İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu.
Konuşmasının başında eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan’ı anarak ve 28 Şubat’ın yıldönümüne değinen Akşener, “Geçtiğimiz hafta sonu, değerli devlet adamı Necmettin Erbakan Hoca’nın vefatının yıldönümüydü. Bu vesileyle, kendisini rahmet ve saygıyla anıyorum. Bir sonraki gün de 28 Şubat post modern darbesinin yıldönümüydü. Dönemin muktedirlerinin ‘bin yıl sürecek’ dedikleri ama, yatsıya kadar zor dayanan 28 Şubat’ın, yıldönümüydü… Aradan yıllar geçti, o kara günlerden, bugünlere geldik… Ama maalesef görüyoruz ki; bugün, Türkiye’nin üzerinde, yeniden vesayetin eli dolaşıyor. Bugün, Türkiye’nin üzerinde, millete parmak sallayan, aynı zihniyetin gölgesi dolaşıyor. Bugün, Türkiye’nin üzerinde, 28 Şubat’ın hayaleti dolaşıyor! Bu, MGK koridorları yerine, sarayın koridorlarında yuvalanmış bir hayalet. Bu, apolet yerine, kravat takan, haki yerine lacivert giyen bir hayalet. Bu, irticacı yerine, beğenmediğine terörist diyen bir hayalet. Bu, dünün mağdurlarını, bugünün mağrur muktedirleri yapan bir hayalet. Bu, dün şiirden hapis yatanlara, bugün milleti ‘tweetten hapse attıran’ bir hayalet” dedi.
“Devlet böyle yönetilmez”
“Türkiye’nin acı gerçekleri var. Milletimiz, zorluklarla mücadele ediyor. Ama Türkiye’nin, bu acı gerçekleri aşacak imkanları var. Türkiye’nin, her bir vatandaşını, refaha erdirecek kaynakları, zenginliği var” diyen Akşener, “Bütün mesele, bu zenginliği, kimin nasıl paylaşacağı. İşler yolundayken, müteahhidini ihaleye boğan bu iktidar, bütçe dara düştüğündeyse, acısını onlardan değil, sırtına yeni yeni vergiler, yeni cezalar bindirdiği milletimizden çıkartıyor. Hak böyle olmaz. Adalet böyle olmaz. Devlet böyle yönetilmez. Aliya İzzetbegoviç’in bir sözü, bu sıralar sosyal medyada çok paylaşıldı. Rahmetli diyor ki; ‘Davalar acılar içinde doğar, refah içinde ölür.’ Dünün mağdurlarının, bugünkü izansızlığını görünce, bu sözleri daha iyi anlıyoruz. Dün ‘Dava adamıyım’ diye gezenlerin, bugün sarayda sürdükleri sefayı görünce, bu sözleri daha iyi anlıyoruz. Şehitlerimiz varken, lebalep kongrelerde, üst üste çıkıp oynayanları görünce, bu sözleri daha iyi anlıyoruz. İnsanımız çöpten yiyecek toplarken, gününü gün edip, para içinde yüzenleri görünce, bu sözleri daha iyi alıyoruz” dedi.
“94 ruhu dedikleri…”
Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:
“İşte o nedenle; dün, rahmetli Erbakan Hoca’nın ‘Adil düzen’ gömleğini yırtıp, kendi kurdukları düzende sefaya dalanlar, bugün, işler sarpa sarınca, önce 2002 ruhuna, o da olmayınca, 1994 ruhuna dönmekten bahsediyorlar. İronik olan tam da bu zaten… Çünkü 1994 ruhu dedikleri, işte o yırtıp attıkları gömleğin ta kendisi. Geldikleri noktada bu arkadaşlar, refah içindeki bu çöküşü durdurmak için, kimin gömleğini giyip, hangi ruha sarılacakları üzerine kafa patlatırken, bir yandan da seri gündem çalışmaları yapıyorlar. Ama maalesef, her ürettikleri gündem ancak 3 gün dayanıyor. Çünkü mızrak artık çuvala sığmıyor. Milletin gündemi artık boş lafla, hamasetle gizlenemiyor. Gömlek artık dikiş tutmuyor, yolcu olan Abbas, bağlasalar da durmuyor.”
Meclis’e gelen fezlekeler
Meclis’e gelen fezlekeler hakkında konuşan Meral Akşener, “Nitekim sarayın bu haftaki yeni gündemi, fezlekeler oldu. Yalnız bu arkadaşlar nedense, kafayı bu fezlekelerin kendisine değil, İYİ Parti’nin bu fezlekelere ne diyeceğine takmışlar… Eylemsizliğiyle meşhur küçük ortak, çıkmış kürsüye, her zamanki gibi ancak bağırıyor. Biliyorsunuz, argümanı yetmeyen durmadan bağırır. Türkçesi yetmeyen de durmadan söver. Bunlar da aynen öyle. Akıllarınca bu bağırmalarla, bu çağırmalarla bizi zora sokacaklar… Oysa bizim bu konuyla ilgili tavrımız o kadar net ki, arkadaşların yaptığı bu kadar tatavayı, eğlenceyle karışık bir şaşkınlıkla izliyoruz” ifadelerini kullandı.
Dokunulmazlıklar hakkında açıklama
Akşener, dokunulmazlıkların kaldırılması hakkında şunları söyledi:
“İlkesiz siyaseti düstur edinmişlerin, dün sövdükleriyle, bugün yoldaş olanların, dün yoldaş oluklarına da, bugün sövenlerin, bu netliğimizi yadırgamasını elbette anlıyorum. O nedenle, arkadaşların bu şaşkınlığını gidermek adına, bir kez daha, konuyla ilgili tavrımızı açıklamak istiyorum. İYİ Parti, terörün yanında, yöresinde olmaz. Mesela İYİ Parti, teröristle masa kurmaz, pazarlık yapmaz. Mesela İYİ Parti, teröristin kafasından konfeti temizlemez. Mesela İYİ Parti, seçim kazanmak için, terörist mektubuna, katil röportajına bel bağlamaz. İYİ Parti, her zaman milletinin yanında, demokrasinin yolundadır. Mesela İYİ Parti, sandıkta başkasına oy verdi diye, milletine bela okumaz. Mesela İYİ Parti, itirazı olan gencine, esnafına, çiftçisine terörist demez. Mesela İYİ Parti, millet şehidine ağlarken, lebalep kongrelerde sırıta sırıta konuşmalar yapmaz. İYİ Parti, hukukun yanında, adaletin peşindedir. Mesela İYİ Parti, terörden siyaset devşirme peşinde olanların ipiyle, kuyuya inmez. Mesela İYİ Parti, adaleti, siyasi hesaplarına meze yapmaya kalkanlara, alkış tutmaz. Mesela İYİ Parti, milletin derdi konuşulmasın diye önüne getirilen fezlekelere, gözü kapalı el kaldırmaz. İYİ Parti, o fezlekelerin önünü arkasını iyice okur. Çünkü İYİ Parti, o fezlekelerin önünde biri varsa, ardında da sizin olduğunuzu çok iyi bilir. Özetle İYİ Parti, Türk yargısının hazırladığı fezlekeye bakar, gereği neyse onu yapar. Bundan kimsenin endişesi olmasın.”
MHP’ye yönelik eleştirilerini sürdüren Akşener şunları söyledi:
“Ama bu arada, Twitter fenomeni küçük ortak, tatava yapmayı bıraksın, ‘Yapacağım, her an yapabilirim, birazdan yapıyorum…’ diye ağzına sakız ettiği, malum kapatma başvurusunu, ne zaman yapacakmış, onu söylesin. Hızlı olmasa da, ziyadesiyle öfkeli küçük ortak, hamaseti bıraksın, HDP eş genel başkanının, Sayın Erdoğan’la, nasıl kol kola yürüdüklerini anlattığı, Netflix belgeseli kıvamındaki açıklamalara cevap versin. Kürsülerde fırtınalar estirip, icraata gelince, ‘aradığımız kişiye ulaşılamayan’ küçük ortak, boş konuşmayı bıraksın, Uygur kardeşlerimiz için ne düşünüyorlar, Çin zulmü için ne yapacaklar, onu açıklasın. Bu vesileyle, Çin’in, Uygur kardeşlerimize yaptıklarının ‘Soykırım’ olarak tanınması için, Meclis grubumuzun, Yüce Meclis’e vereceği öneriye, Sayın Bahçeli ve arkadaşlarının da desteğini bekliyoruz. Tabi Sayın Perinçek’ten izin alabilirlerse…
Merak ediyorlarmış… İYİ Parti fezlekeler geldiğinde ne yapacakmış?... Elbette, vatandaşı iki yumruk arasında sıkıştıran bu utanmazlığa geçit vermeyeceğiz. Elbette, milletimizin hür iradesine saygı duyacağız. Elbette, siyasi şovun değil, hakkın ve hakikatin yanında duracağız. Bu kadar basit, bu kadar net.”
Atanamayan öğretmenler
Öğretmen atamalarına da değinen İYİ Parti lideri, “Öğretmenlerimiz, bizi bugüne getiren yolun temel taşlarıdır. Vatan savunmasından, yeni Cumhuriyetin kuruluşuna ve yükselişine kadar emekleri vardır. Bu gerçeği görmez, öğretmenlerimizin önemini anlamazsak, bugün memleketi yönetenlerin düştüğü duruma düşer, öğretmenlerimizi, bin bir çileyle baş başa bırakırız. Öğretmenlik mesleğini, ‘kadrolu’, ‘sözleşmeli’, ‘geçici’ gibi, tuhaf sosyal tariflere mahkum eden bugünkü iktidar, on binlerce genç öğretmen kardeşime verdiği sözü, tutmuyor, tutamıyor” dedi.
Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milli Eğitim Bakanlığı’na göre 107 bin 909, Sayıştay’a göreyse 138 bin öğretmen açığımız varken, sadece, 20 bin öğretmenimizin ataması yapılabildi. Her yıl verilen mezunlarla birlikte, mezun olup da atanamayan gençlerimizin sayısı, 700 bini buluyor. Türkiye’de toplam, 1 milyon 117 bin öğretmenimiz varken, buna yaklaşan sayıda, atanamayan genç öğretmenimizin olmasını kabul edemeyiz.
Böyle plansızlık, böyle sorumsuzluk, böyle iş bilmezlik olmaz. Milyonlarca çocuğumuzun, on binlerce öğretmene daha ihtiyacı olmasına rağmen, maalesef artık ülkemizde, ‘Atanamayan öğretmen’ adlı bir meslek grubu var. Yazıktır, günahtır! Her biri, pırıl pırıl gençlerimiz. Her biri, öğrencileriyle buluşacakları günü iple çekiyor. Her biri, sınıfa girecekleri o ilk günün hayaliyle, yanıp tutuşuyor. Ama, eşe, dosta, kayınçoya, devlette 2, 3, hatta 4 koltuk ayarlayabilen Sayın Erdoğan, nedense gencecik öğretmenlerimize bir kadroyu bile çok görüyor. Koca bir ülkenin gündemini, abuk sabuk konularla meşgul edenler, öğretmenlerimizi bir türlü görmüyor, duymuyor, umursamıyor. Yazıklar olsun.
Buradan, atanmamış olsalar da bizim gönlümüzde, ‘Öğretmen’ olan kardeşlerime sesleniyorum; sizleri görüyoruz, dertlerinizi biliyoruz. Bir meslektaşınız olarak, sizlere söz veriyorum; bu iktidar yapamadı ama, ilk sandıkta biz geleceğiz, biz yapacağız. Öğretmenlerimizin çözülemeyecek derdi yok. Bu ülkenin kaynaklarını, 5 müteahhite değil, sizlerin atamasını yaparak, çocuklarımızın eğitimine aktaracağız. İçiniz rahat olsun.”
Ekonomi eleştirileri
İYİ Parti lideri Akşener, ekonomiye yönelik eleştirilerini de dile getirdi. Akşener, “Sayın Erdoğan, aklını fikrini, bu meselelerin çözümüne yorması gerekirken, kendisi hala milletimize masal anlatıyor. Damat gitti, “kayınpederden masallar” tam gaz devam ediyor. Hafta başındaki kabine toplantısının ardından çıktı ve dedi ki; ‘Kamu harcamalarında israfa tahammülümüz yok.’ Yanlış duymadınız. Bunu söyleyen, daha dün, milyarlarca lirayı heba etmeyi, ‘itibardan tasarruf olmaz’ diye savunan, aynı Sayın Erdoğan… Allah kimseyi böyle şaşırtmasın. Allah kimseyi böyle yoldan çıkarmasın” dedi.
Akşener, “Siz hiç, ‘israfa tahammülümüz yok’ diyen, ama, 12 uçakla gezen birini duydunuz mu? Siz hiç, ‘israfa tahammülümüz yok’ diyen, ama, kendine saray koleksiyonu yaptıran birini gördünüz mü? Siz hiç ‘İsrafa tahammülümüz yok’ diyen, ama, ultra lüks araç filosuna, her gün yenilerini katan birini gördünüz mü?” diye konuştu.
Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:
“Alın size en yakın örnek; 17 milyar lira zarar etmiş Türk Hava Yolları’na, 347 adet lüks otomobil kiralamak için, 2 gün sonra ihale yapılacak. Bir kişi de çıkıp, ‘Şirket bu kadar zarar etmiş, millet bu kadar darda, bir süreliğine iki yaşında, üç yaşında arabalarla idare edelim’ demiyor. Lüks arabayı israf görmeyen bu zihniyet, utanmadan çıkıp ‘kamuda israfa tahammülümüz yok’ diyebiliyor. Ne diyeyim, Allah ıslah etsin.”
Kanal İstanbul tepkisi
İYİ Parti lideri, Kanal İstanbul konusunda ise, “Pandemi yüküyle dara düşmüş vatandaşına, 53 milyar lira destek vermekle övünen, israf düşmanı Sayın Erdoğan, bunun iki katını, hem de inadına, Kanal İstanbul çılgınlığına yatıracağını söylüyor. Egoya bakar mısınız? Cürete bakar mısınız? Arkadaş, ‘İnadına yapacakmış.’ Bak sayın Erdoğan; madem sen unuttun, ben sana hatırlatayım; Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki; ‘Bir kimseyi, inada kapılmış, çekişmeci ve kendi görüşünü beğenmiş görürsen, bil ki, onun ziyanı tamamdır.’ Milletle inatlaşma Sayın Erdoğan! Millet iradesiyle inatlaşılmaz. Siyaset tarihi, milletiyle inatlaşan şuursuz siyasetçi çöplüğüdür. Milletiyle inatlaşanların sonuna bak, ders çıkar. Ama illaki inat edeceksen; Millete karşı değil, millet için inat et. Mesela, kalkınmada, üretimde, istihdamda inat et. Mesela, adalette, hukukta, demokraside inat et. Mesela, refahta, huzurda, mutlulukta inat et. Mesela, açları tok yapmakta, işsizlikten ağlayan babanın derdine derman olmakta inat et. Mesela, yolsuzlukları bitirmekte, gençlerimizin umutlarını yeşertmekte inat et. Gel, siyasi hayatında bir kez olsun kendi çıkarın için değil, milletinin iyiliği için inat et. Bu sözlerimi yabana atma.”
Yorumlar