Üçlü zirve öncesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Putin açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
Zirve toplantılarımızın beşincisinde sizleri Ankara'da ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Türkiye'ye hoşgeldiniz. Toplantımızın ülkelerimiz, bölgelerimiz ve Suriyeli kardeşlerimiz için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Astana formatındaki üçlü zirve süreci bugüne kadar önemli başarılara imza attı. Zirve toplantıları vesilesiyle son iki senede Suriye'de başır, güvenlik ve istikrarın yeniden tesisi amacıyla üç ülke olarak işbirliğimizi derinleştirdik. Suriye'nin siyasi birliği, toprak bütünlüğünün muhafazası, kalıcı istikrar ve çözüm bulunması için tam bir mutabakat içindeyiz. Suriye'de barışın sağlanması için daha fazla sorumluluk üstlenmemiz, elimizi taşın altına daha fazla koymamız gereken bir dönemdeyiz. Ankara zirvesinin Astana sürecine yeni bir soluk kazandıracağına inanıyorum.
İdlib başta olmak üzere, sahadaki durumu, Fırat'ın doğusunda yaşanan gelişmeleri ve Suriyeli mülteciler meselesini ele alacağız. Bu konularda genel durum muhasebesi yapmamızın stratejimizi, atacağımız adımları belirleyici olacağı kanaatindeyim. Ülkemiz en meşakkatli dönemde Suriyeli halkın yanında olmuştur. 3.6 milyonu aşkın Suriyeliyi halen topraklarımızda barındırıyoruz. Sığınmacıların insani şartlarda hayatlarını sürdürmeleri için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadık. Zeytindalı harekatıyla ülkemizi tehdit eden terör şebekelerine ağır darbeler indirdik. Geri dönen Suriyeli kardeşlerimizin sayısı 360 bini buldu. Büyük bir trajedinin önüne geçtik. Fırat'ın doğusundaki terör bataklığını kurutararak çabalarımızı birlikte yeni bir merhaleye taşıyacağız. Dünkü terör saldırısı teröristlerin vahşi yüzünü göstermiştir.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin konuşmasının satır başlıkları:
Bizleri ülkesinde ağırlayan Türkiye Cumhuriyeti'nin değerli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ediyorum. Bir kez daha Suriye konusunda ortak ilkelere vurgu yapmayı gerekli görüyorum. Suriye'nin toprak bütünlüğü, bölünmezliği, milli egemenliği hakkına,bağımsızlığına saygı gösterilmesi hususlarına ki bizim sürekli olarak vurguladığımız hususlardır. Bu ülkeye istikrar, huzur ve güvenliğinin geri dönmesi için gerekli tüm zeminler hazırlanmalıdır. İran İslam Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti olarak bu üç ülkenin Suriye krizini barışçıl yöntemlerle çözülmesi, terörizmle mücadele, anayasa komitesini kurulmasını destekleme, sığınmacıların geri dönmesi, insani yardımların iyileştirilmesi ülkenin yeniden onarımıdır. Şu an 2,5 yıl geçtikten sonra bu sürecin Suriye'ye ve uluslararası topluma katkı sağlamaktaki etkili konumunu güçlendirdiğini görüyoruz.
İran İslam Cumhuriyeti, Suriye krizini sadece siyasi yolla çözümlenebileceği, Suriye'deki tüm kesimlerin katalımı ile gerçekleşeceğine inanmaktadır. Bazıların peşinde olduğu yönetimi değiştirme yaklaşımını bu süreçte, elde edilen tecrübeler dışında artık geçerliliğini yitirdiğine inanıyoruz. O ülkenin kendi halkı tarafından çözümlenmelidir. Bizim çabalarımız, Astana süreci çerçevesinde her zaman diyalog sürecini kolaylaştırma, Suriye hükümeti ve muhalif kurumların bu sürece katılımlara teşvik olmuştur. Terörizmle mücadele DAEŞ, El Kaide ile devam etmelidir. Teröristlerin halkı kendileri için canlı kalkan olarak kullanmak gibi alçakça girişimlerine izin verilmemelidir. Masum sivil halkın kurtulması için uygun bir çözüm yolu bulunmalıdır. Geçen sene Astana sürecindeki ortaklarımız Soçi kentinde İdlib mutabakatını imzaladılar. Biz de teröristlerin bu bölgeden çıkarılması ve Suriye hükümetinin teröristlerin kontrolündeki bölgelere hakim olması için destek verdik. İdlib bölgesinde büyük bir insani krizin yaşanmasını önlenmesi önemliydi. Bu matabakat planlandığı gibi ilerlemedi. Teröristlerin kontrolündeki bölgeler azalmadığı gibi inanılmaz bir şekilde artış göstermiştir. Teröristlere hiçbir zaman sahadaki koşulları suistimal etme fırsatı verilmemelidir.
Biz şu ana dek kat edilen yolu değerlendirmek, Suriye'nin kendi geleceğini belirlemesine yardımcı olabilecek önemli kararlar almak amacıyla beşinci kezbiraraya geliyoruz. Terörizmle bu ocak söndüren belanın temizlenmesi, anayasa reformu, sığınmacıların geri dönmesi, tutukluların değişimi ve Suriye'nin yeniden onarılmasıdır. Bu yolda sadece ve sadece Suriye halkı karar vermeli ve başkaları hiçbir şekilde onların içişlerine karışma hakkını kendinde görmememilidir. Üç garantör ülke arasındaki işbirliğinin artmasının ve bölgedeki diğer krizlerin çözülmesinde temel rol oynayabilecektir. Bizler bölge komuşları olarak hep buradaydık ve burada olacağız. Suriye ile 1998 yılında imzalanan Adana mutabakatının tekrar hayata geçirilecek uygun bir durum olabilir. Bu sürecin temel yaklaşımları her zaman anlaşmazlıkların barışçıl bir çözüme kavuşmasıdır. Astana süreci başka süreçlere ve inisiyatiflere karşı planlanmamıştır. Amerika'nın Suriye topraklarında gayrimeşru olarak askeri güç bulundurması BM üyesi Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve egeminliğini tehlikeye atmıştır. ABD geçen yıl askerlerini çekeceğini söylemiştir. Bu sözler geçmişte gerçekleşmediği gibi gelecekte de gerçekleşmesi için bir irade gösterilmemektedir. Amerikan güçlerinin bir an önce bölgeyi terk etmesi ve Suriye'nin egemenliğini sağlaması zaruridir.
Rusya Devlet Başkanı Putin'in konuşmasının satır başlıkları:
Bu zirveye katılmaktan dolayı mutluluk duyuyorum. Astana süreci Suriye çözüm sürecine en etkin katkı sağlayan mekanizmadır. Bugün siyasi sürecin başlatılması, Suriyelilere ekonomik ve sosyal alanın yeniden tesis edilmesiyle ilgili konuları bugün görüşeceğiz. Suriye topraklarında istikrar sağlanmış ve şiddet seviyesi düşürülmüştür. Ama önemli olan kalıcı çözüme temel attık. Bizim üst düzey zirvelerimizin yanısıra uzman düzeyinde önemli çalışmalar devam edilmektedir. Rusya, Türkiye ve İran, BM, Suriyeli taraflarla 13 toplantı yapılmıştır. Irak ve Lübnan gözlemci olarak eklenmiştir. Anayasa komitesinin oluşturulması kararı alınmıştır. Bu komite Suriye'nin devlet yapısıyla ilgili çalışmayı sürdürecektir. Komite hızlı bir şekilde Cenevre'de çalışmalarına başlamalıdır. Suriye'deki aşırı gruplarla mücadele önemli bir konu. Çatışmazlık ve İdlib bölgesindeki durum endişe vericidir. Bu bölge teröristlere sığınak olmamalıdır. Suriye'yi nüfus alanlarına bölmek kabul ed ilemezdir. Önemli olan Suriyelilere ülkeyi yeniden tesis etmek, ekonomik ve sosyal alanı canlandırmaktır. İnsani yardım oluşturulmasına da çalışıyoruz. 2018 yılı Temmuz ayından itibaren 390 bin kişi Suriye'ye döndü. 1.3 milyon insan evlerine döndü. Uluslararası toplumu ve uluslararası ajanslar ülkenin yeniden restore edilmesi noktasında daha etkin bir katkı sağlanacaktır. Bu ülkerde güvenliğin, istikrarın sağlanması, Suriye'nin toprak bütünlüğü, egemenliğine katkı sağlayacaktır. Teşekkür ederim.
Yorumlar