD. PKK ile bağını biz koparttık söylemi ne kadar gerçekçi? Çok gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. Irak'taki tablo bu açıdan bize ders veriyor.” açıklamasını yaptı
Çuval olayı
“4 Temmuz 2003 yılında yaşanan çuval olayına da değinen Başbuğ, “4 Temmuz 2003 yani 16 yıl önce bugün, biliyorsunuz Irak'ın kuzeyinde bizim özel kuvvetlere ait timlerimiz var.Bunlardan bir tanesi de Süleymaniye'de. Bugün Amerika'nın bağımsızlık günü biliyorsunuz. Özel olarak seçilmiş bir tarih olarak gözüküyor. Amerikan askerler bizim Süleymaniye'deki timin bulunduğu binayı bastılar, personelimizi aldılar, hakikaten bizim için travmaydı.
“Travmatik bir olay”
Başlarına çuval geçirip alıp götürdüler. Bu Türk-ABD ilişkilerinde bir travmatik bir olay. Bu olay unutulmaz. Biz devlet olarak yeterli tepki gösterebildik mi? Maalesef söyleyebilecek durumda değiliz. Ben bu olay olduğu zaman Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanıydım. Bizim Kuzey Irak'taki timlerimiz tamamen Genelkurmay Başkanlığı'nın yetkisi ve sorumluluğu olan bir konu. O gün sonradan öğrendim ki, Genelkurmay'dan aradıklarında kimseyi bulamadılar. Bu TSK ve Pentagon arasında bayağı bir uçurum, boşluk yarattı. Soğuk bir hava. Eylül ayı başında Genelkurmay 2. Başkanlığı'na tayin oldum. Geldiğimde Türk-Amerikan ilişkileri oldukça gergin ve soğuk safhadaydı.
"Eğer ikincisi olursa silahla karşılık verin dedik"
İlk yapacağımız iş buna benzer bir olayı yaşamamız lazımdı. Hemen bu olayı düşündük, ne yapabiliriz diye. Sayın Genelkurmay Başkanı'na arz ettim. Özel Kuvvetler Komutanı'nı Irak'ın kuzeyine yollayalım. Bütün timlerinizi dolaşsın, sizin yazılı emrinizi bütün tim komutanlarına tebliğ etsin ve timlerin gücüne baksın, komutan da 'uygun' dedi. Tim komutanlarına verdiğimiz emir şu: Size herhangi bir şekilde kimden gelirse gelsin, bir saldırı olursa hiç kimseye, yok Ankara'ya, Özel Kuvvetler Komutanı'na sorayım demeden misliyle mukabele edeceksiniz. İmzayı da attık. Herhangi bir saldırı olursa tim komutanı hiçbir yere sormadan silahla mukabele edecek. Belki de şehit olacak hepsi. Bu emri Amerikan Büyükelçiliği'ne yolladık. 1 saat sonra bir telefon 'Efendim Amerika Büyükelçisi sizinle görüşmek istiyor', 'Tamam gelsin' dedik.
Bizim timimizin birisi burnunu kanatırsa, saldırı olursa kimden gelirse gelsin, 16 kişi orada şehit olur, ama sizden de öldürebildiğimiz kadar öldürürüz, başka çaremiz yok. Türk-Amerikan ilişkilerinde ikinci bir travma yaşatmak istemiyorsanız, yetkili de sizsiniz, sorumlu da sizsiniz, gereken tedbirleri alın, ikinci Süleymaniye olayına neden olmayın, kim olursa karşılığını alır. Haklısınız dedi. Ben Genelkurmay 2. Başkanlığımda kimseye 'bu olay nasıl oldu' diye sormadım. Bir daha benzer olayın yaşanmadı. Tedbirini aldık. Tarih bunu değerlendirecek. Bu konuda yazılan bazı kitaplar da var.”
Yorumlar