YANLIŞ: Erkekler kadınlara
nasıl zevk verileceğini bilmelidir.
DOĞRU: Her kadın çok özel ve biriciktir. Ve zevk vücutta
sürekli yer değiştirir. Bu nedenle bir erkeğin kadına nasıl zevk vereceğini tam
olarak bilmesi mümkün değildir, konuşarak zek noktaları ve zevk alma şekilleri
keşfedilecek bir süreçtir. Cinsellik, iki insanın yaşadığı ve birbirine zevk ve
haz verdikleri çok özel bir deneyimdir. Erkeğin cinsellikte öncelikli
sorumlulukları olduğunu iddia eden bu cinsel mit, performans endişesine neden
olur. Cinselliği bir yarış, güç gösterisi, beceri imtihanı olarak gören erkek
eninde sonunda sertleşme ve boşalma sorunlarıyla yüzleşebilir.
YANLIŞ: Erkek adam
sevişme talebine hayır diyemez.
DOĞRU: Sevişmeyi reddetmek, eşi ya da partneri reddetmek veya
partneri sevmemek anlamına asla gelmez. Kadın ya da erkek için ‘istemek’ gibi
‘reddetmek’ de kutsal bir haktır. Bu nedenle eğer içinden cinsel istek
gelmiyorsa erkek cinselliği kabul etmek zorunda değildir. Zaten zorunda
kalınarak ‘evet’ denilmiş bir cinsel birliktelikte haz ve doyum eksikliği
hissedilmesi, sertleşme sorunu yaşanması mümkündür.
YANLIŞ: Boşalma
sırasında idrar da gelebilir.
DOĞRU: Birçok erkek boşalma sırasında idrarın da
gelebileceğinden korkar. Oysa bu oldukça yersizdir. Erkek, boşaldığında bunu,
içinde sperm bulunan meniyi dışarıya fışkırtma şeklinde gerçekleştirir.
Fışkırtmanın kuvvetini boşalma kanallarının ve prostatın kasılması sağlar.
İdrar yolu aynı zamanda böbreklerden gelen idrarın da dışarı atılmasını
sağlayan geçiş yoldur. Ancak boşalma sırasında mesane boynundaki kaslar, idrar
yolunu tamamen kapatır ve idrarın girmesini engeller.
YANLIŞ: İlk cinsel
ilişkide başarısız olan erkek, erkek değildir.
DOĞRU: Gerdek gecesi ve kanlı çarşaf geleneği ilk cinsel
ilişkiyi toplumsal bir sorun haline getirmiştir. Bu da kadının ve erkeğin
üzerinde bir baskı oluşturmuştur. Erkeğin kendini ispat etme kaygısı ve cinsel
kültür tecrübesizliği onu cinsel organa odaklı cinselliğe iter. Böyle bir
durumda da erkek genellikle ya sertliğini yitirir ya da erken boşalır. Bu durum
son derece normaldir, olağan bir durumdur. Erkeklikle asla ilgisi de yoktur.
Oysa çift zaman içinde birbirini ve bedenini tanıdıkça bu durum kendiliğinden
ortadan kalkacaktır. Erkeğin kimliğini sadece cinselliğe ve cinsel organına
yüklemek, durduk yere sorunlar çıkarmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Çünkü
cinsel organ zaten ‘özgür bir ruh’tur ve hükmedilemez.