Biz bu yeni
dönemde restorasyonlar esnasında da ziyaretçilerimizle, şehirle hatta dünyayla
ilişki kurarak daha da büyümek istiyoruz. Bu şu demek; daha paylaşımcı, mekanla
ilişki kuran bir yaklaşım içinde olmak, böylece değer bilmeyi artırmak ve
yaptıklarımızı, yayınlarımızla,
sempozyumlarla, bilim dünyasıyla paylaşmak" dedi.
“DOKUNDUĞUMUZ HER YERDE YÜZYILLIK
İZLER GÖRÜYORUZ”
Topkapı
Sarayı'nın aslında bir tasarım merkezi olduğunu söyleyen Aydemir, "Burada
dokunduğumuz her yerde yüzyıllık katmanları, izleri görüyoruz. Bu, restorasyon
sürecini de doğrudan etkileyen bir faktör. Burada geçmişten gelen bu izleri
müdürlük olarak koruyarak sürdürüyoruz.
Saray yapılarında çok ciddi bir bilgi birikimi var. Bu bilgileri okumak,
paylaşmak duygusal anlamda da bir mimar için çok onur verici bir duygu.
Saray
yapıları, uygarlığın en önemli katmanlarının izlerini, eserlerini taşıyor.
Düşünün çinileriyle, yazılarıyla, kullanılan renkli taş ve mermerleriyle o
kadar zengin bir yapı ki, sadece bir tarihi barındırmakla kalmıyor, bugünün biz
mimar ve restoratörlerine de ışık tutuyor, ilham veriyor. Saray bu anlamda da
bir yapının ötesinde bizim için de çok ciddi bilgileri barındırıyor" diye
konuştu.
“İŞİN ZAMANINA DEĞİL, BİLİMSEL
OLMASINA ODAKLANMAK ÖNEMLİ”
Aydemir,
restorasyon sürecinde zaman sınırlaması yapılmaması gerektiğini ve bir süre
vermenin kolay olmadığını ifade etti. Ziyarete açık mekanda restorasyon
çalışması yapmanın zor bir süreç olduğunu dile getiren Aydemir, "Biz
burada ciddi planlamalar ve stratejilerle bu işi yürütüyoruz. Ziyaretçilere
engel olmamaya çalışarak, bazı işleri sadece sarayın kapalı olduğu zamanlarda
yapıyoruz.