Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, NTV canlı yayınında soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Galata Kulesi'nde gerçekleştirilen çalışmalara yönelik olarak Ersoy, "Galata Kulesi'nde özellikle bizim de hoş bulmadığımız, tasvip etmediğimiz bir fotoğrafla gündeme geldi. Ama özellikle Galata Kulesi'ndeki restorasyonu tek bir fotoğraf karesiyle yorumlamanın çok manasız, hakkaniyetsiz olduğunu belirtmek istiyorum. Önce bir raspa yapılıyor sonradan yapılan eklentiler oradan çıkartılıyor. Çürütme ve tümleme dediğimiz bir terim var. Beton orijinal yapıyı çürütüyor. Duvarın belli bir kısmı gitmiş ve tümlerken inşaat demiri betonla yapılmış. Anıtlar Kurulu 'bunu al' diyor. Daha özgün malzeme ile onu tümlüyorsunuz. Yapılan işlemlerde bu aslında. Yapılan işlem doğru kullanılan ekipman yanlış." diye konuştu.
Bakan Ersoy, bu konuda yorum yapmak için daha öncesine gidilmesi gerektiğini vurgulayarak, yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Şu anda yapılanları da anlatan Ersoy, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz, yılbaşından önce hem Vakıflar Genel Müdürlüğümüzle hem de bizim kendi Bakanlığımızın restorasyon ekibimiz var, bu restorasyonla ilgili bir çalışma başlattık. Bir sertifika programını da orası için hazırlıyoruz. Pandemi sebebiyle biraz gecikti. Son halini Çalışma Bakanlığımıza gönderdik. Onların da görüş ve hukuki düzenlemelerini aldıktan sonra son halini vereceğiz.
Özetle, hem bu restorasyon ihalesine girecek müteahhitlere belli belgelerin verilmesi hem onların yanında çalışacak ustalara, işçilere belli sertifikaların, eğitimlerin verilmesi veya ihaleyi aldıktan sonra orada çalışacak ekibe o restorasyona özgü eğitimlerin de verileceği bir haftalık eğitimleri de kapsayan bir sertifikasyon programı üzerinde çalışıyoruz. Çalışma Bakanlığımızdan gelen görüşleri de dahil ederek son haline getirip yıl sonuna kadar bu çalışmayı tamamlayacağız ve 2021 itibarıyla bu kriterler çerçevesinde restorasyona devam edeceğiz. Ayrıca hem Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün hem de Bakanlığımızın restoratör ekipleri sayısında da artışa gidiyoruz. Onlarla ilgili alımları da yapıyoruz."
Bakan Ersoy, Galata Kulesi'nin turizme olan katkısı konusunda şu değerlendirmede bulundu:
"Restorasyon sadece Galata Kulesi ile de sınırlı değil. Galata Kulesi'ndeki mutfak olarak, restoran, kafeterya, çalışma ofisi olarak kullanılan aslında yapıya direkt faydası olmayan bütün bu fazlalıkların sökülerek buranın aslında bir müze gibi, bir sergi alanı gibi kullanılmasını sağlayacak bir çerçevede yenilenme yapılıyor orada. Eylül sonu itibarıyla açılacak zaten, bir ay içinde açılması planlanıyor."
Ziyaretçilere eski halini gösteren fotoğrafların da verileceğini anlatan Ersoy, "Eski ile yeniyi mukayese etme şansları olur ama anlatıldığı gibi, söylendiği gibi şeylerin olmadığını kendi gözleriyle görüp kendileri karar verirler. Çok daha gerçekçi bir sonuç elde etmiş oluruz diye düşünüyorum." ifadesini kullandı.
Burada birçok etkinliğin yapılacağına dikkati çeken Ersoy, meydanı da kulenin bir parçası olarak düşündüklerini dile getirdi. Ersoy, "Kulenin içindeki müze ve sergi alanlarını da İstanbul'un, ülkemizin tarihinde önemli olan etkinliklerin de sergilendiği bir sergi alanı şeklinde de kullanacağız. Mesela 29 Ekim, 10 Kasım Atatürk'ün ölüm yıl dönümü anma töreni, 29 Mayıs İstanbul'un fethi gibi etkinliklerin düzenli olarak yapılacağı bir alan haline gelecek." dedi.
"Bu yıl içinde hedeflerimizin hepsini tamamlayacağız"
Bakan Ersoy, 2020 Patara Yılı etkinliklerine ilişkin bilgi vererek, "27 Ağustos'ta ilk konserimizi veriyoruz." açıklamasını yaptı.
Patara Yılı'nın pandemiden dolayı şanssız bir döneme denk geldiğini vurgulayan Ersoy, "Patara Yılı olarak 2021'de de devam etmesini Kabine'ye önereceğiz ama Kabine'nin alacağı bir karardır. Bir yıl daha Patara Yılı olarak tanınması mantıklı geliyor bana." diye konuştu.
Patara'da çok sayıda etkinlik yapılacağını belirten Ersoy, restorasyon çalışmalarının da süreceğini dile getirdi. Ersoy, "Bu yıl içinde hedeflerimizin hepsini tamamlayacağız. Biraz salgın sebebiyle gecikme olmuş olsa dahi hızlı bir şekilde, gerekli kaynağı da oluşturduk orasıyla ilgili. Kalan yapıların düzenlemesi tamamlandıktan sonra her geçen yıl üzerine koyarak Patara, Türkiye'nin yeni bir ilgi, odak merkezi haline gelecek diye düşünüyorum." değerlendirmesini yaptı.
Bakan Ersoy, Türkiye'deki arkeolojik çalışmalara katkı verecek alanlarda istihdamın artırılıp artırılmayacağına ilişkin olarak da şunları söyledi:
"Böyle bir talep bize geliyor. Biz şöyle bir çalışma yaptık. Biz dolaylı bir sistem başlattık. Ne yaptık? Kazı alanlarının 12 aylık program dahiline alınması. Göreve gelir gelmez bununla ilgili bir düzenleme yaptık. Yerli kazı başkanlıklarından başlayarak bunları aşamalı bir şekilde 12 aylık kazı programına almaya başladık. Geçen sene yaptığımız çalışmaydı, ilk etapta 20 tanesi alındı. Bu sene 62'ye tamamlıyoruz. Sayıları belirlendi, protokolleri yapıldı. Şimdi bütçeleri devreye alınıyor, önümüzdeki sene de 122'ye tamamlanacak. Bunlara yeni kazı başkanlıklarını da eklemeye başladık, sayılarını artıracağız. Bizim hedefimiz sadece yerli kazı başkanlığı olarak baktığınız zaman 150-160 şeklinde sayılarını artırarak devam etmek. Kazı başkanlıklarını destekliyoruz."
"En yavaş ve en geç düzelmenin şehir otellerinde olacağı görülüyor"
İstanbul'a gelen turist sayısına ilişkin Ersoy, şu bilgiyi verdi:
"Hava trafiği tamamen kapalıydı, yavaş yavaş açılmaya başlandı. Günlük yabancı trafiği, şu anda 30 bin civarında günlük giriş var İstanbul havalimanlarına. Geçen senelerle kıyaslandığında çok düşük bakıldığı zaman. En zor iyileşmenin de İstanbul'da şehir otelleri bölgesinde olacağını düşünüyorum. En yavaş ve en geç düzelmenin başta İstanbul olmak üzere şehir otellerinde olacağı görülüyor."
Bakan Ersoy, Türkiye'nin tanıtım kampanyalarına ağırlık vermeye başladıklarının altını çizdi.
Turizm hedefleri ve yeni atılacak adımlar konusunda Ersoy, şu açıklamalarda bulundu:
"Sertifikasyon artık hayatımızın bir parçası olmak zorunda. Salgınla da ilişkilendirmemiz, yaygınlaştırmamız, Türkiye'nin 2023 nihai hedefi olarak gördüğümüz nitelikli turisti hedeflemek açısından da önemli bir kriter olarak görmeliyiz, yaygınlaştırmalıyız ve kriterlerini de şekillendirmeliyiz.
İkinci nokta, hijyen algısı dünyanın her tarafında yaygınlaştı. Tanıtımımızı sadece cazibe noktalarımız şeklinde değil güvenli tatil, hijyenik tatil açısından, içinde farklı ürünler de ön plana çıktı, doğa, kültür gibi. Onları da ön plana çıkaran yeni bir tanıtım atağıyla desteklememiz gerekiyor. Bizim de tanıtımımızı sürdürebilir ve odaklı yapmamız gerekiyor. Hava trafiğinin yoğunlaştığı, açıldığı noktalara odaklayan yeni bir strateji ile yapmamız gerekiyor. Bu açıdan da Turizm Geliştirme Ajansını yoğun bir şekilde kullanıyoruz ve kullanmaya da devam edeceğiz. Tanıtım stratejimizden en ufak bir geri adım atmayacağız."
Türkiye'nin Akdeniz ülkelerinin bu dönemde önüne geçip geçmediğine yönelik soruya Ersoy, "Herkesin farklı pazar yerleri oluştu. Avrupa Birliği, kendi Avrupa ülkelerini turizm destinasyonuna gitsin diye belli kısıtlamaları uzattı bize biliyorsunuz. Ona rağmen biz bir şekilde açmayı başardık hatları. Olumlu sonuçlar aldık. Biz muhtemelen Avrupa ülkelerine kıyasla daha az bir kayıp oranıyla sezonu tamamlarız diye düşünüyorum. Ama bu sezona da fazla kilitlenmeyelim." karşılığını verdi.
Yorumlar